Karanlık geceden aydınlık şafağa!
15 Temmuz 2016 yılında Türk milleti tarihi bir dönüm noktasından geçti. Batılı emperyalistler tarafından desteklenen ve sözde dini hassasiyeti olan hain FETÖ'cülerin kalkışmasına tanık olduk. Milletin azmi ve feraseti sayesinde Batı uşağı FETÖ'nün darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.
O gece meydanlarda binlerce insan karanlığa karşı bir fener gibi dikilerek canını hiçe saydı. Bazı kadeşlerimiz şehadet şerbeti içerken bazıları da gazilik mertebesine erişti.
O gece kardeşleri ve arkadaşlarıyla birlikte neler yaşadığını Yenikapı Haber'e açıklayan Volkan Şekerci yaşananları tıpkı dünmüş gibi hatırlıyor.
Türkiye için bir dönüm noktası olan 15 Temmuz gecesi binlerce insan ülkemizin farklı yerlerinde ihanet şebekesine karşı direniş göstermişti.

İşte o gece ülkesi için meydanlara çıkan vatandaşlarımızdan birinin hikayesi:
Volkan Şekerci: "O gün işyerimizde babam ve birkaç arkadaşımla birlikte NTV haberleri izliyorken birden İstanbul'daki şimdiki ismiyle 15 Temmuz Şehitler köprüsünün trafiğe kapandığının haberini görünce çok şaşırdık ama aklımıza o dönemde artan terör olayları olduğu için bizimde aklımıza terör olaylarından başka bir şey gelmedi, acaba köprüye saldırımı olacak diye düşündük fakat oranın Polis mıntıkası olması ve köprünün tek taraflı kapanması biraz aklımızı karıştırmıştı. O anda babam bu olayların sanki ihtilal gibi bir şeye benziyor dediğinde ise yanımızdaki arkadaş bu zamanda ihtilalmi olur o eskidendi Mehmet Amca diye söylendi. Ama babamın içine doğan ve zamanında bir ihtilal yaşamış olan babamın hissettikleri doğruymuş bunu sonradan bizde anladık. Haberleri dikkatli bir şekilde izlerken Başbakanımız Binali Yıldırım bey açıklamalarında askerin içinde bir ayaklanma açıklamasıyla olayların bizim düşündüğümüzden daha büyük olduğunu anlamaya başladım.Olaylar o kadar hızlı gelişiyordu ki TRT den o bildiriyi duyduğumda şok oldum."
"Sokağa çıkma yasağının başladığını ordunun yönetime el koyduğunu izlerken tarihe tanık oluyordum.. O anda arkadaşım beni aradı oda duyduklarına inanamamıştı. Cumhurbaşkanımızın halkımızı meydanlara çağırdığını duyduğumuzda arkadaşım Mesut arabasıyla beni Tutku ve Samet kardeşimle birlikte Kızılaya doğru gitmeye başladık.Yolda giderken terk edilmiş bir şehir gibiydi Aracımızı Maltepe Köprüsünün altına bıraktık ve yürüyerek Kızılay meydanına doğru ilerliyorduk yol kenarındaki kapı penceresi açık olarak bırakılmış Resmi Polis araçlarını görünce şaşırmıştık.Tam Kızılay Meydanına yaklaştığımızda ortalıkta toplanmaya başladık gittikçe kalabalıklaşıyorduk. Birden Başbakanlık yönünden üzerimize doğru Tank geldiğini görünce Kelimeyi Şehadet getirip tüm kalabalıkla birlikte Dua ve Tekbirle Tankın üzerine doğru yürümeye başladık. Tank bizim kararlığımızı görüp ilerleyemeyeceğini anlayınca önce durakladı ve sonra manevra yaparak geri döndü tabi bu koca Tank manevra yaparken namlusu trafik lambasını sökerek, önüne ne geçerse ezip geçiyordu. Bugüne kadar sadece filmlerde gördüğümüz şeyleri gerçek hayatta yaşıyorduk sanki bir savaş ortamındaydık. Biz o yolu tank geçişlerine kapattığımız için savaş uçaklarıyla sorti yapıp alçak uçuş yaparak sonik patlamalarla bizim yolu açmamız için taciz ediyorlardı. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar kalabalık azalmıyor aksine artıyordu."
"O gün Allah üstümüzden korkuyu almıştı. Ellerinde Kur'an-ı Kerim olan teyzeler biran önce üstümüzdeki bu musibetten kurtulmamız için dua ediyorlardı. Tam bu esnada öyle bir gürültüyle sarsıldık ki Meclisimizi bombaladıklarını öğrendik. Artık kendi uçaklarımız düşsün diye dua etmeye başladık. Ambulanslar yaralıları taşıma yetişmiyordu üzerinde Mamak Belediyesi yazan bir araç vatandaşlardan kendi özel araçlarıyla yaralı kardeşlerimizi taşınması anons ediyordu. Tam bu esnada peş peşe üç tane siyah araç geldiğinde, hemen benim aklıma Mısırdaki Darbe olaylarındaki gibi halkı tarayacakları geldi ama o araçlar İstihbarat araçlarıydı ve halkımız ve Polis ile birlikte ele geçirilen tankları müjdeliyordu bu o ana kadar duyduğumuz en iyi haberdi. Uçak sesleri azalırken tepemizde bir helikopter sesi duyuyorduk ama karanlık olduğundan nerde olduğunu göremiyorduk. Birden Hainler helikoplerden izli mermilerle ateş ederek taramaya başladılar Güven Parkın içindeki heykelin bacağındaki delik bu esnada oldu ve Genel Kurmay istikametine doğru gittiğini sonra Meclis tarafta olduğunu mermi izlerinden tahmin ediyorduk. O kadar uzun bir geceydiki biran önce sabah olsun bu hainler cezalandırılsın diye dua ediyorduk. Bu olayların en acı tarafı ise bizim kendi tankımız, uçağımız, helikopterimiz, askerimiz bizi koruması gerekirken bize saldırmalarıydı.Sabah saat 6.00 olup gün ağardığında ise olayların bastırıldığını hainlerin teslim olduğunu görünceye kadar Kızılay mevzimizden ayrılmadık Evet hepimiz bir mevzi tutmuştuk.Kimimiz Kızılayı kimimiz Genekurmayı kimimiz Meclisi kimiz Köprü ve havaalanlarını."
"Allah bizi koruyup bu hainlerin kirli emellerine ulaşmalarına izin vermedi ve bizleri vesile etti. Allah o meydanda iman gücü ile duran kardeşlerimizden razı olsun. Bir elimizde Bayrak bir elimizde Kur'an Eksik olmasın Vatan Sağolsun ."
"Bundan bir yıl geçmesine rağmen ogünü daha dün gibi hatırlıyorum ama kelimelerle bu yaşadıklarım nasıl anlatılır bilemiyorum. Şehit veya Gazi olabilirdik ama Mücahit olup o kara geceye şahit olduk."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.