Rasim Ozan Kütahyalı’dan skandal şehitlik yorumu

Rasim Ozan Kütahyalı’dan skandal şehitlik yorumu
Rasim Ozan Kütahyalı’nın bir dönem yazarlık yaptığı Taraf adlı sözde gazetede, FETÖ elebaşı Gülen’e övgüler düzmesinin yanı sıra şehitliği “ahlaksızca bir din istismarı” olarak değerlendirdiği ortaya çıktı.

Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın bir dönem yazarlık yaptığı “Taraf” adlı sözde gazetede,  FETÖ elebaşı Gülen’e övgüler düzmesinin yanı sıra şehitliği “ahlaksızca bir din istismarı” olarak değerlendirdiği ortaya çıktı.

Rasim Ozan Kütahyalı, 29 Ağustos 2009 tarihli Taraf “gazetesi”nde aynen şöyle yazmış: “Defalarca yazdım yine yazıyorum... Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik tabiri üzerinden yaptığı şey ahlâksızca bir din istismarıdır.”

ROK’un bu yazısını enpolitik.com’un cesur kalemlerinden Kerime Yıldız hatırlattı.

Kerime Yıldız, “SİZDE HİÇ UTANMA YOK MU RÂSİM BEY?” başlıklı yazısında, Rasim Ozan Kütahyalı’nın Taraf’ta yayınlanan ve FETÖ elebaşı Gülen’e övgüler düzerken, TSK’yı, Türk Ordusu’nu ve şehitliği hedef aldığı yazılarını ortaya serdi.
 
Yıldız’ın yazısı şöyle:
 
“Râsim Ozan Kütahyalı, 15 Temmuz’un sene-i devriyyesi münâsebetiyle coşmuş. “15 Temmuz 2016’da olacakları önceden yazmıştım.” diyerek, 27 Mart 2016’da Sabah’daki köşesinde yazdığı şu satırları hatırlatmış.

“F-16 pilotlarının bile en az yüzde 50’sinin Fethullahçı olduğuna dair çok sağlam raporlar var. 2016 yılında TSK’dan toplu şekilde atılacak bunlar. Hulusi Akar direnmeye kalkarsa da istifasını verir.”

Doğruya doğru! Aynen böyle yazmıştı.

Aslında olacakları, çok daha önceden, tam yedi sene evvel yazmıştı:

“Genelkurmay’ın Gülen hareketine yönelik bu düşmanca tavrını hiçbir vicdan sahibi onaylayamaz. Genelkurmay karargâhının kimi toplumsal kesimlere kimi sivil örgütlenmelere bu şekilde düşman olma hakkı yoktur, olamaz. Bu hem hukuken hem de ahlâken kabullenilemez bir durumdur.” Başbuğ’un son konuşmasında bir sürü şey muğlaktı ama tek şey netti...

Başbuğ yönetimindeki Türk genelkurmayının şu an başlıca hedefi Gülen hareketinin nüfuz alanının daraltılması ve faaliyetlerinin olabildiğince iğdiş edilmesidir. Bu zihniyeti paylaşan birçok yayın organı da Gülen hareketine ilişkin maksatlı, dezenformatif ve bel altı vuran yayınlar yapıyor. Adeta Gülen hareketinin dağıtılmasına ilişkin bir operasyonel zemin hazırlıyor bu yayın organları.” (18 Nisan 2009-Taraf)

“Fethullah Gülen’e ve Gülen’in öncülük ettiği harekete dair görüşünüz ne olursa olsun, bu hareketten ve Gülen’den ne kadar nefret ederseniz edin, Gülen’in bu ülkede on milyonlarca insan tarafından sevilen ve hürmet gören bir insan olduğu gerçeği değişmiyor. Gülen hareketinin fiili mensupları dışında da, Türkiye dindarları arasında Fethullah Gülen’e hürmet etmeyen, Gülen’den hoşlanmayan insan sayısı istisnai rakamlara tekabül eder. Genelkurmay bu gerçekle yüzleşmek zorundadır. Gülen hareketine düşman olmak demek, bu milyonlarca insanı karşısına almak demektir.” (22 Nisan 2009-Taraf)

“Defalarca yazdım yine yazıyorum... Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik tabiri üzerinden yaptığı şey ahlâksızca bir din istismarıdır.” (29 Ağustos 2009)

“Türk ordusunun bir subayı orduevi bahçesinde Fethullah Gülen’in eserlerinden birini okuyabilecek, Zaman gazetesinin sayfalarını ‘atılma korkusu hissetmeden’ çevirebilecek.”

“Fethullah Gülen ise vatan hasretiyle 11 yıldır dışarıda yaşıyor.

“Hepimiz bu milletin ferdiyiz, hepimiz eşit sahibiz. Fethullah Gülen’e de, Gülen hareketi mensuplarına da, sistemin tüm mağdurlarına da yapılanlar yeni Türkiye’de cezasız kalmayacaktır. Fakat 28 Şubatçıların aynı ahlak ve hukuk dışı yöntemleriyle, aynı fişleme ve psikolojik harp mantığıyla demokrasi ve adalet mücadelesi olmaz. Bu ahlaki değildir. İslami hiç değildir. Ayrıca belaltı vuruşlar her zaman karşı tarafın eline koz verir. Bu ülkenin vicdan sahiplerinin son derece meşru ve haklı mücadelesine gölge düşürür.

Yeni Türkiye, en zalimlere dahi adaletle yaklaşılan bir Türkiye olacak. Öyle olmak zorunda.” (24 Şubat 2010-Taraf)

Okudunuz değil mi? Türk ordusunun, Türk devletinin şehitlik tabiri üzerinden yaptığı şey ahlâksızca bir din istismarıymış.

Şimdi bu adam kalkmış, 15 Temmuz şehîdleriyle gurur duyuyor.

“Canım adam sonradan gerçek yüzlerini görmüş olamaz mı?” diyeniniz varsa şu satırları da okuyun:

“Şu an her gün daha da büyüyen bu yangını bir hamlesiyle söndürebilecek kudrette tek ama tek kişi var: O da sizsiniz Hocam.” (Gülen’i kastediyor. K.Y)

“Hizmet erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. 'Cemaat devlete sızıyor, Cemaat devleti ele geçiriyor' diyen Ergenekonculara karşı cansiperâne ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.”

“Hizmet mensupları devlete sızmaz, devlete girer ve istediği her pozisyonda çalışır.”

“Bu demokrasiye aykırı durumu yalnızca siz değiştirebilirsiniz. O zaman devlet kademelerinde çoğu kızakta olan bu arkadaşlar da hak ettikleri yerlere yeniden gelirler.” (27 Kasım 2013-Sabah)

Dikkat lütfen! MİT ihânetini, Gezi olaylarını ucuz atlatmışız. 17 Aralık’a sayılı günler var. Devlet paralelcileri temizliyor; yazarımız, onların geri gelmesi derdinde ve bu satırlar paralelle mücâdele eden gazetede yayınlanıyor.

Râsim Ozan Kütahyalı’ya, buradan seslenmek istiyorum:

Allahaşkına sizde hiç utanma yok mu Râsim Bey?

Darbecilerin bu hâle gelmesine katkılarınızdan dolayı Türk milletinden ne zaman özür dileyeceksiniz?

Taraf kapanınca yazdıklarınızı unuttuk mu sandınız?

Unutmayacağız ve bu milletten özür dileyene kadar unutturmayacağız!”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum