301.. 301 derken unutulan 125!
İşte Ali Karahasanoğlu'nun "301.. 301 derken unutulan 125!" başlıklı yazısı:
2006’da bir yazı kaleme almış, “Bu iddianameyi AK Partililer okusun” demiştik.
O zaman okumadılar, gereğini yapmadılar.
Ama o yazı sebebi ile, benim aleyhime dava açıldı.
Sebep?
TCK 301’e aykırılık!
“Aaaa. 301’e aykırılıktan Vakit yazarlarına da mı dava açılıyor?” diye sormayın.
Piyasada “301 kalksın, bu maddeden dolayı çok mağdur olduk” diye gezinenlerin hepsinin aleyhine açılan davaları toplayın, sadece Vakit gazetesi yazıişleri müdürü için açılan dava sayısına ulaşamazsınız.
İşte bizim aleyhimize açılan 301 davalarından birisi de bu!
Bizim aleyhimize de 301’den dava açılmış olmasına rağmen, 301’in yanlışları üzerinde durmayacağım..
Daha ilginç bir noktaya değineceğim. Gizli 301’lere.. 301’den daha tehlikeli maddelere..
301’i değiştirmek isteyenlerin, Ceza Kanunu’ndaki esas yanlışlıklara hiç dikkat çekmediklerini gözler önüne sereceğim.
Somut olaydan yürürsek, konu daha iyi anlaşılacaktır.
Vakit gazetesi aleyhine düzenlenen bir iddianameyi yayınlayıp, “Bakın böyle iddianameler düzenlenebiliyor. Dolayısı ile savcılara fazla takdir hakkı veren düzenlemeler yapmayınız” eleştirisinde bulunmuştuk ya..
O yazıdan dolayı, tüm savcılara/yargı organlarına hakaret ettiğim gerekçesi ile 301’den aleyhime dava açıldı.
Ben savunmamı yaptım..
Hakim bey biraz düşündü, “Senin suçunun, TCK 125’e girme ihtimali var, onunla da ilgili bir savunma yap” dedi.
125. madde, tekil olarak kişilere yapılan hakareti düzenliyor. Kişinin sivil şahıs, memur olması ve belli amaçlarla hakaret edilmesi durumlarına göre ceza miktarı değişiyor.
İlk planda kendi kendime şöyle düşündüm: “Tüm yargı organlarına hakareti düzenleyen bir maddeden cezalandırılmam isteniyordu. Hakim şimdi, bir kişiye (savcıya) hakaretten cezalandırılma ihtimalimi gündeme getirdi. Alacağımız ceza azalıyor herhalde.”
Mahkemelerde bizim lehimize pek bir karar göremediğimiz için yine de tereddüt edip, “maddelerin öngördüğü cezalara bir bakayım” deyip, kanundaki maddelere hızlıca göz gezdirdim.
O da ne?
Tüm yargı organlarına hakareti düzenleyen 301. maddede öngörülen ceza 6 aydan başlıyor..
Ama tek bir savcıya, tek bir hakime hakareti düzenleyen 125/3 a’daki maddede ceza bir seneden başlıyor!
Haydaaa!
Biz altı aylık ceza ile yargılanıyor iken, cezamız hafifleyecek diye düşünürken, bir de baktık ki, cezamız ikiye katlanarak verilmek isteniyor!
O an, Türk Ceza Kanunu’ndaki yanlışlığı da fiilen yaşayarak keşfedip, hemen oracıkta kanundaki cezaların orantısızlığı gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilmesini talep ettik.
Hakim “sonra düşünürüz” diye konuyu kapattı.
Ama şimdi ben; milletvekillerine hatırlatayım ki, bu yanlışlığı dikkate alıversinler..
Evet, tüm yargı organlarını aşağılarsanız; dahasını söyleyeyim, tüm orduya hakaret ederseniz, tüm polislere hakaret ederseniz cezası 301. maddeden veriliyor ve alt sınırı 6 ay!
Ama, trafikte tartıştığınız tek bir polis memuruna veya size göre yanlış bir eylemini eleştirdiğiniz tek bir jandarma çavuşuna hakaret olarak nitelenecek bir ifade kullanırsanız, cezanızı 125. maddeden veriyorlar ve alt sınırı 1 yıl!
Bu adalet midir sizce?
Bu hakkaniyet midir?
10 bin hakim ve savcı var. Bunun tümünü içerecek şekilde bir hakaret sözkonusu olduğunda cezanız 6 ay.
Ama bunlardan sadece bir tanesine hakaret ettiyseniz, cezanız bir yıl!
200 bin civarında polis memuru, bir o kadar da subayımız var. Onların tümüne hakaret edilmesi halinde ceza 6 ay. Ama sadece birisine hakaret edildiğinde ceza bir yıl.
TBMM için de aynı şey sözkonusu.
Tümüyle TBMM’ye hakaret edildiğinde, yine eylem 301. maddeye aykırılık olarak önümüze çıkıyor ve cezası 6 ay.
Ama milletvekillerinden sadece birisine hakaret edildiğinde, ceza bir yıldan başlıyor.
301 değişikliğinde, milletvekilleri, TCK’daki bu adaletsizliği de düzeltmesi gerekmez mi?
Bizden hatırlatması!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.