'Devleti biz yönetiriz' diyorlardı! Yeni dönem başlıyor

'Devleti biz yönetiriz' diyorlardı! Yeni dönem başlıyor
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin resmen hayata geçmesine sayılı günler kaldı. İki kritik seçimin sağlıklı tamamlanmasının ardından kamu yönetiminde, bürokraside hatta siyasetin işleyişinde köklü değişiklikler yaşanacak.

Eskiyi özleyenler, eskiye göre düşünenler, eskide direnenler giderek tarihteki yerini alacak. Yeni sistemi doğru okuyan, uygulamaya ve sorunların çözümüne odaklananlar ise tarih yazacak. Bugünlerde faiz ve kur üzerinden operasyona uğrayan, hassas çizgide ilerleyen, sorumlu teknisyenlerin hatırı sayılır bölümünün elini taşın altına uzatmadığı ekonomide de pek çok şey dünde kalacak.

Türkiye, 2001'deki ağır ekonomik kriz şartlarında IMF-Dünya Bankası tarafından düzenlenen, Kemal Derviş'in müfettişliğinde sürdürülen, Ali Babacan tarafından sahiplenilen 17 yıllık ekonomik programda artık son düzlüğe geldi. 2013'te IMF kıskacından kurtulan ekonomi için yepyeni bir "öyküye ihtiyaç" var.

Mutlak önceliği "sürdürülebilir büyüme, düşük tek haneli enflasyon, sıfıra yakın reel faiz, denk bütçe, tatmin edici iç tasarruf, sınırlı cari açık, çağın gerekleri ile uyumlu modülereğitim, istihdamda genç önceliği, net hukuk güvencesi, mevzuat istikrarı, hızlı karar alma süreçleri" olan yeni bir ekonomik ortam...

YENİ DÖNEM BAŞLAYACAK

Yeni ekonomi, yeni bürokrat tipi de ortaya çıkaracak. "İktidarlar gelip geçici, devleti biz yönetiriz" diyen, hesap verebilirlikten uzak, risk almayan, devamlı havayı koklayan, kulis yapan ve şartlara göre pozisyon alan bürokrat devri kapanacak.

Sandıktan çıkan hükümetle göreve gelen, tanımlı işini milli çıkarlar ekseninde ama küresel şartları gözeterek yapan, başarısızlığın faturasının kesileceğini bilen, inisiyatif alan, proaktif davranan, tehditleri öngörerek fırsata çevirebilen, sadakatinden ve liyakatinden kuşku duyulmayan kadrolar.

25 HAZİRAN'DAN SONRA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Kabul edelim ki Haziran 2013'te Gezi kalkışması ile başlayan 17-25 Aralık hukuk darbesi ile süren, 15 Temmuz ihaneti ile zirveye varan travmatik olaylar dizisi içinde AK Parti için sadece sadakat yeterli sayıldı ve yer yer liyakatin bile önüne geçti. Güvenilirliğinden kuşku duyulmayan bürokrat arayışı, bazı alanlarda icraatın etkinliğini azaltan kifayetsizliklere de sebebiyet verdi. Ve bütün bunlar fark edildi.
Bu nedenle 25 Haziran'dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

YENİ KAVRAMLAR VE ARAÇLAR HAYATA GEÇECEK

Ve son husus... Yeni ekonomide yeni kavramlar ve araçlar konuşulacak...
Milli para ile ticaret. Altına dayalı rezerv yönetimi. Yüksek faizin, yatırımı, üretimi frenleyen, enflasyonu tetikleyen negatif etkisine karşı tedavi reçetesi. Yerli ve yenilenebilir enerjinin payının daha da artırılması. Teknoloji üreten özel sektörün seçici teşviki. Fikri mülkiyet haklarının gerçek manada teminat altına alınması.
Vergilemede zihniyet değişimi...

Evet... Kolay olmayacak. Klasik ekonomi anlayışı ile yetişen ekiplerin yenilenmesi, iç ve dış finansal piyasaların ikna edilmesi belki zaman alacak. Açık, samimi ve güven veren politikalarda kararlılık korunursa memleketin hayrına olacak.

Bilgileri Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu köşesinden paylaştı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.