Sonun başlangıcı... AB'de peş peşe krizler

Sonun başlangıcı... AB'de peş peşe krizler
Avrupa Birliği’nin en büyük üçüncü ve dördüncü ekonomileri İtalya ile İspanya siyasi krizlerle boğuşuyor.

Avrupa’nın güneyinde ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Rusya arasında güç mücadelesi yaşanıyor. Bu mücadele Güney Avrupa’da hissedilmekte. 2008 yılında yaşanan finansal kriz sonrası, üye ülke ekonomilerinin gösterdiği kötü performans ve girdikleri kriz atmosferinden çıkamamasının ardından siyasi istikrarsızlık da kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Avrupa kamuoyu, merkez siyasi partilerden umudu keserken, aşırı sağ ya da popülist partilerde çözümü arıyor. Birçok ülkede aşırı sağ partilerin oy oranı artış gösterirken, iktidar ortağı konumuna da yükselmekteler. Bu yükseliş artık, AB projesinin merkez ülkelerini de etkilemeye başladı. Son olarak AB’nin en büyük üçüncü ekonomisi İtalya’da aşırı sağcı Lig partisi ile sistem karşıtı 5 Yıldız Hareketi (M5S) kuracakları koalisyona dün onay aldılar. Öte yandan AB’nin dördüncü büyük ekonomisi İspanya’da geçen yıl Katalonya ile başlayan siyasi kriz, iktidardaki Halk Partisine yönelik yolsuzluk suçlamaları sonrası yeni boyut kazandı. İspanya’da 6 yıldır başbakan olan Mariano Rajoy, Meclis’te verilen gensoru sonucu düşürülerek yerine İspanya Sosyalist İşçi Partisinin (PSOE) lideri Pedro Sanchez getirildi.

HÜKÜMET PAZARLIĞI

Sistem karşıtı ittifak olarak değerlendirilen, AB ve avro karşıtı politikalarıyla öne çıkan Lig Partisi ve M5S koalisyonunun hükümeti kurması AB-IMF destekli dolaylı darbenin savuşturulmasının ardından geldi. Lig Partisi/M5S koalisyonunun avro para biriminden ayrılmak gibi bir düşünceleri olmadığını belirtmesi ertesinde yapılan ikinci müzakereler sonucu hükümete onay çıktı. Hükümeti iki partinin ortak başbakan adayı Giuseppe Conte kurdu. Koalisyonun tarafları M5S’nin lideri Luigi Di Maio Ekonomik Kalkınma ile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Lig’in lideri Matteo Salvini ise İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak hükümette görev alacak. Kaolisyon hükümeti dün yemin ederek göreve başladı. İttifakın ilk listede ekonomi bakanı olarak sunduğu ancak “avro karşıtlığı” nedeniyle Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından veto edilen ekonomist Paolo Savona, nihai kabine listesinde Avrupa ile İlişkiler Bakanlığı’na getirildi.

AB’YE TERS

Her ne kadar Lig Partisi/M5S koalisyonu avrodan çıkmama sözü verse ve ılımlı bir ismi ekonomi bakanlığına getirse de, bu politikalarını ne kadar sürdürebileceği soru işareti taşıyor. Kendilerine ‘Değişim Hükümeti’ adını veren iki partinin hükümet programı daha şimdiden Avrupa piyasalarını diken üstünde tutmaya başladı. Halihazırda AB’de Yunanistan’dan sonra en yüksek borca sahip İtalya’da kamu borcu, gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 132’sine denk geliyor. Program söz konusu borcu körükleyecek vaatlerle dolu. Vatandaşlık geliri ve emeklilik geliri adı altında düşük gelirlilere ayda 780 avro ödeme vaadinde bulunuyor. Yine gelir vergilerinin düşürülerek yüzde 15-20 oranlarına sabitlenmesi öngörülüyor. Bu kalemlerin İtalya’nın kamu borcunun on milyarlarca euro daha artmasına yol açacağı belirtiliyor.

RUSYA’YA SICAK

İtalya’nın yeni hükümetinin dış politika programı da ABD ve AB ile çatışıyor. Programda göze çarpan en önemli madde, Rusya ile yakın işbirliğinin hedeflenmesi. Son dönemde Washington, Brüksel ve Moskova üçgeninde yaşanan gerilim düşünüldüğünde, Rusya maddesi de İtalya-AB makasını açma potansiyeline sahip.

İspanya’da kaos derinleşiyor

İspanya'da siyasi buhran Rajoy hükümetinin gensoru sonucu düşürülmesiyle derinleşti. İspanya'da ana muhalefet partisinin verdiği gensorunun kabul edilmesiyle Mariano Rajoy hükümeti düşerken, ülkenin yeni başbakanı İspanya Sosyalist İşçi Partisinin (PSOE) lideri Pedro Sanchez oldu. 6 yıl İspanya başbakanlığı yapan Rajoy, veda konuşmasında "İspanya'yı bulduğundan daha iyi bıraktığını" savundu. 350 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nde yapılan açık oylamada, gensoru 169'a karşı 180 oyla kabul edildi. PSOE'nin önergesini, sol partilerden Podemos ile bağımsızlık yanlısı Katalan ve Bask partileri de destekledi. Böylece Rajoy'un 6 yıllık başbakanlığı sona ererken, 2011 seçimlerinde kaybetmelerinin ardından sosyalistler iktidara yeniden gelmiş oldu. Ne var ki neoliberel parti Ciudadanos (Yurttaşlar) Sosyalist azınlık hükümetine destek vermeyi reddederek Sanchez'e derhal erken seçim çağrısı yaptı. Ciudadanos lideri Albert Rivera, Rajoy hükümetinin cezalandırılmasının bu yolla olmaması gerektiğini savundu. Rivera, hükümetin düşürülmesini destekleyen Bask ve Katalan milliyetçisi partilere ödün verilip verilmeyeceğini sıkı takibe alacaklarını söyledi. Rajoy ise ''Pedro Sanchez'in asla bir seçim kazanamayacağını herkes biliyor'' diyerek, PSOE iktidarının ekonomiyi bozacağını, Sanchez her ağzını açtığında ekonomik risklerin büyüyeceğini öne sürdü.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.