Bir ailenin böbrek yetmezliği ile imtihanı

Bir ailenin böbrek yetmezliği ile imtihanı
Genç yaşlarda üç evladını böbrek yetmezliğinden kaybeden acılı baba Polat, 18 yıl önce böbreğini verdiği ancak tekrar diyalize bağlanmak zorunda kalan oğlunun sağlığına kavuşması umuduyla yaşıyor.

Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesine bağlı Kaleköy'de yaşayan Polat ailesinin 8 çocuğundan 4'üne böbrek yetmezliği teşhisi konuldu.

Aile bireylerinden ilk olarak Selami Polat, 19 yaşında Ankara'da tedavi görürken hayatını kaybetti. Kardeşlerden Hasan Polat'a ise askerden döndükten sonra böbrek yetmezliği teşhisi konuldu, birkaç ay diyalize bağlanan Hasan da 28 yaşında öldü.

Ailenin çocuklarından Kamil Polat ise 25 yıl boyunca diyalize bağlı olarak yaşamını sürdürdü. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi personelinin yakından tanıdığı ve uzun yıllar diyalize girmesi pek çok kez basına yansıyan Kamil Polat, 2015 yılında 43 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

Soner Polat'a da 22 yaşındayken böbrek yetmezliği teşhisi konuldu, baba Veli Polat oğluna 2001 yılında böbreğini verdi.

18 yıl boyunca yeni böbreğiyle yaşamına devam eden Soner Polat'ın böbreği 3 ay önce iç kanama geçirmesi sonucu alındı ve yeniden Polat ailesi için diyalizli günler başladı.

"Bir penisilin iğnesi kadar acı hissetmedim"

Bu süreçte eşi Bağdat Polat'ı ve 22 yaşındaki kızını beyin kanaması sonucu kaybeden Veli Polat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllardır ailece böbrek yetmezliği hastalığıyla mücadele ettiklerini söyledi.

Baba Polat, 19, 22, 28, 43 yaşlarında dört evlat kaybettiğini, hayat arkadaşını da toprağa verdikten sonra oğlu Soner Polat ile yaşamaya devam ettiğini dile getirdi.

Oğluna 2001 yılında böbreğini verdiğini anlatan Polat, şöyle konuştu:

"İç kanama geçirdiği için böbreği alındı, yeniden diyalize bağlandı. Köyümüzden Sarıoğlan'a kışın ulaşım zor, araç yok. Bu nedenle kışın birkaç ay için ilçe merkezinden ev kiralıyoruz, buraya göçüyoruz. Oğlum buradan minibüsle Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesine diyalize bağlanmaya gidiyor. Oğluma böbrek verdiğimde 7 saat ameliyatta kaldım ancak bir penisilin iğnesi kadar acı hissetmedim. Bir gün hastanede yattım, ertesi gün köye geldim, çalıştım. Bazı cahil insanlar 'Günah, vermeyin, dünyaya geri gelemezsiniz' gibi fetvalar veriyorlar. Bunu Cenab-ı Allah bilir, hainlik yapıyorlar. Özellikle köy gibi küçük yerlerde bu işe daha çok özen gösterilmeli. Organ bağışının önemi anlatılmalı."

8 çocuğundan geriye Ankara'da yaşayan 3 kızı ile diyaliz hastası oğlunun kaldığını ifade eden Polat, kendisinin köyde dışarı işleriyle ilgilendiğini, oğlunun ise ev işlerini yaptığını, temizlik ve düzenlerinden dolayı köyde örnek gösterilen bir aile olduklarını aktardı.

"Böbrek yetmezliği irsi değil sinsi bir hastalık." diyen Polat, şöyle devam etti:

"Doktorlar 'Bu hastalıkta ağrı olmamasından korkacaksın' diyorlar. Böbrek hastalığı sinsi bir insana benzer. Köyümüzde doğal da beslenmemize rağmen Allah bizi de bu hastalıkla sınadı. Hastaneye diyalize gidince kendi sıkıntımızı unutuyoruz, başkalarına üzülüyoruz. Bu hastalıkla 25 yıl mücadele ettim. Geçmişte çocukları şehre ulaştırmak için at arabasıyla ilçeye taşıdım. Karda bir gün at arabası devrildi, en son ölen oğlumun kolu kırıldı. Eşim bu acılara dayanamadı, beyninde ödem oluştu önce o, sonra da 22 yaşında kızım Nevin, beyin kanaması geçirerek öldü. Kayseri'nin hayırseverleri çoktur, bize yardımcı olabilirler. Kayseri'den bir ev verebilirler kış döneminde kalmamız için ya da ikinci el bir aracımız olsa köyümüzden göçmek zorunda kalmayız."

"Köyden diyalize gitmek zor"

42 yaşındaki Soner Polat ise 18 yıl boyunca babasının verdiği böbrekle hayata tutunduğunu ve bu süre içinde her işini kendisinin yapabildiğini anlattı.

Yaklaşık 3 ay önce iç kanama geçirdiği için hastaneye kaldırıldığını belirten Polat, şunları anlattı:

"Tüm değerlerim düşmüş, bu yüzden böbrek alındı. 3 aydır yine diyalize giriyorum. 3 kardeşimi de bu hastalıktan kaybettim, kardeşim ve annem de bu acılara dayanamadı. Babam olmazsa ben olmam, ben olmazsam o olmaz. Babamın yaşı ilerledi, onu bırakıp bir yere gidemem. Köyden diyalize gitmek zor oluyor, ilçeden kış için ev kiralıyoruz. Bu evden minibüsle garaja gidiyorum, oradan tramvayla hastaneye varıyorum. Tramvaydan inince de bir süre yürüyorum. 4 saat diyalizde kalıyorum, vücudum sarsılıyor, halsiz düşüyorum. Sonra da bu uzun yolculuğu tekrar yapıyorum. Yeniden böbrek nakli olmak istiyorum, sıradayım. İnsanların organ bağışı konusunda duyarlı olmasını bekliyoruz, bunu başına gelen bilir. Bize kış için kentten küçük bir ev verilmesini talep ediyoruz, yazın yine köyümüze döneriz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.