'İsrail'den korkuyor musunuz yoksa seviyor musunuz?'
MALUM MEDYANIN MALUM YAZARLARINA! KORKUYOR MUSUNUZ, YOKSA SEVİYOR MUSUNUZ?
Eğreti İsrail Devleti, 27.12.2008 tarihinden itibaren, havadan uçaklarla ve karadan tank ve toplarla Gazze"ye ateş ve bomba yağdırdı. Dünyada emsali görülmemiş acımasız bir saldırı başlattı. Hepimizin gözü önünde oldu. Hepimizin yanı başında gerçekleşti bu katliam. Ve 22 gün boyunca acımasızca, kimseye kulak asmadan, fütursuzca sürdürüldü. Bu saldırılarda, Eğreti Devlet, fosfor bombalarını dahi kullanmıştır. Bu acımasız saldırılarda, 1400"den fazla Filistin"li Müslüman şehid olmuştur. Bu şehidlerin 300"den fazlası bebek ve çocuklardır. Dünya"da barış adına teşkilatlandığı iddia edilen kurum ve kuruluşlar bu katliam ve orantısız güç kullanma karşısında sessiz, sus-pus oturmayı tercih etmişken, saf ve bozulmamış kâlpler merhamet ve çaresizlik içinde, tir tir titremiş ve günlerce acı ve hüzün yaşamıştır.
İşte bu çaresizlik ve hüzün ortamında, bir gür ve yüksek sâda İsviçre"nin Davos Kentinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından seslendirilmiştir. Davos"ta 29.01.2009 günü Gazze konusunda düzenlenen Panel"de, İsrail adlı Eğreti Devletin Cumhurbaşkanı"na karşı, Başbakanımız Tayyip Bey, bu saldırı ve orantısız güç kullanma nedeniyle, çok yerinde ve haklı tavır koymuştur. Bu tavır, Ülkemizde ve Dünyada yüreği yanan Müslümanların yüreklerine az da olsa su serpmiştir. Sayın Başbakanımız gür ve mertçe bir seslenişte bulunarak, Eğreti İsrail Devleti Cumhurbaşkanı"nın yüzüne karşı, "Siz insan öldürmesini çok iyi bilirsiniz, Gazze"li çocukları acımasızca öldürdünüz, zâlimliğinizi bütün Dünya biliyor" tarzında konuşmalarda bulunmuş ve bir anda, başta Gazze"li Müslümanlar olmak üzere, mazlumların Kahramanı olmuştur. Başbakanımıza yurt içinde ve yurt dışında büyük destek yağmış ve bu destek artarak devam etmektedir.
Gel gör ki, bu desteğin yanında, baştan beri, medyadaki yazarlardan bir kısmı (bu yazarların kimler olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz), "Davos"ta kabadayılık, Davos"ta Kasımpaşalı ağzı, diplomaside zor durumda kaldık, şimşekleri üzerimize çektik, bunun faturası çıkartılır" türünden sözler sarfetmişlerdir.
Malum medyanın malum yazarları Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN"ı, öylesine seviyesizce, öylesine tarafgirlikle eleştirmişlerdir ki, insan şunu düşünmeden edememiştir: "Bu eleştiriler İsrail Basınında dahi mevcut değil, bizim malum basındaki bazı yazarlarda bir İsrailli kadar dahi izan ve insaf yok sanırım." Evet, işin en can alıcı noktası burada yatıyor. Ey malum medyanın malum yazarları size ne oluyor da, kendi Başbakanınıza bu kadar yabancısınız, kendi insanınızdan neden bu kadar uzaksınız? Millet topyekûn Başbakanlarının yanında iken, siz karşısında her zamanki insafsızlığınızla dikilip duruyorsunuz. Neden?
Malum medyanın, malul (vicdan ve insaf bakımından malul) yazarları, size sesleniyorum: "Ey gönülleri paslı, kulakları taslı, boyunları tasmalı yazarlar, Siz İsrail"i Seviyor musunuz? Yoksa Ondan korkuyor musunuz? Seviyorsanız, "Kişi sevdiğiyle beraberdir" Hadis-i Şerif"ini size hatırlatıyorum. İnşallah, "ahirette, herkes sevdiğiyle beraber olacaktır." Ben İsrail"i ve Siyonistleri sevmiyorum ve asla da sevmeyeceğim.
Malum medyanın, malum ve malul yazarları, yine size sesleniyorum: Eğer siz İsrail"den korkuyorsanız, bu korkunuz sizinle kalsın. Ve "İsrail şunu yapar, İsrail bunu yapar" diye Milleti korkutmayın. İnsan, mazlumların yanında yer alınca, her türlü cefaya razı olarak, haksızlığa baştan karşı koymuş oluyor. Müslüman şuurlu ve mantıklı insandır. Yaptığı fiilin farkındadır. Bunu anlayacak yürek ve izan sizde yok tabi.
Evet, malum medyanın malul yazarları, gerçekten merak ediyorum. Siz İsrail"i seviyor musunuz, yoksa ondan korkuyor musunuz? Bunu cevabını alamasam da, şunu iyi biliyorum ki, sizde izan ve insaf yok. İzan ve insaf olmadığı için, haksızlığa karşı koymak nedir? Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN"ın mazlumların yanında yer alması nedir? Bunu siz anlamazsınız. Bunu ancak kâlbi mazlumların tarafında çarpan anlar. Ancak, hayatı boyunca güçlünün yanında yer almışlar, hayatları boyunca hukukun üstünlüğünü değil de, üstünlerin hukukunu savunanlar bu "karşı koyuşu" anlayamaz. Çünkü, sizin anladığınız tek dil, "banka, para, tank, top, silah ve benzeri" maddi varlıklardır. Sizlerden manevi değerleri anlamınız ve bu değerleri alıp da baş tacı etmenizi beklemek bilmem doğru mu? Kâlpler, metal gibi sapsarı paslanmışsa, gönüller petrol karası gibi kapkara kararmışsa, dimağlar kanalizasyon çukuru gibi pislikle dolmuşsa, kulaklarda duymayı engelleyecek Dünyevi ağırlıklar, gözlerde Hakk"ı görmeyi engelleyecek Dünyevi perdeler varsa, elbette, mazlum nedir, hak nedir, hukuk nedir, izan ve insaf nedir anlaşılamaz.
Evet, durum bu. Maalesef durum bu. Malum medyanın malum yazarları, yıkın izan ve insafınızla aranızdaki duvarları, kaldırın Hakk"ın ve adaletin önündeki perdeleri. Ama nerde, o yürek sizde. Var mı o gönül gözü sizde?
TAHA NUR-ŞAİR YAZAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.