Davos restinin devamı siyasi atakla gelmeli

Davos restinin devamı siyasi atakla gelmeli
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın restinin damgasını vurduğu Davos zirvesinin yankıları hâlâ devam ediyor. Sadece Türkiye değil bütün dünya, Ülkemizi ve Başbakanımızı konuşmayı sürdürüyor. Başbakanımızın Davos’ta ortaya koymuş old

RESTİN DEVAMI SİYASİ ATAKLA GELMELİ  

Başbakanımızın zirvede gösterdiği dik duruşu karşısında; Ülkemizde yıllardır sürdürülen ezik, şahsiyetsiz ve sünepe bir dış politikasının etkisini üzerlerinde taşıyan ve aynı zamanda ABD uşaklığının  karakter yapılarına sinmiş olduğu bazı kesimlerin düşmüş oldukları şaşkınlığı bir yana bırakarak, bu tavrı doğru okumakta ve bundan sonrasını da iyi tahlil etmekte yarar vardır.

Her şeyden önce Başbakan Erdoğan’ın, kendisine karşı oldukça yüksek bir ses tonuyla ve küstahça bir tavırla konuşan İsrail cumhurbaşkanı katil Peres’e ve her türlü nezaket ve diplomatik kurallarını çiğneyerek kendisini konuşturmak istemeyen Ermeni asıllı oturum yöneticisine karşı göstermiş olduğu tavırdan ve vermiş olduğu unutamayacakları dersten dolayı tebriklerimizi ve şükranlarımızı sunmak asli görevimizdir, boynumuzun borcudur.

Başbakan Erdoğan bu tavrı ile milletimizin yıllardır susamış olduğu şahsiyetli bir dış politikanın örneğini göstermiş ve sadece Türk halkının değil tüm İslâm Âleminin gönlünü fethetmiştir. Bu tavır alkışlanması, takdir edilmesi gereken bir cesaret göstergesi ve aynı zamanda 60 yıldır kan ağlayan yapayalnız bırakılmış Filistin Müslümanlarına bir ümit ışığı olmuştur.

Gösterilen bu tavır elbette milletimizin hissiyatını dile getirmiştir ki, bütün vatan sathında bir heyecan fırtınası oluşturmuştur. Hangi siyasi görüşte olursa olsun tüm halkımız bu tavrı olumlu bulmuş, desteklemiş, alkışlamış ve eziklikten kurtulmanın ilk adımı olarak kabul etmiştir.

Evet bu tavır ve bu dik duruş ilk adım olarak görülmeli, diplomatik ve siyasi atakla mutlaka bunun devamı getirilmelidir. Zira karşımızda laftan, sözden anlamayan ve 90 kadar BM kararlarını hiçe sayan ABD nin şımarık çocuğu, Siyonist İsrail vardır. Bu tavır, İsrail’in ve onun destekçilerinin içlerine oturmuştur ve bunu sindirmekte zorlanacakları muhakkaktır. Bu tavrın siyasi ve diplomatik bir atakla devamı getirildiği takdirde İsrail o zaman işin ciddiyetini ve menfaatinin zedelendiğini anlayarak nerede durması gerektiğini bilecek, aksi halde bu tavır maalesef bir netice vermeyecek ve kan gölüne dönen Filistin’deki  Müslüman kardeşlerimizin derdine derman olmayacaktır, hattâ İsrail bu tavrın intikamını masum Filistin halkından çıkarmak isteyecektir. 

Biz Başbakanımızın bugüne kadar gösterdiği iyi niyetli gayret ve çabalarına bakarak bundan sonrası için ümidvârız. İsrail Cumhurbaşkanının yüzüne karşı yalan söylediğini haykıran ve “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek yaptıkları katliamları dile getiren Başbakan, bundan sonra da elbette geri adım atmayacak ve tavrını yeni hamlelerle sürdürecektir.   

Daha önce yazmış olduğum “İsrail Vahşeti bitti mi?” başlıklı yazımda geçen şu cümleleri tekrar hatırlamakta yarar var: “İslâm Ülkelerinin ve Türkiye’mizin, İsrail ile olan askeri ve ekonomik ilişkileri hiç sarsılmadan en üst düzeyde devam ediyorsa, hatta Türkiye, İsrail şirketlerine son 9 ay içerisinde 3.8 milyar dolar ödeme yapmış ise,  Mevlâna diyarı güzel Konya’mızın semaları, hâlâ İsrail uçaklarının eğitimi ve tatbikatı için ev sahipliği yapmaya devam ettiği halde Konya’nın hassasiyetini gösteren bir tepki ortaya konmuyorsa, İsrail ile Türkiye’nin ve bütün İslam Ülkelerinin büyükelçilikler nezdindeki münasebetleri bu vahşetten etkilenmeden karşılıklı olarak en güzel şekilde yürüyüp gidiyorsa, Başbakanın bütün iyi niyetine rağmen Osmanlı mirasını taşıyan Türkiye Cumhuriyeti bir Venezüella, bir Katar ve bir Bolivya kadar İsrail’e tavır koyamıyor ve bu durum da “bekâra karı boşamak kolay” şeklinde açıklanıyorsa nerede kaldı kardeşliğimiz, nerede kaldı din ve tarih birliğimiz, nerede kaldı Müslümanlığımız?” 

Yazmış olduğum bu yazıdan sonra bizzat İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in yüzüne karşı çekilen tarihi rest, Filistin Müslümanları ile olan kardeşliğimizin bir gereği olarak ortaya konulmuş ve zalimlere tavır almanın hiç de zor olmadığını göstermiştir. Bu tavırla ilk raund kazanılmış ancak henüz maç bitmemiştir. Bundan sonra; İsrail uçaklarının Konya’mızda yaptığı eğitim ve tatbikatlarının iptal edilmesi, İsrail ile olan askeri ve ekonomik ilişkilerin hiç değilse bir bölümünün geçici bir süre askıya alınması, Büyükelçilikler  nezdindeki münasebetlerin yine geçici bir süre durdurulması ve Başbakanımızın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eş başkanlığından istifa etmesi gibi Siyonist İsrail’e vurulacak etkili bir tokat, kesin sonuç almaya yönelik adımlar olacaktır. 

Ayrıca, Gazze saldırıları sırasında yüzlerce çocuk, kadın ve yaşlı sivillerin öldürülmesi, okulların, hastanelerin, camilerin yerle bir edilmesi, kullanılan misket ve fosfor bombaları, yapılan vahşet, katliam ve daha nice insanlık dışı tüyler ürperten uygulamaları nedeniyle İsrail yöneticilerinin, Sırp kasapları olarak tanınan Miloseviç ve Karadziç gibi  savaş suçlusu olarak yargılanmalarının sağlanması da İsrail’in anladığı dilden konuşulması olarak tarihe geçecektir. 

Bunların tamamında olmasa bile, bir iki konuda atılacak kararlı ve etkili adımın İsrail’i yola getirecek bir adım olacağında şüphe yoktur. Çekilen rest, siyasi kararlarla pekiştirilirse amacına ulaşmış olur. Aksi halde kişisel ve duygusal bir tavır olarak bir süre gündemde kaldıktan sonra unutulacak, maalesef 60 yıldır olduğu gibi Filistin çile çekmeye ve İsrail’in de yaptığı ve yapacağı bütün zulümler yanına kâr kalmaya devam edecektir. 

Siyonist İsrail devletinin olmadığı, barış ve huzur içinde yaşantısını sürdüren bir dünya temennilerimle mutlu yarınlar diliyorum efendim.  

SALİH SEDAT ERSÖZ-MERHABA GAZETESİ
 
 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.