Köşe yazısı kritikleri

Köşe yazısı kritikleri
Bugünkü gazetelerde yer alan köşe yazılarından bazılarının kritikleri.

DİNİ HAYATA 18 YAŞ SINIRI
Vatan Gazetesi’nden Can Ataklı, 19 Ocak 2008 tarihli yazısında başörtüsüne 18 yaş sınırı getirilmesini istiyor. Diyor ki:

“Şimdi, madem türban artık bir inanç gereği değil de bir simge olarak kabul ediliyor, o zaman hiç olmazsa geçerli hukuk düzenine de uymak gerekiyor. Kanunlarımız reşit olma yaşını 18 olarak belirlemiş durumda. örneğin 18’den önce ehliyet alınamıyor, kanunlar önünde farklı statüde tutuluyor, bir siyasi partiye üye olamıyor. O halde türban için de 18 yaş sınırı getirilebilir. Madem ki türban bir simge bırakın insanlar “akılları baliğ” olana kadar bir baskı altında kalmasın. 18 yaşına kadar türban takamasın. Yaşı 18 olduğunda kararını versin. İster türban taksın ister takmasın.”

Görüldüğü üzere, dini inanç gereği takılan başörtüsünün, “siyasi simge” yaftasıyla bu zamana kadar baskı altında tutulması yetmiyormuş gibi, şimdi ufukta gözüken çözüm önerisi de sulandırılmaya çalışılıyor.

Burada yapılmak istenen, aslında dinin bir hükmüne yasa ile kayıt getirmektir.

Din, insanların dince âkil-bâliğ olduklarında mükellef olduklarını öngörür ve mükellefler, dinin vecibelerini yerine getirmek durumundadırlar. Yasal olarak 18 olan reşit olma yaşı, aslında din bakımından daha erken yıllarda başlar. Bu durumda, “yaşı 18 oluncaya kadar başörtüsü takılmasın” demek, aynı zamanda 18 yaşına kadar oruç da tutulmasın, namaz da kılınmasın, kelime-i şehadet de getirilmesin… demektir; ki böyle bir anlayışın kabul edilmesi, Allah’ın dinine kayıt düşülüp hudut biçilmesi asla kabul edilemez.

Ancak…

Diyelim ki Can Ataklı’nın bu görüşünü kabul ettik ve 18 yaşına kadar başörtüsü takılamayacağına, isteyenin 18 yaşından sonra takabileceğine dair karar aldık. Bunun gerekçesi ne olacak?

Can Ataklı bunu şöyle sunuyor: “Kanunlarımız reşit olma yaşını 18 olarak belirlemiş durumda.”
Peki o zaman, madem 18 yaşına kadar “başörtüsü takılamasın”, o zaman 18 yaşına kadar çocuklarımıza başka hiçbir dini, felsefi, siyasi, ideolojik vb. bilgi verilmesin, hayat biçimi öğretilmesin. Mesela, azınlık okullarında da bu uygulansın, askeri okullarda da, diğer alanlarda da. Yine, 18 yaşına kadar “laiklik” de, “Kemalizm” de, başka bir siyasi-ideolojik anlayış da öğretilmesin.

Var mısınız?

* * *

NE “üNİTER YAPI”YMIŞ AMA…
Yeniçağ Gazetesi’nden Sebahattin önkibar, 19 Ocak 2008 tarihli yazısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın “Türban serbestisi laik üniter yapıya aykırı faaliyet alanı yaratır” Sözüne atıfla Ak Parti’ye yükleniyor.

Yazısının bütününden bu anlayışı benimsediği anlaşılan ve var olan, yaşanagelen başörtüsü krizini Tayip Erdoğan’ın çıkardığını “Yeniden başlayan bilmem kaçıncı türban savaşına bakar mısınız! Peki bu sefer savaşı çıkaran kim? Tayyip Erdoğan!” sözleriyle ifade edecek kadar da yüzsüz olan Sebahattin önkibar’ın yazısını tahlile gerek görmüyorum. Ancak bu vesileyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının sözüne dikkat çekmek istiyorum.

Dikkat ettiniz mi, başörtüsü serbestisi devletin üniter yapısı için tehlikeli olurmuş!

Demek ki, yasaklarla zapt-u rapt altına alınan başörtüsü özgürlüğünü aldığı anda, başına bağlandığı kızları-kadınları ülkenin belli bir bölgesinde toplayacak ve onlar da devlete isyan edip bağımsızlığını elde edecek; hadi olmadı, devlet, bunlara otonom vermek zorunda kalacak ve böylece üniter yapı bozulmuş olacak!

Gülmeyin yahu, vallahi ben demiyorum. Ben sadece söze açılım kazandıracak bir cümle kurdum, o kadar. Yani, “nasıl olur da olur”a dair bir kurgu yaptım. Ancak, sözü söyleyene baktığınızda, öyle yabana atmanız mümkün değil gibi gözüküyor. öyle ya, koskoca Cumhuriyet Başsavcısı diyorsa, elbet vardır bir bildiği.

* * *

KAMUDA GöREV ALMAK ŞART MI?
Radikal Gazetesi’nden M. Ali Kışlalı, 19 Ocak 2008 tarihli yazısında soruyor:

“Acaba türban üniversitelerde serbest olursa, ilk ve ortaöğretimdeki durum değişmeyecek mi? üniversiteyi türbanlı bitirenler devlette görev aldıklarında ne olacak?”

Yani demek istenen şu: Eğer üniversitede başörtüsüne izin verirsek, başörtülü kız mezun olduğunda kamuda görev alacak ve bu sefer de kamuda başörtüsü sorunu çıkacak.

Halkının kahir ekseriyeti müslüman olan bir ülkede kamuda çalışanların da başörtüsü takmasının ne mahzuru var, onu anlamak mümkün değil zaten; ancak burada konumuz bu değil. Asıl sorulması gereken soru şu:

Her üniversite mezunu illa ki kamuda çalışmak zorunda mı? Böyle bir mecburiyet mi var? Diyelim ki, başörtüsüyle mezun olan bir mühendis ya da mimar, özel sektörde çalışamaz mı? Kendi işini kuramaz mı?

Durumun böyle olduğunu  tabiî ki onlar da biliyorlar; lakin hedefleri inanan ve dininin gereğine göre yaşayan insanların eğitimli, kültürlü, bilgili, meslek sahibi olmalarını istemiyorlar; bu noktada hazımsızlıkları var.

Ancak, beyzadelerin hazımsızlık sorunu var diye dinimizden vazgeçecek değiliz herhalde.
Patlasanız da, çatlasanız da…

* * *

YEREL SEçİM MALZEMESİ OLMASIN
Takvim Gazetesi’nden Hakkı Yalçın, 19 Ocak 2008 tarihli yazısında “bir vatandaş”ın Başbakan’a sorusunu aktarıyor. Vatandaş diyesiymiş ki;

“Sayın Başbakan! Türban daha ne kadar sürdürecek başrol oyunculuğunu? Ya bu yasağı kaldırın ya da bu meseleyi tedavülden kaldırın. Türban yerel seçimlerin jeneriği olmayacaksa eğer.”

Bu “yerel seçim malzemesi” konusu çok ciddi. Bu yüzden Başbakan’ın yerel seçimlerden önce bu konuyu çözmesi gerekir. Zira, eğer çözmezse, toplumsal belleğe kazınacak olan husus şu olur:

“Aslında Başbakan’ın başörtüsü yasağını kaldırma gibi bir niyeti yoktu da, yerel seçim öncesi toplumsal destek alarak oylarını artırmak, hiç değilse oy oranını korumak için böyle bir gündem oluşturdu.”

Eğer toplumsal hafızaya böyle bir kanaat kazınacak olursa, bir sonraki genel seçimlerde Ak Parti de MHP’nin düştüğü duruma düşer.

Bu yüzden, Başbakan madem başörtüsü yasağının kaldırılması konusunu attı ortaya; o zaman bu yasağı hemen ve kalıcı olarak çözecek adımları süratle atmalıdır. Hem de yerel seçimlerden önce bu iş bitmeli ve gündemdeki kaydı düşülmelidir.

(Faruk Köse)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.