Doğan’ın Bizans entrikası!
‘BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARIYOR’
Aydın Doğan’ın; tarihi Bizans Sarayı kalıntıları üzerine dikmeyi planladığı Hilton Oteli için gerekli 22 dönümlük dikdörtgen arazi yapısı, Four Seasons Oteli’nin araziye girmesiyle bozulduğu için bir bardak suda bu kadar fırtına kopardığı belirtiliyor.
Gazeteci Fatih Altaylı, 15 yıl boyunca çok yakınında olduğu medya patronu Aydın Doğan’a ilişkin şok bir iddiada bulundu. Altaylı, “Aydın Doğan, tarihi Bizans Sarayı’nın olduğu bölgeye Hilton Oteli dikmeyi planlıyor. Bu bölgeyle ilgili yayınları bundan” dedi. Altaylı’ya göre, Doğan’ın sahibi olduğu Milliyet’in tarihî Bizans Sarayı’na sahip çıkma adına yürüttüğü “Four Seasons Oteli’ni karalama kampanyası”nın altında “Hilton Projesi” yatıyor.
Aydın Doğan, tarihi Bizans Sarayı kalıntıları üzerine Hilton Oteli dikmeyi planlıyor. Doğan’ın Hilton Oteli için gerekli 22 dönümlük dikdörtgen arazi yapısı, Milliyet’in bir süredir saldırdığı Four Seasons Oteli’nin bölgeye girmesiyle bozulduğu için bir bardak suda bu kadar fırtına koparılıyor.
Fatih Altaylı, Milliyet Gazetesi’nin yayınları ile ilgili olarak şöyle diyor: “Bu yayınlar ‘Otelini oradan kaldır, ben otel yapacağım’ demekten farksız. önce dikdörtgen yapıyı bozan Four Seasons Oteli’nin arazi üzerinden yapısının kaldırılması gerekiyor.”
Fatih Altaylı, 15 yıl boyunca çok yakınında olduğu medya patronu Aydın Doğan’a ilişkin şok bir iddiada bulundu. Altaylı, televizyon reklâmlarında yolsuzlukları göstererek “Tüm bunlardan utanç duyan herkes, Milliyet de sizinle gurur duyuyor” diyen Milliyet gazetesinin, “Tarihî Bizans Sarayı”na sahip çıkma kampanyasının, Aydın Doğan’ın “Hilton planı” ile bağlantılı olduğunu ileri sürdü. Milliyet gazetesinin Bizans entrikasını aratmayan oyunu, “Aydın Doğan, Milliyet’le gurur duyuyor” dedirtecek türden...
Vakit’e yaptığı açıklamada, Aydın Doğan’ın en büyük sıkıntısının POAŞ’ın birleşme operasyonu ve vergi borcu olduğuna, ancak söz konusu sıkıntıyı aştıklarına dikkat çeken Altaylı, Aydın Doğan’ın Hilton sıkıntısını çözmeye çalıştığını söyleyerek, önemli bir iddia ortaya attı. Altaylı, şok iddialarını şöyle ifade etti: “çok önemli bir kaynaktan bilgi edindim. Kaynağıma göre Doğan Grubu’nun Sultanahmet’teki Bizans eserleriyle ilgili kampanyası Hilton’la bağlantılı. Aydın Doğan bu yapının üzerine Hilton Oteli dikmeyi planlıyor. Bunun dünyada bir örneği Macaristan’da var. Budapeşte’de tarihi yapının üzerine, üstelik tarihi yapı korunarak otel dikilmiş. Milliyet bir süredir ‘Sultanahmet’te tarih katliamı’ falan diyor. Kaynağıma göre bu haberlerin nedeni Hilton pazarlığı. Büyükşehir Belediyesi’ne bu yolla baskı yapıyorlar. Malum, Doğan Medya Grubu, son zamanlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhinde çok haber yapıyor. Hilton izni çıkıncaya kadar da Büyükşehir’e rahat yok bence.”
HİLTON KAVGASI
Tarihsel anıtların ve katedralin bulunduğu, 2000 yıllık geçmişi kucaklayan ve Macaristan’ın tarih kenti olarak bilinen Budapeşte’deki Four Seasons Gresham Palace Oteli; Tuna Nehri kıyısında, ana arter üzerinde, tarihi köprünün hemen girişinde bulunuyor. Four Seasons Oteli’nin manzarasına nispeten, Hilton Oteli neredeyse arka sokaklarda kalıyor. Hilton Oteller zinciri, Budapeşte’de kaybettiği kavganın ikinci raundunu İstanbul’da oynuyor.
YATIRIMCI FİRMA NE DİYOR?
Kanadalı oteller zinciri Four Seasons’ın İstanbul’daki otelin üzerinde bulunduğu arazinin mal sahibi Astay firmasının CEO’su Atilla öztürk de, 22 dönümlük kamu mülkiyetindeki arazinin 1991’de Sultanahmet Turizm A.Ş.’ye tahsis edildiğini, kullanıcı pozisyonunda ve irtifak anlaşması ile kiracı durumunda olduklarını belirterek, “Alanın arkeolojik park haline dönüştürülmesi bizim şirketimizin finansmanı ile gerçekleştirildi. Yakın vakitte burası arkeolojik gezi parkı olacak ve kamuya açılacak. Otel yönetim zincirlerinin otel sahibi olmak gibi pratikleri yok, tamamen işletmeciler. Buranın sahibi şirket Astay’dır. Four Seasons bizim işletmecimiz. Haliyle konu, binaların sahipleri olarak bizi ilgilendiriyor. Milliyet gazetesi bizim orada ne yaptığımızı tam olarak bilmiyor. Attığımız tüm adımlar, yasal çerçevede gerçekleşiyor ve sürekli mercek altında. Karar verici otoriteyi sorguluyorlar ‘Bunun benzeri dünyada nerede var?’ diyorlar, ama benzeri dünyada çok fazla. Biz bu alanı koruyup geliştiriyoruz. Anıtlar Kurulu, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Belediye bu konuda yetkili makamlar. üstelik burası uluslararası gözetim alanıdır. Bizim kullandığımız saha, Bizans Sarayı dediğimiz arkeolojik kalıntı ile ilgisi bulunmayan, kullanılmamış ve üstü örtülmemiş, Sultanahmet Cezaevi’nin eski yeri. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kazıyı bitirmesi ve koruma programının uygulanması lazım. UNESCO’nun izleme programı tamamlanınca gerçek ortaya çıkacak. Tüm tartışmalar gereksiz. Şu ana kadar kazı ve koruma programı için 12 milyon dolar harcadık. Park açılınca sadece korumak yetmeyecek, emanetçi tayin edilmesi gerekecek. Yani biz burada koruyucuyuz” diyor.
OTOPARKA çIT çIKARAN YOK
Fatih Altaylı’nın iddiasına göre Aydın Doğan’ın, tarihi Bizans Sarayı kalıntıları üzerine dikmeyi planladığı Hilton Oteli için gerekli 22 dönümlük dikdörtgen arazi yapısı, Four Seasons Oteli’nin araziye girmesiyle bozulduğu için bir bardak suda bu kadar fırtına koparılıyor. Ancak mevcut otoparkına ses çıkaran yok. Hilton Oteli için şu ana kadar açıklanmış bir plan da bulunmuyor. Fatih Altaylı, “Açıklanması da mantıklı olmaz zaten. Bu, ‘Otelini oradan kaldır, ben otel yapacağım’ demekten farksız. önce dikdörtgen yapıyı bozan Four Seasons Oteli’nin arazi üzerinden yapısının kaldırılması gerekiyor” diyor.
CHP-AYDIN DOĞAN EL ELE
İşte bu noktada Aydın Doğan’ın imdadına CHP yetişiyor. CHP İstanbul İl Başkanlığı, Büyük Bizans Sarayı’nın kalıntıları üzerinde yükselen Four Seasons Oteli ek bina inşaatının durdurulması amacıyla dava açmak için önceki gün harekete geçti. CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Milliyet gazetesinin konuyu kamuoyu gündemine taşımasının ardından avukat ve belediye meclisi üyelerinden oluşan bir komisyon oluşturduklarını hatırlatarak, “Hukuki açıdan ne yapılabilir, inceliyoruz. önceki yıllarda benzer uygulamalara karşı açılan davaları irdeliyoruz. Hukukçu arkadaşlarımız inşaatın durdurulması için en uygun yolu bulur bulmaz dava açacağız” dedi.
POAŞ PEŞİN Mİ ALINDI?
Aydın Doğan’ın, eski Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın iddialarına cevap verirken belirttiği “Doğan Grubu, 2000 yılına kadar kamu bankalarından bir kuruş kredi kullanmamıştır. Kullanmadığı için, kredinin geri ödenmesi diye bir zırva da olmamıştır. Doğan Grubu her zaman nakit olarak çok güçlü bir grup olmuştur. Nitekim o dönemlerde peşin para ile Petrol Ofisi’ni satın alan konsorsiyumda yer almıştır” sözlerine karşılık Altaylı şu açıklamayı yaptı: “POAŞ’ın bedeli devlete peşin olarak ödendi ama ticari bankalardan kredi alınarak ödendi. Bunda da bir yasa dışılık yok. Burada Aydın Bey’in ‘nakitte güçlüydük’ demesi doğru değil. Nakitte güçlü değillerdi. POAŞ’ı kredi ile aldılar. Bu boyutta bir alımı herkes kredi ile yapar zaten.”
‘DİNç BİLGİN BATACAK’
Refahyol Hükümeti yıkıldıktan sonra Aydın Doğan ile Necmettin Erbakan’ın ASKİ’de bir araya geldiklerinden haberdar olduğunu da belirten Fatih Altaylı, Şevket Kazan’ın “Gazeteciler 40-50 bin dolar para alıyor” iddiası ile ilgili olarak da, “Bu kesinlikle yalan. Doğan Grubu’nda böyle maaşlar alan gazeteci veya yönetici yoktu. Daha doğrusu gazete tarafında yoktu. Bence hâlâ da yoktur. Ertuğrul özkök bile bu parayı almıyordu. Doğan Grubu gazetecileri öyle acayip paralar almazdı. Bu maaşlar Sabah’ta vardı ve o dönem biz Aydın Bey’e Sabah’takilerin daha çok para aldığını söylediğimiz zaman ‘Onlar batacak. Kendi paralarını değil, bankanın paralarını dağıtıyorlar’ derdi. Aydın Bey kimseye çok para vermez” dedi.
Aydın Doğan’ın Refahyol döneminde Maliye tarafından baskı altında tutulduğu iddiasını doğrulayan, ancak basın gruplarının da şeffaf olması gerektiğini hatırlatan Altaylı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Basın grupları her zaman Maliye baskısı altındadır. Doğan’a o kadar çok Maliyeci gelip giderdi ki, onlara da odalar vermiştik. Hatta bazılarını bizim şirketin çalışanı zannedenler vardı. O kadar bizimle beraberdiler. Bence bunda da bir gariplik yok. Basın grupları Maliye’den korkmamalı. Şeffaf olmalı. Ama hükümetler de bunu baskı aracı olarak kullanmamalı. O dönem baskı aracı gibiydi. Tabii asıl olarak promosyon yasası ile gazeteler sıkıştırılıyordu.”
“AYDIN DOĞAN VARLIĞINI İKTİDARA BORçLU”
AK Parti ile Aydın Doğan arasındaki ilişkiyi de değerlendiren Gazeteci Fatih Altaylı, “AKP ile Doğan’ın arası bence gayet iyi. Doğan grubu kabul edilebilir bir muhalefet yapıyor. Al gülüm ver gülüm tarzı. Kritik konulara girmeden eleştiri yapıyorlar. Zaten kritik konulara girdikleri zaman vatandaş ‘Demek ki hükümetten bir talepleri olacak’ diye düşünmeye başlıyor. öyle midir değil midir bilinmez ama sicil öyle bir his doğuruyor. Ama bakın POAŞ meselesinde hükümet Doğan’ı nasıl kurtardı. O vergi borcu Doğan’ın sonu olabilirdi. 3 milyar YTL’den 275 milyon YTL’ye indi borç. Onu da akaryakıt fiyatlarına bindirdiler. Sıyrıldılar. Doğan bugün varlığını hükümete borçlu. Aralarında bence hiçbir önemli sorun yok. Hilton’un imar iznini de aldıkları zaman dertleri biter. Hükümet de bence elinde koz olarak bu izni tutuyor” şeklinde konuştu.
DİNç BİLGİN, 6 çOCUĞUNUN KATİLİ BABA GİBİ
Altaylı, Yeni Şafak gazetesindeki röportajı okurken Dinç Bilgin’i, 6 çocuğunu öldüren katil babaya benzettiğini belirtti. Altaylı, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Eşini ve 6 çocuğunu öldüren baba, daha önce de bir kişiyi öldürmüş. Ben o cinayetin duruşmasında çekilen görüntüleri izledim. Ağlıyor, yalvarıyor, ‘pişmanım’ diyor, ‘kazayla oldu’ diyor. Perişan. Mahkeme de bu cinayete büyük bir ceza veriyor. Adam birkaç yıl yatıp çıkıyor. Sonra ne yapıyor? Eşini ve 6 çocuğunu öldürüyor. Dinç Bilgin de tam budur işte. Bilgin bankayı hortumladığında, adamlarını kovduğunu, güç odaklarıyla işbirliği yaptığını, her türlü pisliğe bulaştığını ama masum olduğunu, bunu kendisine yaptırttıklarını söylüyor. ‘Pişmanım’ diyor. Aynı katilimiz gibi. Be adam o zaman sen çocuk muydun? 60 yaşındaydın. Seni kötü yola düşürdüğünü iddia ettiğin adamlardan yaşça da büyüktün, mevki olarak da. Şimdi pişmanmış. Yarın aynı konuma gelsin aynılarını yapar. Beş katını yapar. Bu bir karakterdir. Bu tıynettir. Dinç Bilgin’in tıyneti, karakteri budur. Yarın bir gazete geçirsin eline, aynısını bir kez daha yapar. Tıpkı bir kişi öldürdükten sonra pişmanım deyip, hapisten çıktıktan sonra karısını ve 6 çocuğunu öldüren adam gibi.”
öZKöK’üN PAZARLIĞI YAKIŞIKSIZ
Basının bu tür konulara malzeme edilmesini ya da malzeme olmasını çirkin bulduğunu da belirten Altaylı, Ertuğrul özkök’ün, 55. Hükümet’in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner’le yaptığı teşvik pazarlığını da değerlendirdi. Fatih Altaylı, sanayicinin teşvik almasının ayıp ya da suç olmadığını ifade ederek, “Güneş Taner, bana göre Türkiye’deki en fazla pisliğe bulaşmış politikacıdır. Bakan olduğu dönemde Etibank’ı sattığı Sabah Grubu’ndan 100 bin dolar aylık maaş alabilecek kadar yakışıksız işler yapabilen bir adamdır. Sadece Sabah’a değil, çukurova ve Uzan gruplarına da danışmanlık yapmıştır. Bu üç grubun da yaşadığı sorunlar göz önüne alınırsa Taner’in ne kadar faydalı bir danışman olduğu da anlaşılır. Verdiğiniz örnekte yakışıksız olan normal bir teşvikin alınması değil, bu teşvikle ilgili görüşmenin bir gazeteci tarafından yürütülmesidir. Bunlar gazetecilerin işi değildir. Böyle pazarlıklar gazeteci-siyasetçi ilişkisini yozlaştırır ve sonunun nereye varacağı bilinmez” diye konuştu.
DOĞAN’DAN ALTAYLI’YA CEVAP
Fatih Altaylı’nın iddiaları ile ilgili olarak, Aydın Doğan adına Doğan Holding Genel Koordinatörü Dr. Nebil İlseven’in haber merkezimize gönderdiği yazılı açıklama şöyle: “Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Aydın Doğan’ın ismi kullanılarak, gerek Doğan Holding A.Ş. bünyesindeki iştiraklerimiz gerekse de Grup bünyesindeki diğer yatırım şirketlerinin faaliyetleri konusunda herhangi bir mesnete dayalı olmayan senaryolara dayalı, tümüyle gerçek dışı bazı yayınların yapıldığı, bu yayınlara dayalı bir yayıncılık anlayışının belli bir çevrede de olsa sürdürüldüğü görülmektedir. Bize iletilen sorunuz ile ilgili olarak, Milliyet Gazetesi’nin ya da Doğan Grubu’na bağlı herhangi bir basın organının yayın politikaları Doğan Holding’in iş stratejilerinden tamamen bağımsız olarak yürütülmektedir. Bu çok önemli hususun altını, bu konudaki etik ve mesleki hassasiyetlerimizi teyiden bir kere daha çizmek isteriz. öte yandan, Milliyet Gazetesi’nin Sultanahmet’teki tarih katliamını okurlarına duyurmasının, her türlü evrensel meslek ölçüleri itibarıyla başarılı bir gazetecilik olayı olduğu açıktır.
Bu noktada, Doğan Grubu’nun Hilton yatırımı ile bu haberin bir ilişkisi olduğunun değil iddia edilmesi, bu ilişki varmış gibi sonuçlara varılmaya çalışılması, böyle bir ilişkinin varlığının düşünülmesi bile abesle iştigaldir. Basın Grubumuz bünyesindeki gazetelerimizde yayınlanan ve bazı çevrelerin beklenti ve çıkarları ile çatışabilecek olan haberlerin arkasında hiçbir zaman var olmamış, bugün de varolmayan sebepler aranması ancak farklı bir ruh halinin bu maksatlı yayınlara yansıması olarak görülmelidir.”
Yusuf Melih - Vakit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.