Köşe yazısı kritikleri

Köşe yazısı kritikleri
'Gerekiyorsa Anayasaya don da konulabilir(!)'

Hürriyet Gazetesi’nden Bekir Coşkun, 22 Ocak 2008 tarihli yazısında, inançları dikkate almayan, yasa tanımayan, kültürel değerleri gözardı eden bir mantıkla yasaklanan başörtüsünün özgür bırakılması için “başka çare kalmadığından” Anayasal düzenleme yapılmasını eleştiriyor ve böylesine kanayan bir yara ile dalgasını geçiyor. Bakınız yazdıklarına:

“Böylece yeryüzünde içinde türban gibi bir giysi olan tek anayasa bizim Anayasamız olacak. Eğer giysiler anayasaya giriyorsa, o zaman etek, yelek, mintan, ayakkabı, çorap, don, gömlek gibi giysiler de gerekiyorsa Anayasa’ya konulabilir.”

İslam’a ve müslümana karşı o denli şeditler ki, gözlerini inanç değerlerine karşı o denli kin bürümüş ki, ülkenin dirlik ve düzenini bozan, büyük bir kesimi esaret altındaymış gibi, parya gibi bir muameleye tâbî tutan “başörtüsü yasağı”nın kaldırılması ve bu kapsamda oluşan problemlerin çözümü için yapılmak istenen değişikliğe işte böyle feveran edebiliyorlar.

Bu ülkede yıllardır başörtüsü yasağı var. Başörtüsü odaklı sorunlar yumağı içinde inim inim inliyor milyonlarca insanımız.

Peki, bu ülkede Bekir Coşkun’un alaya alırken yazdıkları gibi bir “don” sorunu, “çorap” sorunu, “gömlek”, “ayakkabı”, “etek” vs. sorunu var mı? Hangi vatandaşımızın giydiği “don” ve Bay Bekir’in yazdığı diğer kıfafetlerden ötürü eğitim hakkı elinden alındı, kamu hizmetlerinden yasaklandı, esir ve köle muamelesi gördü? Var mı böyle bir örnek?

Bu ülkede donuna kadar soyunduğu halde kamu hizmetlerinden yararlanan, kamusal alanlardan istifade edenler varsa; buna mukabil inancı gereği kendine başörtüsünü bir “dini vecibe”, bir “edeb timsali” olarak gördüğünden ötürü milyonlarca kadınımız-kızımız zulüm görüyorsa…

Böyle bir sorunu yeni bir yasa çıkarmaya bile gerek kalmadan çözmek mümkünken…

Kendini ülkenin sahibi, toplumun hamisi, hukukun kaynağı gören güçlerin şiddetle karşı çıkmaları ve aksine icraatlara, uygulamalara başvurmaları yüzünden problem çözülemiyor, yara kanamaya devam ediyorsa…

Herkes için bağlayıcı olan Anayasa metnine bsaşörtüsü yasağını kaldıracak bir madde eklemek kadar makul ne olabilir?

Eğer başörtüsü Anayasaya girerse, bu, belli bir kıyafetin Anayasaya sokulması anlamı taşımaz. çünkü başörtüsü artık sıradan bir kıyafet olmaktan çok, milyonlarca insanımız için temel bir “özgürlük” ve “hak” simgesi haline gelmiştir.

Evet, başörtüsü bir “simge”dir; “özgürlük simgesi”dir, “hak simgesi”dir!

Dolayısıyla başörtüsünün Anayasa metnine girmesi ile Anayasa metnine “don” koymak arasında hiçbir benzeşme veya bağlantı yoktur. Meselenin böylece “tî”ye alınması, bu insanların ne kadar sığ kafalı oldukları gööstermekten öte bir mahiyet arzetmez.

Ancak, bu adamlar şunu düşünmeli değiller mi:

Eğer bir ülkede –miktarı ne olursa olsun- toplumun bir kısmının belli bir kıyafeti giymelerine yasak konulmuşsa ve bunun kaldırılması için Anayasal düzeyde değişiklikten başka çare kalmamışsa, yasağı koyanlar mı, kaldırmaya çalışanlar mı kabahatlidir?

(Faruk Köse)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.