Dağda akreditasyon: Burası dağ başı mı?
Konuyla ilgili soruları cevaplayan Medya Etik Konseyi Başkanı Halit Esendir, yapılanın kesinlikle insani bir tavır olmadığını dile getirdi. Kurumu ne olursa olsun herhangi bir gazetecinin o şartlarda dağ başında bırakılmasının doğru olmayacağını belirten Esendir, ". Olağanüstü şartlarda müdahale eden kişilere ve normal mesleğini yapan bir insana orda ölüm tehlikesi de olabilir. Herhangi bir gazeteci herhangi bir ajans olabilir hiçbir fark etmez. Dağda bir haber takibinde ve orda kalmanın mümkün olmadığı bir durumda bırakılması kesinlikle doğru değil. " şeklinde konuştu.
Sabah Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak da Aykurt'un dağ başında kaderine terk edilmesine tepki gösterdi. Ayrımcılığın fevkalade çirkin bir tutum olduğunu belirten Ilıcak, "Doğan Haber Ajansı muhabirini helikoptere alıyor, Cihan Haber Ajansı muhabirini almıyorsa bu çok çirkin. Herhalde bu bilgi Genelkurmay'a ulaşırsa bir soruşturma da açacaktır." diye konuştu.
Olayın bir de insani boyutu olduğuna dikkat çeken Ilıcak, "Ne olursa olsun düşmanın dahi olsa, yaralı bir PKK'lı olsa almayacak mısınız? Orda ölüme mi terk edeceksiniz? Bu son derece ayıp, çirkin bir olay." ifadelerini kullandı. Ilıcak vahim olayın ulaşması halinde Genelkurmay'ın soruşturma başlatacağına inandığını söyledi.
Yaşanının normal olmadığını belirten Star Gazetesi Başyazarı Mehmet Altan ise, "Bu düzeyde bir zıtlaşmanın, kamplaşmanın, düşmanlığa varan bir önyargının Türkiye'de var olması Türkiye'nin hangi düzeyde olduğunu gösteriyor, çok üzüntü verici. " şeklinde konuştu.
Radikal Gazetesi yazarlarından Oral Çalışlar da yaşanan olayın kabul edilemeyeceğini dile getirdi. Çalışlar, "Herhangi bir gazeteci her ne şartla olursa olsun ayrıma tabi tutulmasını doğru bulmuyorum. Bu olay içinde bu düşüncelerim geçerlidir. Zaten yarınki yazımda da bunu ele alıyorum. Genelkurmay Başkanı'nın Harp Akademileri'ndeki açıklamasında bazı basın kuruluşlarının dışarıda bırakılması da doğru değil." şeklinde konuştu. Çalışlar, neden böyle bir şey yaptığı konusunda söz konusu komutanın dinlenip ona göre karar verilmesi gerektiğini belirtti.
Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullahoğlu: "Gazeteciyi helikoptere almayanlar yaptıkları yanlıştan utanacaklardır"
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasında enkaz bölgesinde görevini yapan gazetecilerin dağ başında dönüşü sırasında bütün gazeteciler askeri helikoptere alınırken Cihan haber Ajansı Muhabiri Lütfü Akyurt'un alınmamasına Antakya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abdullahoğlu da tepki gösterdi.
Abdullahoğlu, muhabire uygulanan tutumu cüzamlı ve vebalı bir tutum olarak değerlendirdi.
Cihan Haber Ajansı muhabirinin vebalı ya da cüzamlı muamelesine tabi tutulmasının esef verici olarak gördüğünü dile getiren Abdullahoğlu, "Bu ayrımcılığı ben esefle ve üzüntü ile karşılıyorum. Gazeteler ve ajanslar arasında ayrımcılık yapmak son derece tehlikeli bir durumdur. Sanki o arkadaşımız kardeşimiz vebalıymış gibi cüzamlı gibi helikoptere alınmaması utanılacak bir davranıştır. Bunu yapan kimseler ise zaman içerisinde demokrasimiz açısından vazgeçilmez unsurlarından biri olan basın mensubuna yapılan yanlışlığın ve utancını zaman içinde yaşayacaklardır." dedi.
BGC Başkanı Kolaylı: Cihan muhabirini helikoptere almayan komutan hakkında soruşturma açılmalı
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı M. Nuri Kolaylı, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun bindiği helikopterin enkazının bulunduğu yerden dönerken Cihan Haber Ajansı muhabirini helikoptere almayan komutan hakkında soruşturma açılmasını istedi.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, Zaman Gazetesi yazarı Abdulhamit Bilici'nin 'Dağda kalsam beni kurtarır mısınız paşam?' isimli köşe yazısını okuduğu zaman şok olduğunu belirterek, bu inanılmaz olaya imza atan komutan hakkında gerekli soruşturmanın başlatılmasını istedi. Nuri Kolaylı, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun geçirdiği kaza sonrasında İHA muhabiri İsmail Güneş'in naaşının bulunduğu haber üzerine, Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt'un habercilik refleksiyle olay yerine gittiğini ve buradan dönerken inanılmaz bir haksızlığa uğradığının altını çizdi. Kolaylı, "Bu gün okuduğum Abdulhamit Bilici'nin yazısında Cihan Habar Ajansı'ndan gazeteci arkadaşımıza yapılan davranışı hayretle okudum ve şaşkınlıkla izledim. Burada iki yön var; biri oradaki jandarmaların çok insanı davranışı, ancak orada başka kendine vazife çıkartan, kraldan çok kralcı davranan bir komutanın bir gazeteciyi helikoptere almama çabası. Hiç de insani bir davranış değil. Bunu ben kınıyorum. Bunu silahlı kuvetlerdeki hiçbir kıdemlinin yapacağını düşünmüyorum. Umuyorum bu konuda gerekli soruşturma yapılır ve bu kraldan çok kralcı davranan kişiye gereken disiplin uygulaması gerçekleşir." dedi.
"DHA MUHABİRİ DE HELİKOPTERDEN İNMELİYDİ"
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, aynı olayda bulunan ve helikoptere alınan DHA muhabirinin helikoptere binmesini doğru bulmadığını belirtti. Kolaylı, "Keşke olayda diğer gazeteci arkadaşımız da dayanışma gösterseydi. Eğer arkadaşımızı almıyorsanız ben de gitmiyorum diye helikopterden inseydi. Bu bir mesleki dayanışmadır. Bursa'da da bu sık yaşanır, ancak arkadaşlarımız dayanışma içinde davranır." dedi.
"AKREDİTASYON YANLIŞ"
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, gazetecilik işiyle uğraşan ve 112 sayılı yasaya tabi çalışan, naylon olmayan gazetelerde çalışan gazetecilerin görevlerini her yerde yapmasından yana olduğunu belirtti. Nuri Kolaylı, sözlerini, "Hangi koşulda olursa olsun, bu salonlar herkese bütün basın mensuplarına açık olması gerektiğini düşünüyorum. Suistimal edenler ayrıdır. Helikopter meselesinde de böyle bir şey olamaz olmaması gerekirdi." şeklinde noktaladı. (CİHAN)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.