AHC ya sayı saymayı bilmiyor ya da...

AHC ya sayı saymayı bilmiyor ya da...
Ahmet Hakan, aralarında Arif Sağ'ın da bulunduğu 40 kişilik grubun BBP'liler tarafından kurtarılmadığını anlatabilmek hatta kabullendirmek için 40 takla attı, lafı döndürdü dolaştırdı ama hem hesabı, hem kafası karıştı.

Yıllarca konuşmadığı için bazı kesimlerin Sivas Olayları'nı Büyük Birlik Partisi üzerine daha kolay yıkmasına neden olan Arif Sağ çıkıp "BİZİ BBP KURTARDI. AKSİNİ SÖYLEMEK İFTİRA OLUR" şeklinde açıklama yapınca Kartel medyasının din işleri ve dindar kişilerden sorumlu yazarı Ahmet Hakan kaleme sarıldı.

Yazısına "Gülerek Yaktık, Donarak Öldün" pankartına eleştiri ifadeleriyle girerek olası tepkilerin önüne geçmeye çalışan Ahmet Hakan, meramını dillendireceği konuya "ama" bağlacıyla yumuşak bir geçiş yaptı.

Hakan, aralarında Arif Sağ'ın da bulunduğu 40 kişinin BBP'liler tarafından kurtarılmadığını, hava boşluğu bularak kendilerinin yangın yerinden kaçtığını, çıktıkları yerin BBP'ye ait balkon olduğunu, BBP'lilerin de önce kabul etmediğini, sonra içeri davet etmek zorunda kaldıklarını yazdı.

Olayın öznesi Arif Sağ'ın "Bizi BBP kurdardı, aksini söylemek iftira olur?" açıklamasına rağmen olayın hiçbir şeyi olmayan Hakan'ın "Hayır, Arif Sağ'ı BBP'liler kurtarmadı, Arif Sağ yanlış biliyor" deme gayreti boş çıktı.

"Tam 14 yıl" diyerek Madımak Olayı'nın üzerinden 16 yıl geçtiğini bilmediğini de ortaya koyan Hakan'ın işte o yazısı:

ARİF SAĞ'I BBP'LİLER Mİ KURTARDI?
Densizin biri pankart açmış: 

“Yakarak öldürdü/Donarak öldü” diye...


Burada hedef alınan kişi talihsiz bir kaza sonucu vefat eden BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu...

Şunu demek istiyor pankartı tutan:

Madımak’taki yangının sorumlusu Muhsin Yazıcıoğlu’dur... Orada yakarak öldürmüştür ama kendisi de donarak ölmek durumunda kalmıştır.

“Yuh” diyorum, başka da bir şey demiyorum.

İnsafsız, izansız, mesnetsiz bir suçlama...

* * *

Ama böyle bir haksızlık yapılıyor diye...

“Madımak Oteli’nde 40’tan fazla kişi BBP’liler sayesinde kurtuldu” başlıklı abartılı ve zorlayıcı haberleri de görmezden gelemeyiz.

Çünkü Sivas’ta, “bir grup kahraman BBP’linin, yangına ve öfkeli kalabalığa hiç aldırmadan otele dalması ve orada rehin kalanları kurtarması” söz konusu değildir...

Olay şudur:

Arif Sağ ve 40 arkadaşı, bir yolunu bulup, yanan otelin odalarından birinin camını kırıp yan taraftaki boşluğa atlamayı başarıyorlar. Sonra atladıkları boşluğun, BBP’ye ait binanın balkonu olduğunu fark ediyorlar. İlk etapta kendilerini gören BBP’liler, “Sizi buraya biz çağırmadık” gibi laflar ediyorlar. Ancak dönemin BBP Sivas İl Başkanı Ahmet Yıldız, itiraz edenleri durduruyor ve Arif Sağ ile arkadaşlarının içeri girmesini sağlıyor. Orada kurtulanlara çay ikram ediliyor.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin lütfen:

Ölümle burun buruna gelen bir grup insan tesadüfen sizin balkonunuzda... İçeri buyur etmez de ne yaparsınız?

Bunu yaptığınız için size “büyük kurtarıcı” muamelesi çekilebilir mi?

“Hadi tekrar yanan binaya... Gidin yanın” demedikleri için BBP’lilere minnet mi edilecek?

Oysa yapılması gereken basittir:

Ne BBP’ye ekstra bir sorumluluk yüklenebilir... Ne de en basit bir insani yaklaşımdan kahramanlık öyküsü çıkarılır.

* * *

Aslında bütün bu çarpık yaklaşımların kaynağında, İslami kesimin “Sivas katliamı” karşısında yıllardır sergilediği sakillik var...

Kimi çıkmış, “Ergenekon” denilen sihirli sözcüğü burada da kullanarak kendini temize çıkarmaya çalışıyor.

Kimi çıkmış, “Oteldekiler yanarak ölmedi, dumandan zehirlenerek öldü” diyerek olayın ağırlığını tiksindiren bir tarzda hafifletmek için çabalıyor.

Kimi çıkmış, “İyi ama Başbağlar’da da katliam oldu” diyerek, “Bir katliam, başka bir katliamı götürür... Berabereyiz” demeye getiriyor.

Ne kadar ayıp... Ne kadar utanç verici... Ne kadar mide bulandırıcı...

Oysa yapılması gereken çok basit bir şey var...

Çıkıp denilecek ki:

Tam 14 yıldır yanlış yaptık... Kompleksli davrandık... Suç bizim gettonun üzerine kalacak diye korktuk... Katliama karşı çıkıp mahkûm etmek yerine türlü çeşitli bahaneler, gerekçeler bulmaya çalıştık... ‘Komplo’ dedik... ‘Başka parmakların işi’ dedik... Üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olamadık... İşte bugünden itibaren hiçbir kayıt ve şart koşmadan bu katliam karşısında insani duruşumuzu gösteriyoruz”.

Kişisel deneyimimi söylüyorum:

Ben kendi adıma böyle dedim, vicdanen acayip rahatladım.

Herkese tavsiye ederim...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.