"Kitapsız" Nişanyan'a komşusundan şiirle cevap

"Kitapsız" Nişanyan'a komşusundan şiirle cevap
“Dil” konusunda döktürürken birden “din” konusuna girip çuvallayan Sevan Nişanyan’a kendi gazetesinden de tepkiler geliyor. Nişanyan’a köşe komşusu şair Cahit Koytak ile diğer bir köşe yazarı Önder Aytaç’tan

21 Eylülde yayınlanan “Sansür” başlıklı yazısında “Allah, kutsal kitaplar ve peygamber” inancıyla, 22 Eylül'de ise “Feriştah” başlıklı yazısında “melek” inancıyla dalga geçmeye çalışan Taraf Gazetesi yazarı Sevan Nişanyan'a kendi gazetesinden de tepkiler geliyor. “Apoletika” köşesinden okurlara seslenen Önder Aytaç yazısının sonuna “21 Eylül 2009'da Sevan Nişanyan'ın, Tanrı, kutsal kitap ve Müslümanlar hakkında yazdığı kastı aşan ve yanlış anlaşımlara neden olacak değerlendirmelerine katılmıyorum. Keşke Nişanyan yalnızca uzmanı olduğu dil konusunda yazılar yazsa.” şeklinde bir dip not düştü.



“Yoksullar Ve Siviller İçin Tezler” başlıklı köşesinde güncel şiirleri yayınlanan şair Cahit Koytak da aynı sayfada yazdığı Sevan Nişanyan'a sitemlerini iki şiirle dile getirdi. Koytak “Çalgıcı” isimli şiirinde Nişanyan için “toy çalgıcı, acemi çengi, mevsimlik akıl, hayta muhakeme, onmaz çenebaz, küçük firkete balığı” benzetmelerinde bulunarak son bölümde Nişanyan'ın ipliğini şöyle pazara çıkardı:



“Boyuna bakmadan, Tanrı'yı güreşe çağırıyor… Dipsiz, kıyısız okyanusun ezeli, ebedi sahibine, yüksükle, iğnenin yıldızıyla akıl satmaya yelteniyor.”


Koytak'ın, Nişanyan'ın mukaddeseta yaptığı saldırılara şiirle verdiği cevaplar şöyle;



Prolog

 Köşe komşum, Sevan Nişanyan'a, 
  sitemkarane, tarizkarane bir ‘merhaba!' 

insan, ömrünce yanağını 
  dayayacağı bir başka yanak, 
yüreğini dayayacağı 
  bir başka yürek aranır durur, 

“bırakma uykuya gömüleyim!” 
yahut, “uyursam, bırak, 
  yanında uyuyayım, 
korkmadan, uyanamamaktan!” 
  diyebileceği birini... 

bir insan, bir ağaç ya da bir taş, 
bir mevsim, bir kitap, bir sanat, ne olursa... 
sonra, o şeyin içinden derinden derine 
duyduğu sese, tutar, “Tanrı!” der 
ve o zaman, her şeyden taşar Tanrı... 

taş, ağaç, kerpiç, oyun hamuru, 
görünen, görünmeyen, 
konuşan, konuşmayan, 
her neyse, her kimse, 
yitirdiğimiz zaman ‘tanrı'mızı, 
kendi postumuzun içinde biz de 
kaybolmuş hissederiz 
  kendi benliğimizi, 
benliğimizin rengini, 
var oluşumuzun derinliğini. 

yön duygumuzdur çünkü o, 
kendilik genimizdir ‘tanrı'. 


Çalgıcı 

toy çalgıcı ayık kafayla geldi meyhaneye, 
çaldığı havalar, uyandırıyor insanı, 
sarhoş edeceğine... 

ah acemi çengi! ah ukala mevsimlik akıl! 
boyuna bakmadan, Tanrı'yı güreşe çağırıyor, 
güneşi kendini kanıtlamaya! 

şaraba göre su neyse, 
hakikate göre bu akıllının teraneleri de 
tam işte öyle, tam işte öyle! 

ah, hayta muhakeme! hercaî muhakeme, 
onmaz çenebaz, küçük firkete balığı, seni! 
sudan dışarı çıkarmış çenesini 

dipsiz, kıyısız okyanusun 
ezeli, ebedi sahibine, yüksükle, 
iğnenin yıldızıyla akıl satmaya yelteniyor. 

Cahit Koytak

 

Rıfat Yörük/Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.