Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yarı yıl, seçim ve ekonomi konuşarak geçecek

Yarı yıl, seçim ve ekonomi konuşarak geçecek

2009’a İsrail terörüyle girdik. Türkiye hariç, dünyanın katliamı izlemesi ve sadece 1-2 açıklamanın ötesinde herhangi bir yaptırım uygulamaması, aslında kimin desteklenip kimin desteklenmediğini göstermesi bakımından oldukça ilginçtir.
Ülkemizde ise insanî duyarlılığını kaybetmemiş kesimler, Türkiye’de olup bitenleri unutarak Filistin’e kilitlendi. İnsanımızın ilk üç mevzusundan birisi Filistin oluyor. İsrail’in ihaneti ve bu ihaneti destekleyen çevreler üzerine yorumlar yapılıp görüşler belirtiliyor.
Dua etmek ve Filistin’e yapılabilecek maddi yardımların dışında elimizden bir şey gelmiyor ne yazık ki. Devlet ve millet adına Başbakanımız gece-gündüz demeden hem bu işle, hem de ülke meseleleriyle uğraşmaya çalışıyor.
Ya şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine koalisyon partileri veya Allah göstermesin CHP tandaslı birileri olsaydı ne olurdu memleketin hali. Her biri bir tarafa çeker, lafı ağızlarında geveleyip durur ve çare olmaktan çok problem olurlardı.
Allah’a şükür ki; millete karşı kendisini sorumlu hisseden bir Başbakan var da, sivil halkımızın hissiyatına sahip çıkıyor. Bunları söylediğim için belki beni eleştirecekler olabilir. Önyargılı ve peşin hükümle hareket edip, Başbakan'a arka çıktığımı düşünebilirler. Evet, bir faydası olacaksa, Başbakan'a arka çıkıyorum.
Tayyip Bey’in yerinde Deniz Baykal veya adamlarını, Devlet Bahçeli ya da adamlarını düşünemiyorum. İktidara hakaret etmekten başka, ülkeye ve millete dair ortaya tek bir proje koyduklarını görmediğimiz bu adamlar, çıkıp, Filistin davasına mı sahip çıkacaklar?
Filistin davasına sahip çıkmaları için illa da iktidar mı olmaları gerekiyor. Muhalefet olunca bu tür duyarlılıklarını yitiriyorlar da, iktidar olunca mı duyarlı oluyorlar. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’ndan başka hangi muhalefet liderinden ciddi bir açıklama geldi.
Her neyse, terörist İsrail’in Filistin’e yaptıkları inşaallah kısa sürede kendi başlarına gelir ve neyin ne olduğunu anlarlar. Katiller sadece Filistin’e değil, bütün dünyaya kafa tutan cahiller ve katiller sürüsünden başka bir şey değiller.
Esasında bu konuya kısaca değinip geçecektim ama olmadı, acımız büyük. Türkiye olarak yeni bir seçim sathı mahalline girdiğimizi ve yeni yılın ilk yarısını seçimlerle ekonomi konuşarak geçireceğimizi yazacaktım. Yani bir altı ayımızın daha boşa gideceğini.
Yine konuşacağız, yine tartışmalara şahitlik edeceğiz, yine kavgaları seyredeceğiz ve ceviz kabuğunu doldurmayan meseleler yüzünden koca ülkenin ilk yarısını heba edeceğiz. Seçim bir nevi tüketim demektir. Tüketirken hem ekonomik, hem de insanî değerlerimizi yok edeceğiz. Üstelik geri gelmeyecek şekilde tüketeceğiz.
Öyle görünüyor ki; yine üç parti sahnede olacak. AK Parti, MHP ve CHP. Şimdiye kadar MHP ve CHP bütün barutlarını; kavga, kargaşa, kaos ve Başbakan'a hakaret ve küfür olarak kullandıkları için, bu seçimde de halka söyleyecekleri, vaatlerde bulunabilecekleri herhangi bir proje ya da programları olduğunu sanmıyorum. Olsaydı, bugüne kadar görürdük.
Hükümete veya Başbakan'a hakareti muhalefet zanneden bu adamlar; planlı programlı bir şekilde ciddi muhalefet yapamadıklarından, AK Parti hükümeti de nerede yanlış yaptığını, nerede doğru yaptığını zaman zaman karıştırıyor ve bu karışıklığın faturasını da millet ödüyor. Muhalefetin görevi küfretmek değil, yol göstermektir.
Söz konusu muhalefet partileri adam gibi programlarıyla halkın huzuruna çıkıp, küfretmeden, hakaret etmeden, kavgaya zemin hazırlamadan, iktidarın yanlışlarını ortaya koyup, “doğrular budur” diyerek ülkeye ve millete hizmet edemezler mi, çok mu zor?
AK Parti muhalefetsizlikten rahatsız. TBMM’de bulunan milletvekilleri içerisinde sadece AK Partili vekiller, kendilerini çalışmakla yükümlü zannediyor. Muhalefet vekilleri ise tek işlerinin iktidar vekillerinin yaptıklarına muhalefet etmek olduğunu sanıyorlar.
Bu anlayıştan kurtulmadan, ciddi muhalefet yapılmaz. Öfkelenmeden, sağduyu içerisinde kendilerini bir elden geçirirlerse, bu eksikliği göreceklerdir. Liderler veya vekiller, her zaman birbirleriyle tartışabilirler, bu tartışmalar kendi zeminlerinde kalmalı ve sokağa inmemeli. Ülkeye ve millete yazık etmemek adına siyasete kin ve öfkeyi sokmamalılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi