Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Adayların Kariyerleri Değil Benimsenmeleri Önemli

Adayların Kariyerleri Değil Benimsenmeleri Önemli

Siyasi partiler adayları belirlerken öncelikleri biraz karıştırıyor ve emanete sahip çıkıp çıkmayacağından ziyade, adayların kariyerine bakıyorlar. Oysa bizim ülkemizde millet kendisine takdim edilen adayın, benimsenip benimsenmeyeceğine bakar.
Siyaset yapacak insanlarla bürokratlık yapacak kişileri birbirinden iyi ayırmak gerekir. CHP yaklaşık elli yıldır seçtirdiği politikacılara hep halkı dövdürdükleri için, bizim halkımız, kariyer yapmış bürokrat tiplerden korkar ve çekinir. İyi bir siyasetçi, bu gerçekleri nasıl görmezden gelir anlamış değilim.
Yönetime talip olan siyasetçiler, sadece CHP’nin politikalarını iyi kavrayıp, tam tersini yapsalar yine başarılı olurlar. Ortada böylesine güçlü bir örnek varken, neden birbirleriyle yarışarak; “Benim adayım daha kariyerli” psikozuna girerler anlamam.
Ak Parti'den örnekler sunacağım demiştim. İlk örnek Ordu ilimizden. Ordu’yu bile bile seçmedim, geçmiş seçimlerde de bir türlü Ordu’yu okuyamadılar da onun için Ordu dedim. Ak Parti Ordu adayı Ayşe Bahar Çebi, çok iyi yetişmiş birisi ama seçilemedi. Neden?
Bir kere iki dönemdir belediye başkanlığı yapan Seyit Torun, iyi ve düzgün bir aileden geliyor. Adam camiye gidiyor, halkla bütünleşiyor, DSP’liliğe dair hal ve hareketlerinde bir şey gözükmüyor. Yani halktan biri. Ak Parti kalkıyor böyle birine karşı, geçmişte CHP’de siyaset yapmış bir hanımefendiyi aday gösteriyor.
Ayşe Çebi sahasında uzman olabilir ama benim Ordulularım, Karadenizliliklerinin de gereği, başlarında bir hanımı görmek istemezler. Şimdi bu gerçeği fark etmeyecek kadar hakikaten Ordu halkını tanımıyor mu Ak Partili kurmaylar. Yine Ayşe hanım geçmişte belediye başkan yardımcılığı yapmış, milletin hafızasında o günlerden gelen bir sürü bilgi var.
DSP’li başkan Seyit Torun’un karşısına onu aşacak birini koymak gerekirken, CHP tandaslı biri konulmaya kalkılırsa netice böyle olur. Bir başka gerçek, Seyit Torun, bundan önceki seçimde Ak Parti'den aday olmak istedi ve yapmadılar. O da kızıp gitti hiç istemediği halde DSP’den aday oldu. Ordu’nun hangi sokağına girerseniz size bunu söyleyeceklerdir.
Geçelim Ordu’dan Ankara’ya. Özellikle uç örnekleri veriyorum. Ak Parti'nin kaybettiği her yerde, kesinlikle tek sorun yanlış aday seçimidir. Yoksa iktidara karşı alınmış bir tavır yoktur. Her Ak Partiliyle bu meseleyi tartışabilirim. Benim derdim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.
Ankara’nın gariban bir ilçesi var. Adı Kalecik. Yol üstü olmadığı için siyasetçiler beş yılda bir uğrarlar. Kalecik’in de bir özelliği vardır. Her beş yılda bir uğranıldığından iktidar kimdense tam tersi partiden belediye başkanı seçerler. Bu özelliklerini bir Özal zamanında bozmuşlardı bir de Ak Parti iktidarında. Geçtiğimiz dönem belediye başkanı Ak Partiliydi.
Bu seçimde ne oldu? CHP kazandı. Neden? Yine yanlış aday gösterdikleri için. Ak Parti Ankara milletvekillerinden herhangi birinin, Kalecik ilçesinde oturan üç kişiyi tanıdığını zannetmiyorum. Hiç tanımadıkları bir ilçeye, Kalecik’te oturmayan bir hanımefendi aday gösterilir mi? Aday Kalecik’i tanımıyor, Kalecikliler de adayı tanımıyor.
Peki, niye böyle bir aday göstermişler. Efendim Kalecik’te okuma yazma oranı çok yüksekmiş de oraya bir hanım aday gösterilmeliymiş. Hani şu olur. Hanımefendi Kalecik’te oturur, öğretmendir, memurdur, emeklidir, o halkı tanır, halk onu tanır sever ve dersiniz ki, “Halkın dilinden anlayan biridir onu aday gösterelim.”
Bu sebeplerden herhangi biri var mı? Yok. O zaman kaybetmesi normal değil mi? Elbet normal. Her yerde olduğu gibi, ilçelerde ve beldelerde halk yerel milliyetçidir. Siyaseti büyük şehirlerdekiler gibi birinci sıraya almazlar. Kişiliğine, kimliğine ve ne kadar yerli olup olmadığına bakarlar. Bu gerçeklere gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayanlar, tabii ki kaybedecekler.
Diğer kaybedilen yerlere bakıldığında da benzeri eksiklikler ile dün de söylediğim gibi rehavet görülecektir. Muhalifler katılmayabilirler ama şurası bir gerçek ki, Türkiye yükünü bu partiden başka omuzlayacak bir güç yok. Çok nazik bir dönemden geçiyoruz. Gönül istiyor ki, istikrar bozulmasın. Derdim bu, yoksa kimin seçilip seçilmediği beni hiç ama hiç ırgalamıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi