Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Hazreti Davud’un izinde

Hazreti Davud’un izinde

Hazreti Davud'a verilen imtiyazlar ve fazlu keremlerden birisi oğlu Süleyman'a cinlerin musahhar ve ram olması gibi ona da dağların ram olmasıdır. Onun dışında, Süleyman Aleyhisselam'a kuş dilinin öğretilmesi gibi kuşlar onun yanık sesine de eşlik etmişlerdir. Yani kuş sürüleri (esrab el tuyur) Zebur'u terennüm ederken onunla düet yapmışlardır. Oğlu Süleyman ile birlikte o bir sultan nebidir. Sultan nebiler olduğu gibi sultan veliler de vardır. Elinde demir, muma çevrilmiştir. Zırh yapımında ustalaşmıştır. Ve zırh yaparak elinin emeğiyle geçinmiştir. Böylece cercilik şüphesinden de uzak kalmıştır. Bu anlamda o bir proletar yani ameledir. Lakin onun ameleliği veya emekçiliği geri planında rızayı bariyi barındıran bir husustur. Proletaryanın gerisinde ilahi gaye olmazsa dünyevileşir ve bu anlamda sekülerleşir.

Zülkarneyn'e 'kitr' yani bakır dökümü sanatı verildiği gibi, oğlu Süleyman'a da aynı meziyet bahşedilmiştir. Hazreti Davud'a verilen meziyetlerden bazıları, ilim, saltanat, nübüvvet, faslu'l hitap (adaleti ikame), güzel ses, Zebur ve hikmettir. O amele bir sultan olduğu gibi aynı zamanda abid bir sultandır da. Hazreti Peygamberin gününü üçe taksim etmesi gibi o da günlerini taksim etmiştir. Bir gününü ibadete, diğer gününü falsu'l hitaba yani yargıya ve başka bir gününü de va'zu irşada ve bir diğer gününü de kendisine tahsis eder, ayırırmış. İslâm tarihinde de bazı sultanlar bir yılını hacca diğer yılını da gazaya adamışlardır. Onun ubudiyetine delalet eden hususlardan birisi savmu visale benzeyen bir biçimde bir gününü oruçlu bir gününü de oruçsuz geçirmesidir. Yani günlerini imsak ile iftar arasında taksim etmesidir

Esbattan yani Yakup'un torunlarından olmasına rağmen o yine de kelimenin tam anlamıyla isamidir. Yani sansız sıfatsız ve nevzuhur bir insandır. Arkasında ne şan ne şöhret ve ne de baba saltanatı ve zenginliği vardır. Mirasyedi değildir. O en basit anlamıyla bir çobandır. Beni İsrail'in Kadılar döneminden sonra gelen Krallar döneminde Talut'un Calut'a karşı seferber ettiği neferler arasındadır. Calut ve ordusu karşısında koro halinde 'bugün Calut ve ordusuna karşı güç yetiremeyiz, takatımız yok' diyenler karşısında yalın kılıç Calut'un karşısına çıkarak onu sapanla alın çatından vurmuştur. Alın çatı vücutta sinir uçlarının toplandığı merkezlerden birisidir. Vücudun hassas bölgesidir. Calut ve ordusunu en hassas ve nirengi noktasından vurmuştur. Yalınkılıç bir biçimde Beni İsrail'in aşamadığı otorite ve sistemi aşmış ve yıkmıştır. Talut ile Davut arasında gelgitler ve çapraz ilişkiler vardır. Davud'a kızını verir. Onun maddi ve manevi varisi olmuştur. Ona verilen en önemli fetihlerden birisi Yuşa Bin Nun'dan sonra yeniden elden çıkan Kudüs'ün fethidir. Yeniden Beni İsrail haziresine iadesidir. Bununla da kalmamış Mısır ve civar bölgeyi fethetmiştir. Kudüs'te kutsal mabedi inşa etmek ise tarihçilere göre Süleyman Aleyhisselam'a nasip olmuştur.

Beni İsrail'de kaybolan iç fethi yani ahlâkı tamamlamaya gelen Hazreti Mesih onun manevi yolunu temsil eder. Maddi saltanatın değil göklerin saltanatının yani melekutun varisidir. Nezaret'te doğan Nasıralı İsa vaktinin büyük kısmını Kudüs'te ve bir rivayete göre de kalan kısmını 12 yıl boyunca anasıyla Mısır'da geçirir. İslâm tarihi Davut kadem olan sultanlardan ikisine tanıklık etmiştir. Bunlardan birisi aynı zamanda Yusuf kadem olan Selahaddin Eyyübi'dir. Yusuf adını taşıyan Selahaddin Eyyübi kaderin bir remzi olarak Mısır'a sultan olur. Onunla da kalmaz Davut kadem bir sultan olarak Kudüs'ü fetheder ve yeniden İslâm haziresine katar. Selahaddin Eyyübi Kudüs fatihi olarak aynen ikinci bir Davut gibidir. O da aynen bir isamidir yani kendi karizmasını kendisi inşa etmiştir. Sultan çocuğu değildir, saltanatı el emeği ve göz nurudur. Nureddin Zengi ile ilişkisi Davut ile Talut arasındaki ilişki gibidir. Calut ve ordusu ise Haçlılardan mürekkeptir. Nureddin Zengi de Talut kadem bir veli sultandır. Başka bir Davut timsali ise Yavuz Sultan Selim Han'dır. Babası Beyazıd-ı Veli aynen Talut gibi dindar ve sufi meşrep bir padişahtır. Ve Yavuz da Davut gibi isamidir nedeni, saltanatı babasından zorla almış olmasıdır. Lütufla değil görev bilinciyle ve kahırla ve çileyle kariyerini inşa etmiştir. Osmanlı'da Davut'la manevi irtibat onda zuhur etmiştir. Davut ve Süleyman Aleyhisselam gibi o da Kudüs ve Mısır'ı fethetmiştir. Bu onun Davud'un mülküne varis olduğunu gösterir. Oğlu Süleyman da Süleyman Aleyhisselam'ın varisidir. Nasıl ki, Davut Beni İsrail'i yeniden toparlamış ve ayağa kaldırmışsa Yavuz da İttihad-ı İslâm'ı temin etmiştir. Odan önce de bu görevi Selahaddin Eyyübi yapmıştır. Bu itibarla, Hazreti Mesih ve Mehdi'nin Davud kadem olacağı söylenmiştir. Bu bağlamda, vaktiyle kimi müellifler Yavuz'u bir nevi müceddit ve Mehdi olarak telakki etmişlerdir. Selahaddin Eyyübi ve Yavuz'un benzerliklerinden birisi de Kudüs üzerinden İttihad-ı İslâm'ı temin etmiş olmalarıdır. Bir başka ortak özellikleri de yine aynı bağlamda birisinin Fatimi devletini ortadan kaldırması diğerinin de Fatimilerin devamı olarak nitelendirilebilecek olan Safevilerin Çaldıran'da şevketini kırmasıdır. Tarihi hakikatlerin en iyi müfessiri, zamandır. O kaydını böyle izhar eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi