Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ninova’ya Asker Kaydırmak

Ninova’ya Asker Kaydırmak

Türkiye ‘ansızın’ olarak nitelendirilen bir adımla birlikte Ninova’ya asker kaldırdı veya sevk etti. Ninova Musul’un merkezinde yer aldığı Irak eyaletlerinden veya vilayetlerinden birisi. Bu vilayetlerin de merkezi şehri veya tabir caizse başkenti oluyor. Ninova’nın başkenti Musul. Esasında Türkiye daha önce Suriye’de Süleyman Şah türbesinde olduğu gibi Irak’ın kuzey bölgesinde de asker bulunduruyor. Bu ikili anlaşmalarla sağlanmış bir askeri ayrıcalık. Saddam Hüseyin kuzey sınırlarını koruyamadığı için ortak düşman olan taraflara karşı Türkiye’ye asker bulundurması hakkı vermişti. O anlaşma hala meriyette. İptal edilmiş değil. Bu anlaşma çerçevesinde Türkiye çeyrek asırdır Irak’ın kuzeyinde asker bulunduruyor.  Bu zaman zarfında tehditlerin niteliği değişmedi belki eskilere yeni tehditler eklendi. Merhum Suudi Arabistan eski Dışişleri Bakanı Suud el Faysal’ın ifade ettiği gibi Amerikalılar işgalden sonra Irak’ı altın bir tepsi içinde İranlılara sundular. Amerikan işgali örtülü olarak İran işgalini beraberinde getirdi. Onunla da kalınmadı Nuri Maliki’nin hem yanlış politikaları hem de komploları veya muvazaası sonucu olarak IŞİD belası türedi. Irak’ta yüzeye çıktı. Son zamanlarda da Putin, IŞİD bahanesiyle durumdan vazife çıkartarak Bağdat’ta Koordinasyon Merkezi, bürosu kurdu. Kısaca Bağdat’taki yeşil hat işgalciler geçidine sahne oluyor. Amerikalılarla birlikte İran işgali sahne aldığı gibi sonrasında da Irak Hükümeti’nin onayıyla birlikte Ruslar devreye girdi. Varlığını kıymetlendirmek ve kurtarıcı görünmek için Nuri Maliki de IŞİD’e ön açmış, karanlık örgütü Suriye’den Musul’a çekmişti.

*

Bu durum muvacehesinde Türkiye’nin Ninova veya bölgeye yeni asker sevk etmesini nasıl okumalıyız?  Irak, Suriye ile birlikte pelte ülkelerden birisi. Sürekli olarak Türkiye açısından düşmanca faaliyetlere sahne oluyor. Musul’daki konsolosluk mensuplarının kaçırılması hatırlanmalıdır. Musul’u işgalinden sonra IŞİD’in yaptığı menfur ilk eylem budur. IŞİD’den kopya çeken Haşd Eş Şa’bi (bunları aslında Sünni düşmanlığı açısından  Pegida’ya  benzetebiliriz) veya bileşenlerinden bazıları  Bağdat’ta stat yapımında çalışan  Türk işçilerini kaçırmışlardı. Kendi sınırlarını koruyamayan Irak yönetimi Türkiye’ye yönelik tehditlerin artmasına vesile oluyor. Buna mukabil, diğerlerine söz geçiremeyen Irak’ın aciz yönetimi Türkiye’ye efeleniyor. Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye misali sınırlarını korursa ayrıca İran’ın Truva Atı olmazsa yani hem sınırlarını hem de topraklarını başka ülkelerin nüfuz ve işgalinden korursa Türkiye için mesele kalmaz. Amaç üzüm yemek bağcıyı dövmek değil. Bağcı da bir zahmet üzümlerini korusun. Sünnilere ayrım yaptıkça da bunu başaramaz. Topal ördek olarak kalır. Bu durumda Türkiye için meşru bir biçimde kendini koruma hakkı doğar. İran’a danışmadan ve onayını almadan Irak hiçbir hükümranlık hakkını kullanamamaktadır. Nitekim El Arabia Kanalı’nın bir programında bu durumu Ali Nurizade gayet veciz bir biçimde dile getirmiştir. Ali Nurizade, Nuri Maliki döneminde Irak hükümetinin Hamaney’in bürosu tarafından yönetildiğini ifade etmektedir (http:// www.alarabiya.net/ar/programs/panorama/2015/11/09 ). Haydar Abbadi döneminde durum değişmiş midir yoksa kaldığı yerden devam mı etmektedir? Değişmiş ise ne kadar değişmiştir?

*

Türkiye, Ninova bölgesinde nöbet değişimi veya ilave asker sevk etmekle birlikte Irak üzerinden diğer ülkelere ve örgütlere karşı sınırlarını ve hukukunu korumaktadır. Örgütler olarak başta PKK unsurları olmak üzere IŞİD unsurlarına karşı kendini ve mevzilerini savunmaktadır.  Ön cephemiz Türk askerinin ve Mehmetçik’in bulunduğu yerlerdir. İkinci olarak Irak üzerinden Rusya, İran gibi ülkelerin bizi kuşatmasına karşı önleyici tedbir alıyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye sınırlarına ilaveten Körfez hattının da korunmasıdır. Aciz Irak yönetimi ise çekilmemizi istiyor. Tarihi sıralamaya göre diğer ülkeleri püskürtebilirse biz kendimizden çekiliriz. Putin’in ifadesiyle istenmediğimiz yerde kalmayız. Abbadi yönetimi asker bulundurmamızın eski hacmi aştığını, tankların ve zırhlıların sevk edildiğini söylemektedir. Doğrudur. İlkesel anlamda Irak hükümeti doğrudur ama şeytan ayrıntıda gizlidir. Bağdat yönetimi ayrıca kendilerine danışılmadığını söylemiştir. Bilmesi gerekir ki, kimse Irak’ı danışarak işgal etmedi. Özellikle de Şiiler işgallere kucak açmışlardır. Dolayısıyla bize karşı söyleyecekleri bir söz veya argümanları olamaz.  Ortak sınırlarımızı koruyun oradaki varlığımızın bir anlamı kalmasın.

Sonuç itibarıyla, gecikmiş bir adım olsa da geç kalınmış sayılmaz. Doğru yolda atılmış bir adım. Hiç olmamasından iyidir. Artan tehditlere karşı Türkiye ek tedbirlere başvuruyor. Suriye’de daha önce olsaydık uçak düşürme meseleleri gibi meseleler başımıza hiç gelmezdi.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi