Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

Erdemler ve maskeler

Erdemler ve maskeler

Eskiden sıklıkla kullanılan bir "medeni cesaret" nitelemesi vardı, severdim. Medeni bir tavır sahibi olmak ve onu cesaretle sergilemek, görünür kılmak... Bu tanımlayıcı cümleleri okurken kolaymış gibi görünebilir, ama medeni cesaret göstermek gerçekten zor iştir. Hele "medeni" sözcüğünün artık neredeyse hatırlanmaz hale geldiği böyle bir dönemde...

Binlerce kişinin okuduğu bir gazetede hasbelkader bir şeyler karalıyor olmak, hiç kuşku yok ki, bana ve diğer yazar dostlarımıza "medeni" olma sorumluluğu yüklüyor. Şu bir gerçek ki, yazı yazan insanlar herkesten daha farklı bir hayat yaşamıyor. Erdemli olmak konusunda herkes hangi güçlüklerle karşılaşıyorsa, yazar milleti de aynı güçlüklerle karşılaşıyor. Bu elbette insani anlamda çok ağır bir imtihandır. Geçer not alıp almadığımızı her gün, her an kendimize sormak durumundayız. Bir insan olarak... Peki ya bir yazar olarak... O noktada durum daha da kritik... Bir yazar, erdemli olma konusundaki imtihanından hangi neticelerle çıkıyor olursa olsun, işgal ettiği sütunu erdemli olanla doldurmak durumundadır. Bu basit bir kural ve günümüzde epeyce örselenmiş durumda... Ancak, ben kendi adıma bu kuralı kitleye dönük fikirler serdeden herkes için olmazsa olmaz saymaya devam ediyorum.

Doğru olmak noktasında hangi zafiyetlere sahip olursak olalım, medeni cesaret göstererek doğrunun yanında durmak mecburiyetimiz var. Erdemli olmak ve erdemlerden yana olmak... Bu iki parçayı bütünlemek için belki de ömrümüz boyunca büyük iç çatışmalar yaşamak durumunda kalacağız. Erdemlerden yana olma cesaretini gösteremeyenler bulunduğu yerin, işgal ettiği sütunun hakkını verememiş, hitap ettiği insanlara haksızlık etmiş olacaklar. Dahası bu insanlara tamiri zor zararlar da vermiş olacaklar.

Peki yazı yazanların sorumluluğu bu kadar ağırken, okuyanlara düşen hiçbir vicdani yük yok mudur? Elbette var. Bunlardan en önemlisi hakkaniyet sahibi olmak... Yazının doğruları ile samimiyetle ilgilenmek... Yanlışlara karşı doğru fikirler geliştirmeye çalışmak... Hadiseyi eğer doğrudan kişisel değilse asla ve hiçbir sebeple kişiselleştirmemek...

Yazar, adıyla sanıyla, fikirleriyle duygularıyla, hatalarıyla sevaplarıyla ortada duruyor. Onun hukukunu korumak da okurun sorumluluğu... Tıpkı yazarın erdemli olanın yanında durma samimiyetini ve cesaretini gösterme sorumluluğu gibi...

Bu ilişkinin medeni bir zeminde yürümesi gerekiyor. Neden gerektiğini anlamak için sanal alemde işlerin yürüdüğüne bakmak yeterli mesela... Kimliklerin maskelendiği bu alemde, tarafların ahlaki ve vicdani sorumluluklarını ne büyük bir hızla kaybettiklerini hayretle müşahede ediyoruz. çünkü sanal alem insanların ortaya bir söz koymak için medeni cesaret göstermek zorunda olmadıkları bir alem... Orada kişilikler değil, maskeler var ve söylenen sözün maliyetini hiçbir kişilik yüklenmiyor.

Maskeler örter mi, çıplaklaştırır mı?

Bu soru da, yazıyı bitiren soru olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi