Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Oktay Ekşi, Bolu Valisi Akpınar’ın tırnağı olamaz

Oktay Ekşi, Bolu Valisi Akpınar’ın tırnağı olamaz

Holdingle, rüşvetle, imtiyazla, ihaleyle, vergi kaçakçılığıyla geçinmeyen, sadece ve sadece okuyucu parasıyla geçinen gazetemin bana ayrılan köşesini Oktay Ekşi denilen şahsın adıyla boşuna işgal etmiş olmak istemezdim. Öncelikle gazete yönetiminden özür dilerim.
Malum şahıs, Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar’a bulaşmış. Vali Bey de gerekli cevabı vermiş. O cevapla ilgilenmek için mecburen şahsın adı geçti. Yoksa Ekşi soyadıyla bilinen kişi, benim muhatabım değildir, olamaz da.
Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar’ı, herkes gibi ben de, Abant Platformu’nda tanıdım. Anasından helal süt emmiş, babasından helal ekmek yemiş. Öğrenim ve çalışma hayatını hep helal dairesinde yapmış. Devlete ve millete hizmeti; şeref, haysiyet, namus bilmiş. Suçlunun karşısında, mazlumun yanında olmuş. Devlet-millet kaynaşmasında öncü rol oynamış. Milletin hakkını millete aktaran adam gibi adamlardan biri olan Vali Akpınar’a, kimlerin niye düşman olması gerektiğini tartışmak aslında abes.
Eğer bu vali, ilgili şahıs için halkın rızkından kesilen vergilerle Abant Gölü kenarında rakı masasını kurdursaydı, beyaz etlerle, kırmızı etlerle, binbir çeşit meyve sebzelerle içkileri yudumlatsaydı, bir de milyonlarca lira ödeyerek şarkıcılar ve diğer lazım olan figürleri getirtseydi, işte o vali o zaman ne yerlere sığardı ne de göklere.
Oysa Bolu Valisi Akpınar, resmi işlerden fırsat buldukça, doğru huzurevlerine gidiyor, çarşı pazarı dolaşıp, insanların omzuna elini koyuyor, sırtını sıvazlıyor, vali denilince akla gelen korkuları gideriyor ve bir baba olduğunu, bir eş olduğunu, esas işinin halkı sevip saymak olduğunu anlatıyor. Rakı ve eğlence masalarına, halkı tercih ediyor. İşte size suç!
Neyse, sözü daha fazla ilerletmeden, Vali Akpınar’ın yukarıda adı geçen şahsa hitaben verdiği cevabı özetleyeyim. Vali Bey, malum şahsı kastederek şöyle diyor:
“Hakkımda derhal soruşturma açılmasını istemiş. Peki, hangi gerekçeyle? ‘Aradan geçen uzun yıllara rağmen, zaten pek de iyi olmayan demokratik hayatımıza tecavüz eden darbecileri yargılayamadık, bu millete reva gördükleri yargısız infazların, işkence ve kötü muamelelerin hesabını soramadık’ sözü dolayısıyla. Yani ‘darbeye, işkenceye ve kötü muameleye karşı olmak’ soruşturma sebebi olmalı, öyle mi?
Bu açıdan bakınca özgürlükçü demokrasi, evrensel hukuk ve sivil anayasa istemek suçların en büyüğü oluyor herhalde. Ben bu yazıyı Sayın Ekşi'ye hiç yakıştıramadım. Ama şöyle biraz araştırdım, Sayın Ekşi bana niye saldırıyor diye. Meğerse ben doğmadan önce başyazarımız darbecilerin oluşturduğu danışma meclisinde üyeymiş. Darbecilerin ısmarladığı anayasayı hazırlamışlar. Sıkıntının bir kaynağı budur herhalde.
Benim için dert değil. Ben yine her fırsatta demokrasi, insan hakları ve özgür toplum konusunda konuşacağım. Onların beklediği anlamda uslanmayacağım. Çünkü inancım odur ki; bu ülkede insanımıza huzur, mutluluk ve refah getirebileceksek, sosyal barışı tesis edebileceksek, bu ancak tam demokrasi ile olur. Bu iş sadece hükümetin ya da birkaç siyasi partinin değildir. Ben de bu işe mütevazı bir katkı sunuyorum.
Eğer bize özgü şartlar, dış ve iç düşmanlar, bölünme, parçalanma ya da yıkılma paranoyası ile insanımızı mevcut mevzuatla idare etmeye kalkarsak, iç barışı, huzuru ve gelişmeyi sağlayamayız. Tam demokrasiyi tesis ederken önümüzdeki örnek, hem de Osmanlı'dan beri, Atatürk'ten beri takip ettiğimiz örnek Batı Avrupa'dır. Örnek alacağımız ülkeler; Küba, Kuzey Kore, İran, Libya değildir. Baas rejimi ya da Pol Pot rejimi değildir.
Ben inanıyorum ki ülkemiz çok fazla zaman geçmeden (ümidim en geç 2014) tam demokrasiye kavuşacaktır. Direnen jakobenler, tuzu kurular, darbe çığırtkanları, faşist ruhlar elbette olacaktır. Ama mücadeleyi özgürlükçü demokrasiden, medeniyetten ve insan haklarından yana olan geniş halk kitleleri kazanacaktır.
Birkaç sözüm de benim gibi düşünenlere olacak: Demokrasiyi sanki kötü bir şeymiş gibi algılayan ve eğer tam demokrat bir ülke olursak, bölüneceğimize, parçalanacağımıza ya da dış güçler tarafından ham yapılacağımıza ciddi ciddi inanan vatandaşlarımız var. Biz bunları karşımıza alıp hiç usanmadan demokrasiyi anlatalım. Kişi hak ve özgürlüklerinin önemini anlatalım. Hayatları darbe planlamak ya da darbeden nemalanmak üzerine kurulu faşistleri ikna edemeyeceğimizi de bir kenara not edelim.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi