Bu haftaki kitabımız Etkileşim Yayınları’ndan. Eserin yazarı ise 40 yıldır medya dünyasında görev yapan ve mesleğinin zirvesine çıkmış olan Avni Özgürel.
Yazar, bu kitabında sadece araştırmalarını değil, gözlemlerini de şahit olarak okuyucuya sunmuş. Siyasetin en karmaşık zamanlarını canlı olarak yaşayan veya yakın tanıkları bizzat dinleyerek meseleleri takip edip, tarih severlere aktarmış.
Bu sebeple; “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İktidar Oyunu” adlı eser, özellikle günümüzü daha iyi anlamak için okunması ve üzerinde düşünülmesi gerekir kanaatindeyim.
Bugün olup bitenler, geçmişte olup bitenlerden hiç farklı değil. Darbeci mantık hep aynı. Zerre bir şey değişmemiş. Mesela 1969 yılındaki darbe girişiminin içerisinde, mevcut Ergenekoncuların akıl hocası (!) İlhan Selçuk yine var. Üstelik aynı görevle.
Biliyorsunuz, Ergenekoncular da bir darbe yapacaklardı, darbeden sonra hükümette kimlerin görev alacağı isim isim belliydi. Ve bu listeyi hazırlayan ekibin içinde İlhan Selçuk vardı. Meğer 1969’daki darbe girişiminde de İlhan Selçuk denilen şahıs, yine aynı görevle darbe sonrası kurulacak hükümetin üyelerini belirleyen ekibin içerisinde yer almış.
Yeri gelmişken, konuyla ilgili olarak kitaptan küçük bir bölüm aktarayım:
“... Madanoğlu cuntası o noktadan sonra ihtilalin nasıl yapılacağına değil, ihtilal sonrası ne yapılacağına kafa yormaya başladı. Kimin devlet başkanı olacağı, kimin başbakanlık görevini üstleneceği önceden belli olsun, çeşitli kurumların başına getirilecek bürokratlar konusunda dahi karar son ana kalmasın istiyorlardı.
Faruk Gürler Devlet Başkanı, Muhsin Batır Başbakan olacaktı. Devrim Anayasa’sının yürürlüğe sokulmasını takiben Devrim Meclisi oluşturulacak, onun üzerinde yetkilerle donatılmış, aralarında Doğan Avcıoğlu, Cemal Reşit Eyüboğlu, İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal gibi isimlerin yer alacağı sekiz kişilik bir Devrim Konseyi kurulacaktı.”
Görüldüğü gibi, İlhan Selçuk denilen kişi hep yukarılara oynamış, bu sefer de biliyorsunuz çekirdek kadronun içerisindeydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, onun ihtiyar haline acıdığı için içeride yatmasına yüreği dayanmadı ve dışarıda kalmasını sağladı. Oysa İlhan Selçuk’un hedefindeki ilk isim, Abdullah Gül ve Başbakan R. Tayyip Erdoğan’dı.
Sadece kendilerine imtiyaz sağlamak için ülkede her türlü kargaşa ve kaosa hiç gözlerini kırpmadan başvuran bu zihniyetlerin aslında ne kadar tehlikeli varlıklar olduklarını Türkiye’nin yakın tarihini okuyan herkes bilir. Bilmeyenler de siyasi yakın tarihi mutlaka okumalıdır.
Bütün darbeler, muhtıralar ve post modern darbeler diye adlandırılan ve Türkiye’yi bir “korku kampına” çeviren malum çevreler, bugüne kadar CHP zihniyetliler dışında toplumun hiçbir kesiminden destek alamamışlardır. Almaları da mümkün değildir. Yine yakın tarihe bakıldığında bu gerçek apaçık ortadadır.
İşte bütün bu gerçeklere rağmen, devlet içerisinde belli kadroların CHP zihniyetinden insanların tekelinde olması, tayin ve terfilerde atanmışların güçlü olması, seçilmişlerin zayıf kalması veya çok az söz sahibi olması, seçimle iş başına gelen iktidarların karşısına hep birer zorba gücü olarak çıkmış, ülkemizi hem içeride hem de dışarıda tökezlettirmişlerdir.
Sevinmeliyiz ve umutlanmalıyız ki, demokrasinin ve demokratikleşmenin; klasörler arasında yazılı sayfalardan ibaret dosya kâğıtlarından öte gidemediği bir Türkiye’nin artık sonuna geliyoruz. Özgürleşen ve demokratikleşen bir Türkiye’nin başlangıcındayız. Bu başlangıcı toplum olarak çok özledik ve mutlaka başaracağız.
İşte “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İktidar Oyunu”nda anlatılanlar da bu güzel başlangıca doğru yaklaştığımızı ve yaklaşmamız gerektiğini, “eski çamların bardak olduğunu” anlatıyor. Toplum olarak doğru bir yolda yürüyoruz. Darbeci zihniyetler ise kendi siyasi partileri olan CHP ile birlikte, tarihin karanlık sayfalarına doğru, onlar da kendi yolculuklarına devam ediyor. Millet olarak yarınların güçlü Türkiye’sini çoktan hak ettik ve İnşaallah kavuşacağız.
Eser hakkında bilgi için; Etkileşim Yayınları, (0212) 551 32 25