Ahmet Varol

Ahmet Varol

Suriye Gecesi

Suriye Gecesi

önceki gece (14 Şubat Perşembe gecesi) Suriye İstanbul Başkonsolosluğu’nun davetiyle, İstanbul’da düzenlenen Suriye Gecesi’ne katıldım.
Bilindiği üzere son yıllarda bu “Sevgililer Günü” uydurmasını iyice pohpohluyorlar. özellikle bu yıl her tarafta “Sevgililer Günü” pazarlamacılığı vardı. İslâmî camianın tercih ettiği otellerin bile 14 Şubat günü, sevgililere özel indirim yapmasına şaşırmadık. çünkü böyle ateşli rekabetin içinde onlar da müşteri çekme ihtiyacı duymuştu. Temelini postmodern hurafeciliğe dayandıran bu tür gün uydurmalarının öncelikli amacının ifsat politikasını daha etkin bir şekilde işletmek olduğunu biliyoruz. Bu yolla aynı zamanda kapitalizmin tüketimi teşvik politikası da etkisini gösteriyor.
Biz o gece, Suriye Turizm Bakanlığı’nın “Suriye Gecesi” adıyla düzenlediği tanıtım ve bilgilendirme programındaydık. Programda gazetemizin kıymetli yazarlarından Muhterem Abdurrahman Dilipak ve Suriyeli dostumuz Hüsni Mahli de vardı. Bilvesile yeni şahsiyetlerle de tanışma, irtibat bağı kurma fırsatı elde etmiş oldum. Fakat program ağırlıklı olarak Suriye’nin turistik yönünü, bu alandaki yatırımlarını ve yabancı yatırımcılara yönelik kolaylaştırma politikalarını tanıtma amacına yönelik olduğundan katılanlar arasında basın mensuplarından fazla kimse yoktu. çoğunlukla turizm sektörünün ileri gelen firmalarının yöneticileri veya temsilcileri katılmışlardı.
Suriye, benim sekiz kez ziyaret ettiğim bir ülkedir. Perşembe akşamı düzenlenen program vesilesiyle bir kez daha Suriye’ye gitmiş gibi oldum. çünkü Suriye Turizm Bakanlığı sadece fotoğraflarla değil aynı zamanda gelenekleriyle, yemekleriyle, içecekleriyle, pazaryerlerinde dolaşıp Suriye’ye has içecekler satan (programda dağıtan) adamlarıyla, kıyafetleriyle, hattıyla, müziğiyle ve folkloruyla Suriye’yi İstanbul’a getirmişti.
Programın başlamasından önce Suriye’nin turistik mekânlarıyla ve turizm alanında hizmete yönelik yeni yatırımlarıyla ilgili fotoğraf sergisini gezdik. Programın başlamasıyla, kısa protokol konuşmalarından sonra Suriye Turizm Bakanı Dr. Sadullah Aga el-Kalaa, slaytlar eşliğinde bir bilgilendirme konuşması yaptı.
Programın soru cevap bölümünde gündeme getirilen hususlardan biri vize ve giriş çıkış harçları konusuydu. Turizm sektöründe faaliyet yürüten firmalar vizenin karşılıklı olarak kaldırılması talebinde bulundular. Ben de Suriye’nin vize konusunda basın mensuplarının işini daha da zorlaştıran uygulamasının doğru olmadığını ve turizmle ilgili teşvik politikasına muhalif olduğunu hatırlatmaya çalıştım. çünkü pek çok ülke basın mensuplarının vize işlemlerini daha kolay gerçekleştirirken Suriye’de onların taleplerinin Enformasyon ve Dışişleri bakanlıkları tarafından onaylanmasını gerektiren bir uygulama var. Bakan el-Kalaa yeni dönemde vize işlemlerinin kolaylaştırılacağını, basın mensuplarının ise turizm bakanlığına müracaat etmeleri durumunda sadece vize değil gezi programlarının da kolaylaştırılacağını, kendilerine yardımcı olunacağını ifade etti.
Son yıllarda, İslâm coğrafyasında vize işlemlerinin kolaylaştırılması için müspet gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Bazı ülkelerde artık vizeyi havaalanında alma imkânı var. Ama temennimiz tamamen kalkması ve Malezya’ya girdiğimiz gibi tüm İslâm ülkelerine elimizi kolumuzu sallayarak girebilmemizdir. Giriş ve çıkış harçlarının da tümüyle kaldırılması, oradan beklenen gelirin ziyaretçi sayısını artırma projelerine kaydırılması daha iyi olur.
Suriye, turizm yönünden zengin bir ülkedir. çünkü tarih boyunca muhtelif medeniyetlerin buluşma noktası ve merkezi olmuştur. Uzun süre ayakta kalan Emevi Sultanlığı’nın başkenti Şam’dı. Ayrıca Suriye inanç turizmine de açık bir bölgedir.
Başkent Şam’da görülmeye değer güzel tarihî eserler var. Emevi Camisi, o dönemin mimarisini en güzel şekilde yansıtan ve çok güzel korunmuş müstesna bir mabet. Hamidiye çarşısı İstanbul’un kapalı çarşısının bir kopyası gibi. Ama çarşıyı gezerken kendinizi bir Suriye kültürü müzesini geziyormuş gibi hissediyorsunuz. Busra ve Tedmur, tarihi eserler yönünden oldukça zengin şehirler. Suriye’nin bunların dışında da görülmeye değer zenginlikleri var.
İslâm coğrafyası aslında tarihi ve kültürel eserler yönünden son derece zengindir. Ama buna rağmen bu coğrafyaya yönelik turizm henüz istenilen düzeyde değildir. Oysa kendi coğrafyamızı ve kültürümüzü tanımaya birinci derecede öncelik vermemiz gerekir. Bu yolla aynı zamanda turizm sektörüne giden giderlerin önemli bir kısmı bu coğrafyanın içinde kalmış olur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi