Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tanıdıklarımızdan ne kadar haberdarız?

Tanıdıklarımızdan ne kadar haberdarız?

“Tanıdıklarımızdan, komşularımızdan, dostlarımızdan ne kadar haberdarız?” Bu soruya öncelikle kendim cevap vermek istedim ama sınıfta kaldım. Pek çok insani değer yargılarımızı öyle yitirmişiz ki, bencilce bir heva ve heves uğruna koşuşturup duruyoruz.
Zaman’dan Şemsinur Özdemir’in haberini okuyunca bu lafları etme gereği duydum. Irak gibi zor bir ülkede Risale-i Nurları Arapça’ya tercüme eden hizmet kahramanlarından İhsan Kasım Salihi’nin, 25 yıldır sadece “Allah” diyebilen eşi Ayten Salihi hanımefendinin haberi, çevresini ihmal eden herkese ders olmalı.
İhsan Kasım Salihi, dört dörtlük bir mü’min. Kendisiyle ve eşiyle zaman zaman görüşürüz ama Ayten hanımefendinin 25 yıldır konuşamadığını ve sadece ‘Allah’ dediğini bilmiyordum. Sürekli gülümseyen ve hiç konuşmayan bir hanımefendi olarak tanıyordum. Rabbim kimseyi aile fertleriyle imtihan etmesin. İhsan Kasım Salihi öyle bir imtihana tabi tutulmuş ki, Allah kendisine, çocuklarına ve eşine, sabırla birlikte şifalar nasip etsin.
Yazının başındaki soruyu sık sık ben de başta olmak üzere herkes kendisine sormalı ve birbirimizden haberdar olmalıyız. Elimizden bir şey gelmese dahi 25 yıldır “Allah” demekten başka hiçbir kelime edemeyen Ayten Hanım kadar tebessüm edip; çevremizdekilerle daha sıkı temas halinde olabilmeliyiz.
Öğrencilerine güzel konuşmayı öğretme gayesine hayatını adamışken, bir gün dilinin tutuluvermesi ne çetin imtihandır bir öğretmen için. Aylarca hasta yatağında suskun kaldıktan sonra dünya kelamı adına bütün kelimelerin dilinden silinmesine ve sadece Rabb’inin adını “Allah Allah” diyerek tekrar edebilmesine ne demeli peki?
İhsan Kasım Salihi, ‘Allah’ın lütfu’ diyor. Eşini, kendisine ve çocuklarına bağışladığı için Yaradan’ına şükürler ediyor. Arapça öğretmeni Ayten Hanım ise tatlı tatlı gülümseyerek ‘Allah Allah’ diyor sadece. Salihi ailesinin Kuzey Irak’ın Kerkük şehrinde başlayan hikâyesi, tüm zorluklara rağmen bugün şükür hali üzere Çengelköy’de devam ediyor.
5 çocuk annesi Ayten Hanım 1984’te bir sabah evinin mutfağında felç geçirir. Aldığı nefesten başka hayat emaresi yoktur. Bağdat’ta bir hastanede üç ay hareketsiz yatar. Herkesi gördüğü halde tepkisizdir. Ziyaretine gelen küçük oğlu Hamit’i gördüğünde sadece bir ‘ahh’ çeker. Bu sesleniş, iyileşme sürecinin başlangıcı olur.
Yavaş yavaş çevresini tanımaya başlar. Zamanla hafızası tamamen döner, ancak dilinde sadece ‘Allah Allah’ nidası kalır. Sağ el ve ayağı halen az çalışsa da, fizik tedavisiyle ayağa kalkıp, kendi işini görebilecek kadar sağlığına kavuşur. Kendine geldikten sonra bir gün bile namazını bırakmaz, Kur’an’ı, Cevşen’i elinden düşürmez ve Ayten Hanım, o haliyle evinde halen misafir ağırlamaktadır.
İhsan Kasım Salihi, eşinin durumuna bakışını şöyle anlatıyor: “Bu, Allah’ın bize bir hediyesi. Üstad Bediüzzaman Hazretleri Hastalar Risalesi’nde diyor ki; ‘Evliyalar velayete ulaşmak için nefislerini öldürüyor. Felçliler, yarı bedenleri gittiği için zaten yarı evliya olmuşlardır.’ Ben de eşimde o haleti görüyorum. O yüzden bereket kaynağı ve hediye olarak görüyorum. İman olmasa insan hayatta buna dayanamaz. Onun bereketini dünyada gördüm, ahirette de göreceğim. Ne kendisi, ne ben, ne evlatlarımız, bir kere bile ‘ah niye öyle oldu’ demedik.
Allah Teala bir kapıyı kapatırsa yüz kapıyı açar. Hastalık bizim için öyle oldu. Bunun karşılığında aile içinde saygı ve yardım verdi. 4 gelinimiz annesi gibi sever, yardım eder. Komşular da misafirlerimiz de çok iyidir.”
Salihi ailesi, 1992’de Türkiye’ye yerleşmiş. Zaman içinde çocukları evlenmiş, gelinleri, damatları, torunları olmuş. Çocuklarının üçü Kerkük’te, ikisi İstanbul’da yaşıyor. Irak’ta iken birçok kez hacca gitmişler. İhsan Kasım Bey, hasta halinde bile birer kere umre ve hacca götürmüş eşini. Şimdilerde ise sık sık araba ile İstanbul’u gezdiriyor.
İhsan Kasım, eşine sevgisini ve evliliğe bakışını ise şöyle anlatıyor: “Arkadaşlarımın ikinci evlilik sözü bıçak gibi deldi bağrımı. Çünkü eşim hasta olana kadar 24 sene bana hizmet etti. 24 sene de ben ona hizmet etsem ancak bir karşılığı olmaz. Bir gün kavga ettiğimizi hatırlamıyorum. Şimdiye kadar birbirimize hiç ‘hayır’ demedik. 49 senedir cennet hayatı yaşıyoruz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi