Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bu adamlar, devlete ve millete hizmetin neresinde vardır..

Bu adamlar, devlete ve millete hizmetin neresinde vardır..

Mesele memleket ve millet sevdası olunca, ortalıkta CHP zihniyetine sahip bir tek kimseyi bulamazsınız. Ama iş; “cüzdan, imtiyaz, zevk, eğlence, sömürme, hukuksuzluk, adaletsizlik ve hak gaspı” gibi gayrîinsani ne kadar acayip ve garayip uygulama varsa, hepsinin içinde malum zihniyeti şıp diye bulursunuz.
Denemesi bedava, ülkede ne kadar kargaşa ve kaosa sebep olay meydana gelmişse, hepsinin bir tarafında bu insanları bulursunuz. Aksini iddia eden olur ve ispat ederse, seve seve, hem de büyük bir zevkle yazar ve konuşurum.
Soru: “Devlete karşı yapılması gereken yurttaşlık görevlerinin hangisinde bugüne kadar bu insanlara rastlanmıştır?” Demokrasiden yasalara kadar, insana hizmet etmesi gereken her alanda onların imtiyazları öyle yücedir, öyle yücedir ki; onlara kanun işlemez.
çünkü bu bir gelenek haline gelmiştir. Her CHP’li “imtiyazlılar” sınıfındadır ve “birinci mevkide” yaşama hakkına sahip olduklarına inanır ve iman ederler. Onlardan olmayanlar, “birinci mevkiye” yan gözle bakamazlar, baktıklarında suç işlemiş sayılırlar. “Birinci mevkinin” insanları hizmet etmez, hizmet bekler ve herkes onlara hizmet etmelidir.
Mesela 411 rakamı 113’ten küçüktür (!). çünkü 411 milletvekilini TBMM’ye bu millet göndermemiş, karıncalar göndermiştir. Ama 113 vekil, devletin ve ülkenin sahibidir. Onların dediği olur ve onlar ne isterse olmalıdır, aksi düşünülemez.
Anayasa ve bütün hukuk kuralları, sadece halk için vardır, “imtiyazlı sınıf” için geçerli değildir. Bugüne kadar da geçerli olduğu pek görülmüş değildir. En yakın örneğini 367 meselesinde gördük ve ezberledik. Halka karşı durmanın yegane göstergesiydi.
İlgili kesimin milletimizin değer yargılarıyla barıştığı görülmüş şey değildir. İçinde yaşadıkları toplumun bütün değer yargılarına muhalefet etmeyi kendilerine şiar edinmiş bu kesim, sanki halkımızla bütünleşmiş gibi bir de yönetmeye ve yönlendirmeye kalkmaz mı, işte aklın ve mantığın durduğu andır.
Siyasetçisiyle, medyacısıyla, bürokratıyla, öğretim görevlisiyle “birinci mevkide” yaşamayı doğal hakları olarak görenleri keşke, askerlik başta olmak üzere devlete ve millete hizmetin herhangi bir noktasında görebilsek. Laiklik sermayesinden istedikleri gibi harcama yapan bu kesimden kaç kişini çocuğu acaba vatana hizmette bulunmuştur. Eğer bulunmuşsa nasıl ve neler yapmıştır.
Milli Savunma Bakanlığımız çürük raporu alarak askerliğe elverişli olmayan kişilerin kimler olduğunu ve çürük raporu alanların bağımsız hastanelerde yeniden kontrolden geçmesini istese, acaba karşımıza gerçekten kaç kişi özürlü olarak çıkar.
Bizim örf, adet ve geleneklerimizde, askerliğini yapmamış kişiyi adam yerine koymazlar. Evlendirmez, ev bark sahibi yapmaz ve vatandaşlık hizmetlerinden eksik sayarlar. Askere gitmek ve dönmek büyük bir şereftir. Askere giden ve gelen bu şerefi büyük bir onurla taşır. Bugüne kadar böyle öğrendik ve böyle bildik.
Yukarıdaki soruyu genişletelim. “özgürlük ve insan hakları düşmanlığı üzerine bütün insani değerleri arkasına atarak acımasızca topluma muhalefet eden medya patronundan yazarına, güya sivil toplum örgütlerinden, meslek gruplarına, sadece “birinci mevkide” yaşayanların sözcülüğünü yapan bürokratlardan CHP’li vekillere kadar, acaba kaç kişinin çocuğu veya yakınları, imtiyazsız bir şekilde normal vatandaşlarımız gibi yurttaşlık görevlerini yerine getirmişlerdir?”
Evet, bu soruya ancak vicdan sahipleri cevap verebilir. Vicdan sahibi olabilen insan, aynı zamanda insaf ve vefa duygusuna da sahip demektir. ülkesine ve milletine karşı vefalı insanlar, diğer yurttaşlarla yasalar karşısında eşit olduğuna inanır. Yalnız bu özellik, ancak vicdan ve insaf duygusunu harekete geçirebilen insanlar için geçerlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi