Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Bayram gelmiş neyime?

Bayram gelmiş neyime?

'Geceler yarim oldu' başlıklı anonim bir halk türküsü vardır. Gerçekten de dokunaklıdır. İç yakar. Bayramla ilgili okuduğum bir yazı da bende böyle bir buruk tat bıraktı ve adeta hüzne gark etti (http://www.asharqalarabi.org.uk/ruiah/b-taqarir-140.htm). Vakıf sadece toprakla ilgili veya kaim bir kavram değildir. Kültürümüzde Kudüs mücaviri (Kudüs komşusu) insanlar olduğu gibi vakıf insanlar da vardır.

Bizde ruhbaniyet yoktur lakin i'tikaf ondan bir esintidir. Yine bizde ruhban sınıfı yoktur (clergy) lakin vakıf insanlar vardır. Kendisini davasına adamış ve vakfetmiş insanlardan birisi Filistin davasının sahiplerinden Raid Salah olup; her düzeyde Kudüs'ün ihmale uğradığını ve bu gidişle Arapların, Müslümanların ve uluslararası topluluğun bigane kalması yüzünden İsrail'in durumu fırsata çevirerek oldu bittilerle Kudüs'ü ebedi olarak zimmetine geçireceği ve son darbeyi vuracağı uyarısında bulunmaktadır.

Raid Salah, Selvan bölgesinde İsrail'in gerçekleştirdiği tünellere dikkat çekmiş ve tedarike gidilmemesi halinde İsrail'in nihai hedefine ulaşacağını belirtmiştir.

İsrail Selvan bölgesinden Mescid-i Aksa'ya doğru 600 metrelik bir tünel açmaktadır. Bu tünelin bir ucu Babu'l Mağaribe (Magripliler Kapısı) ve Burak Alanına kadar ulaşmış bulunuyor. İsrailli müteşebbisler bu tünelleri birbirine bağlamaktadır ve yine son olarak Selvan bölgesinde 120 metrelik yeni bir tünel inşaatı başlamış durumdadır.

Raid Salah, bu tünellerle alakalı olarak çekilen belgesel bir filmin yabancı misyon şeflerine; İslam ve Arap aleminin liderlerine ve Obama'nın Ortadoğu Temsilcisi George Mitchell'e gösterilmesini teklif etmiş ve bu filmin vaziyetin vahametinin anlaşılması için yardımcı olacağını beyan etmiştir. Raid Salah'ın ifadesiyle durum vahamet ve felaket boyutlarına ulaşmıştır.

Obama'nın bile durduramadığı yeni yerleşim merkezlerinin kurulmasına da temas eden Raid Salah yeni iskan bölgelerinin kanser gibi çoğaldığını ve yaş kuru demeden önüne gelen bölgeyi yuttuğunu ve geride bir şey bırakmadığını kaydetmektedir.

Raid Salah sözlerini şöyle sürdürmekte: "Bütün çağrılar önce Kudüs diye başlıyor ve bitiyor. Lakin Şeyh Cerrah Mahallesinde gerçekleşen istila ve evlerin müsaderesi gölgesinde acaba hangi Kudüs'ten bahsediyorlar? Geride bahsedilecek bir Kudüs mü kalıyor? Göz göre göre Hıristiyanlara ait vakıflar da talan ediliyor ve yağmalanıyor.

Şimdi Yahudiler Süleyman Mabedi'ni yapmaya hazırlık babından bir konferans tertip ediyorlar. Amaçları uyduruk ve efsaneden müteşekkil Süleyman Mabedini inşa için var güçleriyle seferber olmaktır.

Bu uğurda yani Kudüs'ü Yahudileştirme çerçevesinde son hamlelerini yapıyorlar..." Raid Salah meselenin bir iki konuya hasredildiğini ve 6 milyon mülteci meselesi ile yeni yerleşim merkezlerine odaklanıldığını halbuki meselenin çok daha korkunç ve ürkütücü boyutlarda olduğunu hatırlatıyor. Meselenin yeni yerleşim birimlerine devam mı tamam mı noktasına kilitlendiğini ve bunun bir yanılsama olduğunu ifade etmektedir.

Raid Salah, uyarılarını şöyle sürdürüyor: "Evet, yeni yerleşim birimleri elbette ki tehlikeli ve onun ötesinde korkunç ve Filistin topraklarını yutuyor. Lakin gördüklerimizin de ondan kalır yanı yok. 6 ay zarfında bir dizi tünel Kudüs'ün batısı Hammamu'l ayn'dan Mescid-i Aksa'ya kadar uzandı..."

Raid Salah söz konusu tünellerle ilgili filmi Amr Musa'nın Arap Birliği Teşkilatı üyelerine de göstermesini de teklif ediyor. İkrime Sabri de Selvan bölgesinin altından Mescid-i Aksa'ya kadar olan bölgede gerçekleştirilen tünellerin belgelendirilmesinden ve belgeselleştirilmesinden dolayı Mescid-i Aksa Vakfı ve Mirası Kurumu'na şükranlarını sundu.

İkrime Sabri de Aksa'nın yapısının tehlike altında bulunduğunu teyit etti. İkrime Sabri dünyaya hitaben şunları söylüyor:

"Gazze tünelleriyle uğraşa cakları yerde Selvan tünelleriyle ilgilensinler. Dikkatlerini buna teksif etsinler. İnsanlık ve tarihini tehdit eden husus Gazze tünelleri değil, Selvan tünelleridir..."

Ortodoks rahiplerden Ataullah Hanna da "Anlamıyorum, Müslümanlar Mescid-i Aksa ve Kudüs bu halde iken nasıl bayram yapıyorlar? Bayra mı nasıl kutlayabiliyorlar? Bayramı, Mescid-i Aksa bu halde iken ve kahrı yaşarken, tahrifata uğrarken nasıl içlerine sindirebiliyorlar?" diyor. Ataullah Hanna'nın çığlıkları sanki Salahaddin Eyyübi'nin tavrını akla getiriyor. Ataullah Hanna da Kudüs'ten bir anonim türkünün dizelerine eşlik eder gibidir:

Bayram gelmiş neyime

Anam anam garibem

Kan damlar yüreğime

Anam anam garibem...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi