Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hüseyniye Camii ve Hz. Hüseyin’in başı

Hüseyniye Camii ve Hz. Hüseyin’in başı

Hz. Hüseyin Efendimize olan sevgi ve bağlılığından dolayı ismimi rahmetli dedem koymuş. Şimdi yazacaklarım belki doğru belki yanlış bilemem. İnanan inanır, inanmayan inanmaz, o da beni ilgilendirmez. Dedemden bir hatıra yazarak Kahire’ye uzanmak isterim.
Her çocuk gibi ben de top oynardım. Rahmetli babamdan ve dedemden top parası alamazdık, bu yüzden de hep başkalarının toplarıyla oynamak zorunda kalırdık ve bazen beni oynatmazlardı, “Sen de top parası ver” diye. Ben de veremezdim. Neden? Şunun için:
Rahmetli dedem şöyle bir izah getirirdi: “Bak oğul, eskiler der ki; Hz. Hüseyin Efendimiz Kerbela’da şehit olunca, düşmanlar onun kafasıyla top oynar gibi oynamışlar. Bu sebeple siz top oynarken o hadise aklıma geliyor ve yüreğim el vermiyor, bu yüzden size top parası veremiyorum. Ama başka şeyler için istediğiniz kadar vereyim.”
Bu ikazı duyunca ben de top parası istemekten vazgeçerdim. Belki bu arada alevi olup olmadığım gibi bir şey de akla gelebilir. Alevi değilim ama “Ben aleviyim” diyenlere taş çıkartırım. Keşke her “aleviyim” diyen benim kadar bütün Peygamberleri, halifeleri, on iki imamı, Hz. Ali’yi, Hz. Hasan’ı, Hz. Hüseyin’i Hz. Fatıma’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi sevebilseler ve yolundan gidebilseler.
Neyse, burasını geçelim.
MÜSİAD’ın Mısır çıkarmasıyla Kahire’ye indiğimizde organizasyonun mimarlarından MÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Eyüp Vural Aydın ve Basın Danışmanı Sadi Dinleyici, dinlenmeye bile fırsat vermeden bizi Kahire’nin tarihi yerlerine götürdüler. Haliyle ilk gideceğimiz yer neresi olur? Camiler olur. Kendimizi “Hüseyniye Camii’nde” bulduk. Yeri gelmişken Hüseyniye Camii hakkında bilgi vereyim, gerisini anlatırım.
Hz. Hüseyin’in Kerbela Savaşı’ndan (680) sonra gövdesinden ayrılan başının gömülü olduğu düşünülen Hz. Hüseyniye Camii, dünyanın dört bir yanından Kahire’ye gelerek dua eden Şiiler açısından olduğu kadar Sünniler için de büyük önem arz eden bir cami. Fatımiler tarafından inşa edilen cami, daha sonra Memlükler ve Osmanlılar tarafından değişik tarihlerde restore edilmiş ve bazı bölümleri genişletilmiş.
Hüseyniye Camii, İslami Kahire olarak adlandırılan bölgenin kalbi durumunda. Yanı başında “Ezher Camii” yükselirken, diğer yanında bir zamanların Binbir Gece Masallarının geçtiği yer olarak adlandırılan “Han Halili Çarşısı” uzanıyor. Diğer taraf ise irili ufaklı Fatımi, Memlük ve Osmanlı eserleriyle dolu. Bu bölgede adım başı cami, sebil, kütüphane, köşk, han, saray ve tarihi evler, hâlâ eski ihtişamıyla arzı endam ediyor.
Allah nasip etti, Hz. Hüseyin Efendimizin Kerbela’daki türbesini de ziyaret etmiştim. Doğrusu mübarek başının Kahire’de olduğunu bilmiyordum. Atam Osmanlı, caminin içine çok güzel bir türbe yapmış. Daha önce küçük ve bakımsız olan türbenin etrafını hem genişletmiş hem de koruma altına almış. “Tek dinden ama çok renkten insanla” birlikte ziyaret ettik. Görüp duyduklarımız karşısında Osmanlı’ya dua etmeyi de ihmal etmedik.
Çünkü Kahire’nin neresine varsanız, yani İslam Kahire’nin her tarafında, Osmanlı eserleri ve Osmanlı medeniyeti kendisini gösteriyordu. Osmanlı’nın vardığı ve hüküm sürdüğü her yerde bir medeniyet ve insanlık izine rastlanırken ve yine herkes o medeniyet ve insanlıkla övünürken, niye Türkiye’de resmi ideolojiden rant elde eden belli kesimler, Osmanlı’ya küfreder anlamıyorum.
Kahire’nin en kalabalık meydanında ve günde milyonlarca insanın ziyaret ettiği Hüseyniye Camii’nin minarelerine bakmak bile insana büyük bir medeniyetin varlığını anlatıyor. Osmanlı Mısır’ı terk edinceye kadar tüm tarihi mekânları; tamir, bakım ve elden geçirip öyle Mısır’ı terk etmiş. Osmanlı’dan sonra tarihi binaların hiçbirisine çivi bile çakılmamış. Bunu, Mısır yönetimini suçlamak için söylemiyorum. Öyle işte.
Kimine göre Mısır’ın krallarından, kimine göre Osmanlı Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa -Mısırlılar Muhammed Ali Paşa diyorlar-, Mısır’da oldukça meşhur. Sadece Mısır’da değil, Kuzey Afrika’da Mehmet Ali Paşa denilince insanlar kendilerine şöyle bir çeki düzen veriyorlar. Sebebini daha sonra anlatacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi