Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Atalarını İnkâr Edenler Evlatlarına Merhamet Eder mi?

Atalarını İnkâr Edenler Evlatlarına Merhamet Eder mi?

Son 20 yıl öncesine kadar ders kitaplarında Osmanlı’dan nefret eden öğrenciler yetiştiriliyordu. Hatta 28 Şubat’ta “okul duvarlarında Fatih’in resmi var” diye yöneticiler görevden alınıyordu. Bugün dinden, diyanetten, memleket ve millet sevgisinden uzak kimle konuşursanız konuşun, hepsinin ortak özelliği Osmanlı’dan nefretleridir.
Bu çerçevede Osmanlı’yı seven bütün kesimler, istisnasız potansiyel suçlu sınıfına girmektedir. Şimdiki müfredatta var mı bilmiyorum ama birkaç yıl öncesine kadar hukuk fakültelerimizde “Osmanlı ve İslâm Hukuku” okutulmuyordu. Altı yüz yıl dünyayı buradan idare edeceksiniz ve nasıl idare ettiğinize dair hukuk sisteminiz, ders bile olarak okutulmayacak. Ama dünya üniversitelerinde okutulacak. Nerede var böyle bir garabet Allah aşkına. Dünya üzerinde geçmişine böylesine sırt dönen ne bir devlet ne de sistem bulunabilir.
Deniziyle, adasıyla, karasıyla 12 milyon metrekarede yaşayan çok dinli, çok ırklı, çok kültürlü, çok dilli milyonlarca insanı altı yüz yıl idare eden Osmanlı’ya bütün dünya saygı duyarken, üstelik gittiği her yere; “Barış, sevgi, kardeşlik ve zenginlik” götürmüşken, kendi ülkemizdeki Osmanlı düşmanlığını anlayan, darbecileri de rahatlıkla anlayabilir.
İşin en tuhaf yanı, “bilinçli ve belgeli” bir Osmanlı düşmanlığı da yapamıyorlar. Eğer bir kişi; bir inanca, bir topluma, bir kesime veya canlı cansız herhangi bir varlığa düşmanlık, kin ve öfke besliyorsa ya da düşman olmak istiyorsa, mutlaka oralardan bir zarar görmesi gerekmez mi? Sadece İstanbul’da 15 ayrı dil 15 ayrı inanca mensup teb’a yıllarca idare edildi.
Peki, Osmanlı değerlerine düşman olanlar, bugüne kadar Osmanlı’dan ve değerlerinden ne gibi zarar görmüşlerdir? Evlerine, işlerine, ailelerine, köylerine, kentlerine, bağlarına, bahçelerine bir zarar mı gelmiştir. Dünya tarihi Osmanlı’yı inkâr etmezken, bizde niye şiddetle inkâr ve reddedilir? Karşılıksız düşmanlığın asla haklı bir gerekçesi yoktur.
Toplumumuzun çok büyük ekseriyeti, yani CHP zihniyetliler hariç, ya da Müslüman kimliğini reddetmeyen bütün kesimlerimiz, Osmanlı’ya ve Osmanlı’nın sahip çıktığı değer yargıları olan dini ve milli mefhumlara karşı; “Sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, nefret, kin ve öfke” beslemezler. Bunu dini ve milli günlerimizde rahatlıkla görebiliriz.
Osmanlı Devleti’nin; din, dil, etnik yapı ve kültür bakımından homojen olmayan bir bölgede, altı asır ayakta kalmasının şüphesiz askerî, idarî, iktisadî, sosyal ve demografik sebepleri vardır. Dünya tarihinde çok sık rastlanmayan böyle bir başarıyı tek bir sebebe bağlamak elbette mümkün değildir.
Ancak bu başarının altında Osmanlı yönetim ve hukuk anlayışının oynadığı rol unutulmamalıdır. Bizim topraklarımızda Osmanlı düşmanlığı yapılırken, yabancı araştırmacıların Osmanlı yönetim tarzına ve hukuk anlayışına yönelik ilgilerinde gözle görülür bir artış vardır. Dünya insanlığı Osmanlı sistemindeki barış, kardeşlik ve huzur sebeplerini araştırırken, bizde ise Osmanlı düşmanlığı sürmekte.
İstanbul, bir imparatorluğun merkezi olmasının ötesinde, Osmanlı öncesinde yoğun bir Hıristiyan nüfusun yaşadığı, fetihten sonra da bu yoğunluğa önemli oranda Müslüman nüfusun eklendiği bir şehirdir. İspanya’dan kaçan Yahudilerin de buna eklenmesiyle, İstanbul önemli ölçüde kozmopolit bir şehir hâline dönüşmüştür.
Dilleri, dinleri ve kültürleri birbirinden farklı bu insanlar, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar birlikte yaşamışlar, karşılıklı ilişkileri belli bir seviyede sürmüş, ticari, sosyal ve aile ilişkileri belli bir hak ve hukuk içerisinde devam etmiştir.
Böyle bir geleneğin devamı olan ülkemizde, darbe lafının hiç telaffuz edilmemesi gerekirken, darbeyle yatıp darbeyle kalkıyoruz. Normal insanlar şunu soruyor; “Hangi darbeci milletin yüzüne rahatlıkla bakabiliyor. Bugüne kadar hangi darbeden sonra darbecilerin istediği gibi bir Türkiye ve toplum ortaya çıkmış ve devam etmiştir?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi