Yargı darbesi veya atamayana atarlar

Yargı darbesi veya atamayana atarlar

Aylardır zemini oluşmasına rağmen Yargı reformu yapmak yerine ağzınızda eveleyip gevelerseniz işte böyle olur.Futbolda yaygın olan bir kavram var, atamayana atarlar diye. HSYK nun Erzurum savcılarıyla ilgili aldığı karar tam da böyle bir karardır.
Anayasa’nın 138. maddesi hiçbir kurumun Hakimlere savcılara emir ve talimat vermeyeceğini söylüyor.( Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.)
HSYK kanunun 4. maddesi( Hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yaparlar. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.) kurulun görevlerini sayarken bu tarzda savcıların yürüttükleri bir soruşturmadan almak gibi bir vazifelerinin bulunmadığını ihsas ediyor.HSYK nın, hakimleri savcıları denetlemek gibi bir görevi yoktur. Denetim görevini Adalet bakanlığı adına müfettişler yapar.
CMK nun 251 maddesi,( 250 nci madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır) diyerek aynı kanunun 250 maddesine giren suçlarda görev,makam ayırımı yapmadan savcılara soruşturma yapma izni veriyor. Yani örgütlü suçlarda, soruşturma yapılırken kimsenin Hakimliğine, savcılığına veya gözünün yaşına bakılmaz. Hakkında kuvvetli şüphe bulunan kişiler hakkında savcılar her türlü soruşturma işlemini yapmakta serbesttir. Hakimler savcılar bu maddede istisna edilmemiştir.Bunun için herhangi bir makamdan izin almaya da gerek yoktur.
Bu yasalar ışığında olaya baktığımız zaman HSYK nın kararının bir hukuk skandalı olduğu kendiliğinden anlaşılır..HSYK, hakimlerin savcıların amiri değildir. Mahkemeler arasında astlık üstlük şeklinde bir hiyerarşi de yoktur.HSYK bu akıl almaz kararıyla hem Yargıda bir ast üst sistemi olduğunu ihsas etmiş, hem Anayasa’yı çiğnemiş, hem de Yargı tarafsızlığına hizmet eden bir kurum olmadığını, bilakis yargı bağımsızlığını zedelediğini ortaya koymuştur.
Bu HSYK nun ilk icraatı değildir.
Yaz kararnamesinde yaşanan krizin daha mürekkebi kurumadı.
Önemli bazı davaların Hakim ve savcılarının değiştirilmesi için nasıl mücadele edildiğine dair gazetelere yansıyan iddialar hala ortada duruyor.
Ben Hükümetin yaşananlardan ders aldığını, Yargıyı baskı altına alan, hakim, savcı teminatını ayaklar altına alan bu tutuma son vereceğini, Yargı reformunu öncelikli olarak ele alacağını düşünüyordum. Bunun için sayısız makale kaleme alındı. Darbelerin fetvayı Yargı’daki derebeylik sisteminden aldığını yazıp bir çok kalem hükümeti ikaz etti. Ama değişen bir şey olmadı. Konsensüs arıyoruz, mutabakat lazım gibi topu taca atan tesellilerle mesele geçiştirildi. Son karar bu ertelemenin ne kadar vahim sonuçlar doğurduğunu gösteriyor. Açıkça Yargı HSYK eliyle yok edilmek üzeredir. Daha önce Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya’ya yapılanlar şimdi Erzurum savcılarına yapılıyor. Bu skandalın da bazı süslü kelimelerle geçiştirilmesi halinde yarın Yargı yeni kurbanlar verecektir. HSYK nun esas hassasiyetinin Erzincan savcısına yönelik soruşturma mı yoksa haftalardır ifadeye çağrılmasına rağmen tenezzül edip Savcılığa gitmeyen 3. Kolordu komutanını kurtarma maksadına mı matuf olduğu şimdilik meçhuldur. HSYK, çağrıldığı halde Savcılığa gitmeyen, Türk Adaletinin çağrısına icabet etmeyen Saldıray Berk’e tepki göstereceğine işini yapan savcılara tepki göstermiştir. Soruşturmada yasa dışı unsurların varlığının dosya incelenmeden tespit edilmesi mümkün değildir. HSYK nun incelemediği, görmediği, mahiyetine vakıf olmadığı bir soruşturma ile ilgili ezberden verdiği kararın yasal gerekçeleri olamaz.Olayın bu noktaya gelmesinin sebebi, hükümetin yargı reformu yapmak için elini yavaş tutması, seyirci gibi hareket etmesi yüzündendir. Adalet bakanının açıklamaları da tatmin edici değildir. Kabul edilemez, hukuk dışı, yetki gasbı gibi ifadeler, gereği yapılmıyorsa hiçbir anlamı yoktur. Ben adalet bakanının hemen bu sabah Yargı reformunu meclise getiriyoruz. HSYK nun şekli değişecektir. İsteyen parti destek olur, isteyen olmaz. Yeterli sayıyı bulamazsak referanduma gideceğiz demesini beklerdim. Dayağı yedikten sövüp saymak kimseyi tatmin etmez. Hükümet dayak yedikçe bağırıp çağırıp eyvallah etmedim diyerek zevahiri kurtarmaya çalışıyor. Bu zihniyetle bu şekilde mücadele edilmez. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe. Hükümet ya risk alacak, ya da her seferinde dayağı yiyip oturacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi