Hüseyin Koç

Hüseyin Koç

Mütekabiliyet

Mütekabiliyet

Mütekabiliyet: Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük’te “karşılıklılık” olarak belirtilmiştir. Aynı sözlük, “karşılıklılık” sözcüğünü iki şekilde açıklamıştır. 1. Toplumsal ilişki içinde bulunan bireyler ya da toplumsal kümeler arasında etki ve tepkilerin karşılıklı olarak birbirine yol açagitmesi. 2. Toplumsal çevrece onaylanan bir değerler ölçeğine göre bir yandan belli ödevleri, yükümlülükleri ve görevleri, öte yandan da belli hakları, karşılıkları ve ödülleri içeren toplumsal ilişki.
Vikipedi (diplomasi)’de “mütekabiliyet: “Karşılıklı olma durumu anlamına gelen bir kelime ve diplomatik bir terim. Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa, aynı şekilde karşılık verme prensibini tanımlar. "Mütekabiliyet esâsı" şeklinde kullanılan terime örnek olarak vize uygulamaları gösterilebilir. Vize uygulamasındaki mütekabiliyete göre hükümetler, ülkeler arasında büyük sosyal ve ekonomik farklar olmadıkça, sadece kendi vatandaşlarına vize uygulayan devletlerin vatandaşlarına vize uygular. Diğer örnekler, gümrükler, yabancılara tanınan telif hakları veya resmi tanıma olarak gösterilebilir”.
itü sözlükte; “Özellikle yabancılar hukukunda sıkça rastladığımız bir ifadedir. Karşılıklılığı ifade eder. Yabancılar hukukundaki mütekabiliyet esasına göre; bir yabancının Türkiye'de bir haktan yararlanabilmesi, Türklerin de o yabancının ülkesinde aynı tür ve nitelikte olan haklardan yararlanmasına bağlıdır. Devletlerin, uluslararası hukukta restleşmek için kullandığı, "çevir kazı yanmasın" ilkesidir. Paralel yükümlülük kadar yurttaşın işine yaramayan bir ilkedir ayrıca. "politically correct" olarak birilerine "defol git" demek için kullanılır mütekabiliyet ilkesi”.
Kelime, bütün açıklığı ve anlaşılırlığı ile ortadadır. Mütekabiliyet esasına göre muamele etmek bir yeterlilik, kendine güven, dikleşmeden dik durma yöntemidir. Değer vermeyeni, değerli bulmama iradesidir. Yetkinlik ve yeterliliktir. Üzülmemek için, üzmemeyi bilmektir. Sayılmak için, saymayı bilmektir…
Tarihin sayfalarında kayıtlı tarihi olayların son günlerde gerçekleşenlerinden başlayarak ve sayfaları geriye doğru çevirerek örnekleme metoduyla birkaç örneği güncelleştirelim:
“Türkiye Ege Kıyıları Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirvesi” önceki günü sona erdi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, “Yunanistan’la ticaretimizin genişletilmesi ve işadamlarımızın giriş-çıkışlarının kolaylaştırılması için vizenin kaldırılmasını ya da çok giriş-çıkışlı vize verilmesini” talepten sonra “bu uygulamanın AB’nin ayıbı olduğunu” ifade etmektedir. Bu tarz yakınmalarla bir sonuç alınamadığının anlaşılması için daha ne kadar işlerimizin savsaklanması, taleplerimizin geriçevrilmesi gerekir? Yakınma bir sonuç getirmemektedir. Türkiye’nin mütekabiliyet esasını işletmesi halinde, son günlerde ekonomik iflasın eşiğine gelmiş olan Yunanistan’ın Türkiye’nin de desteğini alabilme gayretine girerek vizeyi kaldırdığını kendisine söyletmek mümkün değil mi?
Daha birkaç gün önce, Başbakanımız ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Katar’da bir randevu gereği ve dünya gündemi ile ilgili konularda görüşme yaparken, ABD’nin Doha-Katar Büyükelçisi Joseph Evan LeBaron'un görüşmeyi bitirme teşebbüsünde bulunması üzerine Türk yetkililer tarafından engellendi. ABD Büyükelçisi, görüşmenin uzaması karşısında ve Katar Emiri ile olan randevu saatinin geçmesi üzerine, büyükelçi haddini aşıp yüksek sesle kapıları yumruklayarak, "Katar emiriyle görüşme daha önemli" itirazına karşılık Başbakanımızın danışmanı Büyükelçi Fuat Tanlay'ın, "Buna siz karar veremezsiniz" diyerek itiraz etmesi takdir edilecek bir mütekabiliyettir.
Kıbrıs konusunda AB Türkiye'ye haksızlık etmeye yıllardır devam etmektedir. “Bir adım önde olma” adına Türkiye tarafından verilen tavizlerin arkası gelmemektedir. Bu konuda kararlı olunsun ancak, karşıdan da bir adım atılması beklensin ve karşının adım atması gerçekleşinceye kadar da bu iyi niyet kararı dondurulsun. Zira, akim kalan görüşmelerin her defa başlatılmasında Türkiye yeni bir ödün vermekte ve mütekabiliyet esası işletilmemektedir.
Fransa, Ermanistan’ın Türkiye aleyhine yürüttüğü 1915 olaylarına ait sözde soykırım iddiasına desteğiyle bilinmekte ve Fransız Parlamentosu'nun alt kanadı 2006 yılında 1915 olaylarıyla ilgili “soykırım iddiasını reddetmeyi suç sayan” yasa tasarısını onaylamıştı. 17 Şubat 2010 tarihinde 125 milletvekili Cezayir Parlamentosu'na, “Fransız sömürgeciliği’nin suç sayılması”nı öneren bir yasa teklifi sunuldu. Tasarıda, "Sömürgecilik suçlarının sorumlularının, oluşturulacak özel mahkemelerde yargılanmasını" ve konunun uluslararası mahkemelere taşınmasını öngörmektedir. Bunun üzerine Fransa Cezayir’e, derhal “ortak tarih komisyonu kurulması” teklifinde bulundu. Türkiye, yıllardır Ermenistan’a aynı teklifte bulunduğu halde henüz olumlu bir cevap alamamıştır. Şimdi tam zamanı. Mütekabiliyet esasını dikkate alarak Türkiye, bu süreçte Cezayir’e sınırsız destek vermesi gerekmez mi?
Muammer Kaddafi, kendine has tavırlarıyla dikkati çeken bir lider. Kaddafi’nin oğlu Hannibal Kaddafi, 2008 yılı Temmuz ayında Cenevre'deki lüks bir otelde iki çalışanı dövdüğü gerekçesi ile, eşi ile birlikte gözaltına alınmış ve kısa bir süre sonra da kefaletle serbest bırakılmıştı. Bu tutuklama, iki ülke arasında ilişki bozukluğuna, hatta zaman zaman sertleşerek, zaman zaman da krizli ambargolu durumlarla devam etmiştir. Ancak, birkaç gün önce İsviçre; Libyalı hükümet yetkililerine, diplomatlara ve aralarında Libya lideri Kaddafi'nin de bulunduğu 188 kişi için ülkeye giriş yasağı koymasıyla birlikte mevcut kriz hat safhaya çıkmıştır. Libya hükümeti, İsviçre'nin kararına aynı sertlikte tepki göstererek İngiltere dışındaki AB üye ülke vatandaşlarına vize vermeyi durdurma kararı almıştır. Bu kararın değişmesinin ancak ve yalnız, İsviçre’nin kararında görülecek geri adımdan sonra olacağı da belirtilmiştir. Mütekabiliyet.
Libya’yı; birçok yönden severiz-sevmeyiz, takdir ederiz-etmeyiz, beğeniriz-beğenmeyiz ancak bu tavrıyla, bir devlet olmanın farkında olarak kendisine yapılan bir tavra anında ve aynı tarzda bir tavır koyup tepki vermiştir. Bu tavrıyla, kutlanacak bir irade göstermiştir.
Libya tarafından İsviçre’ye anında verilen diplomatik tepki kabul edilir ve anlaşılır ancak İsviçre üzerinden tüm AB ülkelerini cezalandırma durumu olsa olsa Anadolu deyimi ile “pireye kızıp, yorganı yakma” ile izah edilebilir. Bu makul değildir.
Türk askerleri, Irak’ta ve Amerikalı askerler tarafından tutuklanıp başlarına çuval geçirilerek kameralar karşısına çıkarılmıştı. Hükümet ve Genelkurmayımızın tepkisi ne olmuştu?
Mütekabiliyet esasında; ülkelerin toprak genişliği, nüfus çoğunluğu, ordu büyüklüğü, silah yığınağı, üretim miktarı, teknolojik üstünlüğü vd hiçbir husus önemli olmayıp sadece “devlet olma” statüsü önemlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Koç Arşivi