Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yeryüzünün halifesi

Yeryüzünün halifesi

Hizbu’t tahrir’in misyonu veya varlık nedeni, ‘istinaf el hayat el İslâmiyye yani İslâmi hayata yeniden dönmek ve yeni bir başlangıç yapmak’ olarak tarif edilmektedir. Ebu’l Hasan en Nedevi’nin ‘Min cedid ile’l slam/Yeniden İslâm’a’ kitabının başlığı da bunu çağrıştırmaktadır. İslâmi hayatın istinafı veya yeniden başlaması da Hizb’e göre, ancak İslâm devletini ikame etmekle mümkündür. Onlara göre tek İslâm devlet modeli de hilafettir. Hizbu’t tahrir genel olarak temellere dönüşü savunmaktadır. Bu temellere dönüşün temel mihveri de siyaset ve siyasetin amacı da hilafeti yeniden ikame etmektir. İslâmi hayat, siyaset merkezlidir ve diğer bütün değerler onun etrafında şekillenir.
Elbette hilafet İslâmi bir kavramdır ve şeairi veya mezahir-i İslâmiye’nin yanında haccın şeairillah olması gibi hilafet de iki boyutludur. Bir genel hilafet vardır, bir de özel hilafet. Genel hilafet insanın yeryüzünü inerek burada esma ve sıfatlarıyla Allah’ı temsil etmesidir. Allah’ın Adem’e isimleri öğretmesi belki bir anlamda en fazla Allah’ın isim ve sıfatlarının kendisinde tecelli etmesi ve barındırması nedeniyledir. Zira insan diğer statik varlıklar gibi tek yönlü değil çok yönlüdür. Çok boyutlu ve dinamik bir varlıktır. Bundan dolayı Allah’ın esma ve sıfatlarını en fazla temsil eden varlık ve mahluktur. Bundan dolayı da eskiler: “Kendini küçük bir cirim sanırsın ve lakin bütün kevnü ekvan sende dürülmüştür” demişlerdir. İnsan gönüllü veya gönülsüzce Allah’a ram olması gibi bütün kainat da insana musahhar kılınmıştır. Vahşisiyle evciliyle bütün hayvanat insana ram olmuş ve ona hadim kılınmıştır. İnsan hikmeti temsil etmektedir. Diğer varlıklar kudreti temsil ederler. İnsan da imtihanla birlikte hikmet dünyasını aştıktan sonra kudret dünyasına ulaşacaktır. Dolayısıyla Adem Aleayhisselam ve bir bütün olarak O’nun nesli yani Ademoğlu ve insanoğlu bütün sahip olduğu ve bahşedilmiş melekeleriyle yeryüzünde Allah’ı temsil eder. Bu temsiliyete, hilafetullah diyoruz. Bu temsiliyet geneldir ve imanlı imansız herkesi kapsar. Bazı alimler ise insanın Allah’ın halifesi olarak takdimine karşı çıkmışlar ve bunu mekruh olarak görmüşlerdir. Zira ölümlü bir varlık ölümsüz bir varlığı temsil edemez. Elbette ki insanın vacibu’l vucudu temsiliyeti nakıstır ve aksi takdirde, zaten Allah’a halife değil nid yani rakip olması gerekirdi. Bu da imkansızdır.
¥
Yeryüzü insana verilmiş bir emanet veya fıkıh diliyle ariyettir. Bu ariyet muvakkaten ve yaşam boyu insanoğluna tevdi edilmiştir. Dolayısıyla Allah’ın mülkünde tasarruf sahibidir. Ünlü hukukçu ve şehit Abdulkadir Udeh fıkıh terminolojisiyle de insanın Allah’a halef ve ardıl olduğunu ve O’nun yeryüzündeki mülküne kapıkulluğu ve bekçilik yaptığını ve O’nun adına tasarruf ettiğini söylemektedir. O’nun adına tasarruf keyfi olmaz ve kurala göre olursa, bu aynı zamanda peygamberane bir istihlaftır. Bu duruma eren insan aynı zamanda yeryüzü hilafetiyle birlikte gökyüzü hilafetini de elde etmiş ve cem etmiş olur. Veya peygamberlik yolu ve metodu üzerine hilafettir (hilafetün ale menheci’l nübüvve). Beşerin bütün fertleri Rabbin yeryüzündeki vekilleridir. Bununla birlikte,
Kur’an Allah’ın salihleri yeryüzüne istihlaf edeceğinden bahsetmektedir. Ne zaman ki siyasi emanet veya insanların işlerini tedvir salih kullara intikal ederse hilafetu’r –rusul boyutu da tahakkuk eder yani peygamberlere de istihlaf edilmiş olunur.
¥
Demek ki insanoğlu yeryüzünde mutlak tasarrufuyla birlikte Allah’a halef olmuştur. Mukayyet ve kriterlere uygun olarak bu hilafeti deruhte ederse bu defa da ölçüye riayet ettiğinden dolayı peygamberler metodu üzerinden Allah’a vekalet etmiş olur. Hazreti Ömer halife ile kral arasındaki farkı sorunca bazı sahabeler O’na şöyle mukabele ederler: Keyfi alıp keyfi harcayan kraldır. Ölçü ile alıp ölçü ile dağıtan ise halifedir. Dolayısıyla herkes ismen veya mutlak olarak Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Lakin Allah’ın sıfaten halifesi olabilmek ise O’nun adaletini ve merhametini de gözetmek ve temsil etmekle mümkündür. Bu ise ancak peygamberlerin yoluyla ve metoduyla mümkündür. Bunu icra eden de hem Allah’ı hem de peygamberlerin halifesi olmuş olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi