Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Karayılan İsrail düeti

Karayılan İsrail düeti

Mavi Marmara Gemisi'yle ile alakalı olarak BM'nin atamış olduğu uzmanlar kurulu veya komisyonu beklenen raporunu sundu. Raporda çok açık bir biçimde İsrail'in uluslararası hukuku ve ahlaki kuralları çiğnediği ve ihlal ettiği ortaya konuluyor. Rapora göre, İsrail askerleri orantısız güç kullanmışlar. Bununla da kalmayarak, gözlerini kırpmadan vahşi ve soğukkanlı bir biçimde ve taammüden yolcuları öldürmüşler. İsrail askerlerine yönelik suçlamalar bunlarla da sınırlı değil. Askerlerin işkence uyguladıkları da belgeleriyle ve örnekleriyle birlikte ortaya konuluyor. Bizlerin bir şekilde geminin güvertesinde güneş altında tutulmamız ve yaralıların ölüme terk edilmesi ve üzerimizdeki helikopterlerin su fışkırtması ve onun dışında keyfi olarak seçilen yolculara kötü muamele edilmesi bilinen şeylerdi lakin raporla da sabitlendi ve tescil edilmiş oldu. Lakin İsrail her zamanki gibi kulağının üzerine yatıyor. Yatsın bakalım. Nereye kadar? İsrail keyfine ve işine gelmediği için raporu beğenmedi. Lakin İsrail için tarihe bir kara leke daha kazınmış oldu. Önemli olan dünya kamuoyu vicdanında algısıdır. Bu algı da raporla birlikte bir kez daha pekişmiştir. Tam da Mavi Marmara raporunun yayınlandığı günlerde PKK'nın kodamanlarından Karayılan, İsrail'e seslenerek ' ortak düşman' olarak tanımladığı Türkiye'ye ortak mukabele çağrısında bulundu. İsrail de çağrıya hemen düetle karşılık verdi. Bilindiği gibi son dönemlerde Türk-İsrail münasebetlerinin gerilemesiyle birlikte ABD'deki bazı çevreler Türkiye'nin NATO'dan atılması gerektiğini savunmaya başlamışlardı. İsrail sanki NATO'nun görünmez ortağı. Sanki bu İttifakta 50-60 yıldır üye olan Türkiye'den daha sağlam bir yere sahip.

Bu bağlamda, İsrail'de yayınlanan Jerusalem Post Gazetesi başyazılarından birisini bu meseleye hasretti ve ayırdı. Başyazıda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres'le görüşmemesi eleştirilerek "Türkiye bunun sonuçlarına katlanmaya zorlanmalı. AB ve ABD, Türkiye ile askeri işbirliğini kesmeli" denildi. İşin ilginç yanlarından birisi de batı basınının Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e karşı yaklaşımını ve politikasını Fransız eski Cumhurbaşkanlarından de Gaulle'ünkü ile karşılaştırmasıdır. Tarihin cilvelerinden birisi de, Fransız Lider de Gaulle'ün ülkesini NATO'nun askeri ittifakından çıkarmasıdır. Bakalım benzetme tutacak mı? AKP'nin iktidara geldiğinden bu yana Türkiye'yi Batı'dan uzaklaştırarak İran eksenine yaklaştırdığı iddia edilen yazıda şu ifadelere de yer veriliyor: "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ülkesinin nereye bağlı olduğuna açıklık getirmek için yoldan çıktı. Gül, New York'taki BM Genel Kurulu'nda Yahudi devletine yönelik hesaplı bir Türk düşmanlığıyla Mavi Marmara Gemisi'nin adını andı ve 'Eskiden olsa bu savaş sebebiydi' dedi." Yazının ilerleyen bölümlerinde de Gül'ün New York'ta yaptığı açıklamaları hedef alınıyor. Makale şöyle devam ediyor: "Gül, Mavi Marmara baskınıyla ilgili olarak İsrail'in açık bir şekilde pişmanlığını göstermesi gerektiğini söyledi. Cüretkâr yorumlarının akabinde de Türk Cumhurbaşkanı ile Peres arasında hoş olmayan bir diplomatik itişme yaşandı. İki lider BM Genel Kurulu'nda görüşmeyi planlamışlardı. Gül, Mavi Marmara olayından dolayı İsrail'in özür dilemesini isteyince Peres görüşmeyi iptal etti. Türkiye Cumhurbaşkanı, İsrail'in nükleer gücünü de hedef aldı. "Türkiye'nin İran ile ticaretinin Batı için bir tehdit olarak gösterildiği makalede "Bunun sonuçlarına katlanmaya zorlanmalı. ABD, AB, İsrail ve diğerleri Türkiye ile askeri işbirliğini keserek ekonomik yaptırımları düşünmemeliler. Gül, çok iyi bir şekilde ülkesinin nereye bağlı olduğunu gösterdi. Şimdi sıra ABD ve AB'nin de aynısını yapmasında" denildi.

Besbelli ki, Türkiye'nin tartışmalı eksen ve oriyantasyon meselesine vurgu ve gönderme yapılıyor. Zımni olarak; 'Türkiye hangi dünyaya bağlı?" sorusu soruluyor. "Batı'ya bağlıysa icaplarını yerine getirmeli ve bunu ispat etmek de İsrail ile iyi ilişkiler kurmak ve onu devam ettirmekten geçer" denmek isteniyor. Halbuki, biliyoruz ki mesele teknik. Yani Türkiye'deki mevcut yönetim bilindiği gibi Şimon Peres'i TBMM'de konuşturmaktan yüksünmemişti. Dolayısıyla New York'ta neden tersini yapsın? Lakin Mavi Marmara meselesiyle alakalı olarak İsrail'den beklenen ve yerine gelmeyen iki talep ve husus var. Bunlardan birisi, Türkiye'den tevil götürmeyecek bir biçimde özür dilenmesi. Daha önce Danny Ayalon'un yaptığı gibi özürde kıvırtma payı kullanılmaması ve ayrıca gemi güvertesinde vahşi ve nahak yere öldürülenlere ve yaralılara ve eşyası çalınanlara ve tartaklananlara velhasıl hakkı olanlara tazminat ödenmesi. İsrail bunu yapacağı yerde ipe un sererek Karayılan'ın ortak cephe açma çağrılarına sözel hatta fiili katkı sunuyor. Paşa gönlü bilir. Herhalde Türkiye'den boşalacak NATO üyeliğini de PKK ile birlikte doldururlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi