Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Her insanın hikâyesi yüzüne yansır

Her insanın hikâyesi yüzüne yansır

Ankara, insanların mutluluğunun yüzüne zor yansıdığı bir şehir. Vatandaşın yüzünden düşen bin parça desem yeridir. Yorgun şehrin yorgun insanları sanki hep yokuş çıkıyor gibi.
Dün İstanbul’dan umut dolu yazı yazmıştım. İstanbul Ankara’ya göre hem çok dinç, hem de çok umutlu bir kent. Ve bir dünya şehri olduğu bu halinden anlaşılıyor. İstanbul dışına çıkınca bu fotoğraf daha net görülüyor.
Ankara’daki siyasi ve rant kavgasının asıl sebebi; ne laiklik ne Cumhuriyet ne de devletin diğer kutsalları. Her zaman söylediğimiz gibi, bir kısım çevrelerin tanrısallaştırdığı “imtiyaz” kavgasından başka bir şey değil.
Türkiye’yi Ankara’dan ibaret sayıp; “Halk ne derse desin, halk kime oy verirse versin, bizim dediğimiz olur ve Türkiye’de nasıl yaşanacağına, kimin ne iş yapacağına biz karar veririz” diyenlerin, halk iradesine karşı verdiği mücadele, kendisini çok açık ve net gösteriyor.
Bu imtiyaz kavgası dün değil, önceki gün değil, birkaç yıllık bir hadise değil. Taa İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal’i dışlayıp, çankaya’yı ve TBMM’yi ele geçirdiği günden bu yana devam eden CHP zihniyetinin iman esaslarından biridir.
Malûm zihniyet bir zamanlar Ulus semtinden Kızılay’a doğru gelmek isteyen insanlar arasında bile ayrımcılık yapmış, köylü kıyafetli vatandaşları Ulus’tan öte geçirmemiştir. Kılık kıyafeti düzgün olan, konuşmasında diksiyon problemi olmayan vatandaşların Kızılay tarafına geçmesine müsaade etmiş, diğerlerini geçirmemişlerdir. Bütün mesele; asiller, asilzadeler ve diğer imtiyazlıların huzuru kaçmasın diye.
Tarih ortada, belgeler ortada. Yani bu imtiyaz kavgası öyle dünkü mesele değil. CHP zihniyeti 1950’de kendisini bitirirken Türkiye’ye ve Türk halkına bu zihniyetle yabancılaşmış, halk bu sebeple CHP iktidarlarına son vermiş ama bu gerçeği CHP’liler anlamamakta direndikleri için de imtiyaz kavgası sürüp gitmiş, hâlâ da sürmekte.
Dikkat edilirse 1950’den sonra CHP zihniyeti halkla hiç barışamamış, tek başına iktidara gelememiş, hep yanına muhafazakâr partileri alarak koalisyon kurmuş ve kime bulaşmışlarsa, onları da bitirerek hem kendilerini, hem de yanındakileri bitirmişlerdir.
İşte son olup bitenlerden sonra Ankaralıların yüzlerinde gördüğüm fotoğrafta, içlerindeki düşüncelerinin yüzlerine yansımasında, geçmişte CHP’nin halka yüklediği, o insana yukarıdan bakan bencil, kaprisli, hırs ve öfke hali vardı.
Bu halin sebebi belli. AK Parti davası. Halkımızın bu konuda cevap bulamadığı o kadar çok soru var ki; akla ve mantığa uygun makûl cevapların olmaması veya bulunmaması, insanları öyle mutsuz ve umutsuzluğa sevk etmiş ki; sormayın gitsin.
Ankara’nın en kalabalık ve biraz da gelir seviyesinin iyi olduğu yerlerden birisi Kızılay’dır. Oradaki alışveriş merkezlerini şöyle bir dolaşıp, insanlarla; “Ne var ne yok, işler nasıl gidiyor” babından sohbetler edeyim istedim.
Vatandaş öyle tedirgin hale gelmiş ki; önce soru soran kişiyi uzun uzun inceleyip, ondan sonra cevap veriyorlar. Sanki Milli Şef döneminde yaşıyoruz. Biliyorsunuz, Milli Şef döneminde “iyi insanları” avlamak için her CHP’li bir istihbarat elemanı gibi ispiyonculuk yapmış ve yalan yanlış bilgiler yüzünden o kadar çok masum insanın canının yanmasına sebep olmuşlardır ki, yazılıp çizilse herbiri ciltler dolusu roman olur.
Esnafla rahat konuşabilmek için öncelikle yüzlerdeki hikâyeyi iyi okumak gerekiyor, onların tedirginliğini gidermek ve güven vermek gerekiyor. “Türkiye ne badireler atlattı, Türkiye eski Türkiye değil, yeni bir Türkiye ve halkın iradesini ortaya koyduğu bir Türkiye var, yurttaşlar olarak biz gerçekleri söylemeliyiz, gelecekten endişe etmek insanı zayıf düşürür, kendimize inanmalı ve güvenmeliyiz. İnsan kendi iradesine inanmalı ve güvenmeli, yarınımıza umutla bakmalıyız,” der ve sözlerinizi bu minval üzere sürdürürseniz, kişilerin yüzündeki o umutsuz hal, yerini hemen umuda bırakıyor.
İşte bu umutlardan birkaçını yazacaktım, ama köşenin sonuna geldim, yarına inşaallah.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi