Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Beş Vakit Dört Aşir

Beş Vakit Dört Aşir

Namaz bittikten sonra imam efendinin aşr-ı şerif okumaya başladığı sırada bir kısım insanların; cemaati, camiyi ve okunan ayeti kerimeleri hiçe sayarcasına çıkıp gitmeleri, asla cami ve cemaat adabına yakışmıyor.
Ayetler okunurken böyle saygısızlık gösterenlere içimden hep şunu diyorum;
“Ey güzel Müslüman; camiye gelmişsin, cemaate karışmışsın, rahmeti yüklenmişsin, ibadetin doruğundasın, sünneti ve farzı yerine getirmişsin. Ha ne var iki dakika daha beklesen de; cemaate, imama ve ayetlere saygısızlık etmezsen olmaz mı?”
Camiye gelmek için o kadar vakit ayıran bir kişinin; yapılan ibadetin adeta mührü olan Kur’an-ı Kerim’i dinlemeyip gidecek kadar acaba nasıl bir hayati işi olabilir? Daha büyük nasıl bir sevaba koşuyordur ki, buradaki sevaplardan vazgeçmektedir? Neyse, geçelim.

İşte bu hafta tanıtmaya çalışacağım ilk kitap; koşar adımlarla camiden çıkıp giderken, imam efendilerin sabah namazında “Huvellahüllezi,” yatsı namazında “Amenerassülü,” öğle namazında “Lekad Sadakallah” ve ikindi namazından sonra okunan “İnne Li’l-Müttekine” ayetlerinin tefsirini anlatıyor.
Evde ya da iş yerinde eda ettiğimiz namazdan sonra bu ayetleri okumadığımız gibi bir de camiden çıkıp gittiğimizde meğer ne büyük bir hazineye sırtımızı dönüyormuşuz. Acele edip camiyi terk etmek yerine, kalıp ibadete devam edermişiz.
Define Yayınları’ndan çıkan, “Namazlardan Sonra Okunan Ayetlerin Tefsiri” üst başlığıyla; “5 Vakit 4 Aşir” adını taşıyan eserdeki imza sahibi, alanında oldukça uzman ve yazdıklarını, söylediklerini en güvenilir kaynaklara dayandıran Prof.Dr. Davut Aydüz.

Işık Akademi Yayınları arasından bir başka güzel eser daha var sırada.
Avrupa’nın İslâm’a bakışını birinci elden belgeler ışığında tarihe ve insanlığa sunan Prof.Dr. Hüseyin Yaşar’ın eserinin adı; “Batının Kur’an Algısı.”
Yazar eser hakkında şunları söylüyor:
“Batı, Müslüman toplumlarının medeniyet, heyecan ve hayat kaynağının Kur’an olduğunu, Haçlı Seferleri zamanında keşfetmiştir.
Mezkur seferlerin sadece fiziki araçlarla kazanılamayacağını anlayan Katolik Kilisesi, Kur’an’ı Latince’ye çevirip, Haçlı demagoglarına göndermiş, Müslümanlardan kurtulmanın yolunun, onları Hıristiyanlaştırmak olacağını düşünerek ilk defa misyonerlik kurumlarını oluşturmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dengelerin değişmesi Kur’an tercümelerine de yansımış, Müslümanlarla iç içe yaşamak veya Müslümanlarla işbirliği yapmak zorunda kalan Batı dünyası, Kur’an tercümelerine daha bilimsel yaklaşma yöntemi uygulamıştır.”

Kur’an-ı Kerim’i ve Müslümanları, batılılar kadar doğuluların da tanıması veya Müslüman olduğu halde; “Sen benim kalbime bak” diyerek, kitap ve sünnet adına ne varsa hepsine uzak duranlarla, yaptığı ibadetin farkına varmak isteyenler için bu iki eser birer hazine değerinde.
Bu hazinelere sahip olmak ve eserler hakkında bilgi almak için; Işık Akademi ve Define Yayınları (0216) 522 11 44

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi