Serdar Arseven

Serdar Arseven

Beylerrr... Sayın Bahçeli’ye haksızlık etmeyelim!..

Beylerrr... Sayın Bahçeli’ye haksızlık etmeyelim!..

MHP camiasından dünya kadar mesaj alıyorum...
Acayip bir durum;
Sanırsın ki Sayın Devlet Bahçeli’den hoşlanan MHP’li yok!..
Yıllardır tanıdığım ve MHP’liliklerinden asla şüphe etmediğim bazı arkadaşlar, bu kez de “Balyoz tutuklusu Engin Alan’a kucak açmasından” dolayı çakıyorlar Sayın Bahçeli’ye...
Efendim;
Engin Alan bir darbeciymiş...
Bu zâtın, liderleri topyekun içeri atıp, memleket yönetimini tankla ele geçirmeyi planladığını ispatlayan ses kayıtları internete düşmüş...
“Paketlenmiş Öcalan”ı Türkiye’ye taşıdı diye, bir başka ifadeyle “kargo hizmeti” ifa etti diye, hakkında böylesine vahim iddialar bulunan bir zâtı MHP’ye almak büyük saçmalıkmış...
Hem zaten, Engin Alan’ın Apo’yu teslim alan ekipte olup olmadığı bile belli değilmiş!..
“Ülkücüleri” elinin tersiyle iten Bahçeli “darbecilere” kucak açıyormuş!..
Güzelim MHP, Bahçeli yüzünden “yasakçıların”, “darbecilerin”, “halka tepeden bakanların” yatağı haline gelmiş...
Filan..
Yok hayır, bunların çoğuna katılmıyorum...
Yani şöyle ifade edeyim;
Sayın Bahçeli’nin MHP’ye “kurumsal olarak” büyük zararlar verdiğini görmekle birlikte bunun pek de kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Zira;
Sayın Bahçeli, bilerek veya bilmeyerek “istikrara” büyük hizmetlerde bulunuyor...
Taaa, gerilerden alacak olursak...
Kendisi, çözümü sokakta arayan çok sayıdaki “ülkücü”yü sistem içine çekti; “ılımlı” hale getirdi, yasalara daha saygılı olmalarını sağladı.
Bunun ilk adımlarını da, “Yumurta topuk ayakkabılı, beyaz çoraplı, sarımsak kokulu adamların içimizde yeri yok” yaklaşımı ile attı...
Düşünün;
Hükümetin “açılım” gibi son derece kritik icraatlara imza attığı böylesine hassas ve kritik bir dönemde MHP’liler, “Eski MHP”liler” olsa idi...
Neler yaşardık neler!..
Dolayısı ile Sayın Bahçeli’nin “içeriyi dizayn” çabasının son derece faydalı olduğunu düşünüyorum ben...
Bir de şu açıdan bakalım:
Önümüzdeki genel seçimden ne çıkar?..
Bir:
Büyük, çok büyük ihtimalle yine bir “tek başına AK Parti” hükümeti.
İki:
Küçük, çok küçük ihtimalle, “CHP-MHP” koalisyon hükümeti.
Birincisi olursa “istikrar” devam eder...
İkincisi ise adeta bir felaket senaryosu.
Ne ibadetin, ne ekonominin tadı kalır.
Memleketin risk primi yükselir, yatırımcılar tası tarağı toplayıp yurtdışına kaçar.
Bir “militan kadrolaşma” süreci yaşarız ki sormayın gitsin...
MHP’liler bir halt yapamaz da, kadroları yine militan sol kapar.
Neresinden bakarsanız bakın;
Türkiye’nin bir “koalisyona” muhtaç olmaması lazım.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu ihtimal hayli küçükse de, hiçbirşeyin garantisi yok!..
Neyse ki;
Sayın Bahçeli’nin politikaları, “istikrarı” neredeyse garanti altına alıyor...
Sağolsun, bilerek veya bilmeyerek AK Parti’nin değirmenine su taşıyor...
Bu kötü müdür, iyi midir?..
MHP’nin başında Sayın Bahçeli’nin değil de iddialı bir ismin olması, “istikrar” açısından ne getirir ne götürür?..
Sizi bilmem...
Ben Sayın Bahçeli’den çok memnunum.
Dolayısı ile bana sürekli olarak mesaj göndermek suretiyle Sayın Bahçeli’nin aleyhine bir şeyler yazmaya teşvik ve de tahrik etmek isteyen dostlarımın oyununa gelmem...
Daha net bir ifadeyle...
Yemem!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi