Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

24. dönem, “Birinci Meclis” gibi çalışacak

24. dönem, “Birinci Meclis” gibi çalışacak

Genel seçimlere doğru hızla yol almaya başladık. Mart ayının kazma kürek aratmasına rağmen siyaset havası “İklim” etkisiyle ısınmaya başladı.
12 Haziran’da 24. dönemde görev yapacak milletvekilleri seçilecek.
TBMM’nin 24. dönemi, 23., 22., 21. dönem ve önceki dönemler gibi olmayacak. 24. dönem, 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonraki TBMM gibi de, 27 Mayıs 1970’ten ve 12 Eylül 1980’den sonraki gibi de olmayacak.
Şeçim sath-ı mâilinde, anayasa konusu tüm partilerin propagandalarının tam da göbeğinde yer alacak. Yani 12 Haziran’da, sadece yeni hükûmetin oluşması için oy kullanmayacağız; yeni anayasa için oy kullanacağız. Yeni anayasa... Yani yeni “Teşkilat-ı Esasiye” için, devlet teşkilatının yeniden düzenlenmesi için oy kullanacağız.
Yeni bir Teşkilat-ı Esasiye hazırlayacak TBMM, bir kurucu meclis gibi çalışacağından, propaganda döneminde halktan oy isteyecek siyasiler “kurucu meclis” için oy istemelidirler.
20. yüzyılda yapılan tüm anayasalar, 20. yüzyılda kaldı. Çünkü onlar o yüzyıla göre çizilmiş çerçevelerdi. Şimdi 21. yüzyıl ve bu yüzyıl hiçbir yönüyle 20. yüzyıla benzemeyecek.
İnsanlığı 2 büyük dünya savaşına sürükleyen pozitivist-modernitenin ürettikleri, artık yeni dünyanın ve yeni insanın ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Ülke olarak yaşadığımız tüm sıkıntıların temelinde, 20. yüzyıl elbisesinin dar gelmesine rağmen 21. yüzyılda da zorla giydirilmeye çalışılması yatmaktadır. (Geçen yüzyılın elbisesini bir numara büyük alsaydık, 21. yüzyılda da giyseydik iyiymiş ama kimse akıl edemedi.)
Yeni anayasa, “buyuran” değil, bireye güvenen bir anayasa olmalı ve bireysel özgürlüklerin öncelendiği, “sağlayan” bir anayasa olmalı. Bu yüzden, yeni anayasanın temel felsefesi, ne tür olursa olsun “egemenlik” değil, mutlak “özgürlük” olmalıdır. Egemenlikçi ve buyurgan bir anayasadan bireyi esas alan özgürlükçü bir anayasaya geçmek hiç de kolay olmayacaktır. Tüm hayat felsefesini ve varlık sebebini “egemenlik” anlayışına göre oluşturmuş ve devletin en küçük hücresine kadar sinmiş bir zihniyetin kazınıp temizlenmesi pek kolay olmayacaktır. Direnenler olacaktır... Kurumsal direnmeler, siyasî direnmeler, ekonomik direnmeler olacaktır. Yeni toplumsal gerilimler yaşanacak, saflar daha da belirginleşecektir.
Tüm bu tespitlerden de anlaşılacağı üzere, 24. dönem TMMM’si, Türkiye’yi dönüştürecek bir meclis olacaktır. 22. ve 23. dönemde başlayan ivme, 24. dönemde kalıcı dönüşümler sağlayacaktır. Bu yüzden 24. dönem meclisi, “Birinci Meclis” gibi çalışacaktır. Misak-ı Millî konusunda sonuna kadar direnen Birinci Meclis gibi çalışacaktır... Misak-ı Millî için kelleyi koltuğa alan Birinci Meclis gibi çalışacaktır... Lozan’ı imzalamayacağı anlaşıldığından dağıtılan Birinci Meclis gibi çalışacaktır... Ali Şükrü Bey’lerin, Hüseyin Avni Bey’lerin olduğu Birinci Meclis gibi çalışacaktır.
Birinci Meclis’te Ali Şükrü Bey’ler, Hüseyin Avni Bey’ler, yüreklerini ve başlarını koymuşlardı ortaya. 24. dönemde de Ali Şükrü’ler, Hüseyin Avni’ler gerekir... Ama sadece yüreklerini ve başlarını koyacak Ali Şükrü’ler, Hüseyin Avni’ler değil; bilgileriyle yüzyılın yönünü değiştirecek vekiller gerekir.
Pekiiii... Var mı böyle aday adayları?..
Var!..
Birinci Meclis’in işlevini çok iyi bilen münevverler olduklarını bildiğim ve görüşlerini yakından tanıdığım bir Mümtaz’er Türköne, bir Vedat Bilgin, bir Mustafa Çalık, bir Naci Bostancı, 24. dönemde TBMM’de olurlarsa, o meclisin Birinci Meclis gibi çalışacağına adım gibi eminim.
İnşallah siyasetçiler de böyle bakıyorlardır meseleye de, Türkiye’nin 24. dönem TBMM’si ile düzlüğe çıkması için aday belirlemesinde isabetli kararlar alırlar.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi