Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Sınırları aşta gel

Sınırları aşta gel

Lozan anlaşmasıyla Yunanistan’a bıraktığımız topraklara İpsala sınır kapısından girdiğimizde, içimizi buruk bir gurbet havası kapladı.
Sınırdan geçenleri ilk karşılayan Dedeağaç’ı ve köylerini, otobüs hızının müsaade ettiği ölçüde seyrederken duygulandık.
Bu arada İTO Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş ve yönetim kurulu üyelerinin hareket felsefesini özetleyen şu söz aklıma geldi:
“Ayak basılmadık kara parçası ve ticaret yapılmamış ülke kalmamalı. Sınırlara engel olarak değil, aşmak için bakmalı.”
Bu çerçevede Selanik Kitap Fuarı’na giden İTO yönetim kurulu üyeleri ve meclis üyeleri, Batı Trakya’da yaşayan belediye başkanları, işadamları ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini ziyaret ettiler.
İlk durağımız, son seçimlerde belediye başkanlığı ve meclis üyeliklerini soydaşlarımızın kazandığı Kozlukebir ilçesiydi.
Bizleri gurbetten dönen yakınları gibi karşıladılar. Ticaret başta olmak üzere kültürel ve sosyal ilişkiler nasıl geliştirilebilir diye konuşuldu.
¥
Kozlukebir’den sonra minarelerinden Müslüman Türk köyleri olduğunu anladığımız beldelere uzaktan selam ve özlemler göndererek Gümülcine’ye vardık.
Gümülcineli işadamlarıyla buluştuk. Bu buluşmaya Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç da katıldı.
Mustafa Sarnıç, hem Gümülcineli işadamlarına hem İTO üyelerine hitaben konuşurken, defalarca onur duydum.
Nihayet Türkiye artık bir dünya devleti olmuş. Mevcut iktidar, Türkiye’yi dışişleri noktasında kısır döngüden çıkarmış, ülkemizi dünya toplumlarına ve devletlerine açan büyükelçi ve konsolosları işbaşına getirmeye başlamış.
İşte Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç olsun, Selanik Başkonsolosu Hüseyin Özdemir olsun, her ikisi de devlet millet bütünleşmesinin birer temsilcisi olarak, bulundukları şehirlerde ülkemizi ve insanımızı güleryüz ve tatlı dilleriyle temsil ediyorlardı.
Bu sebeple, Batı Trakyalı soydaşlarımız, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel desteğinden çok memnunlar.
¥
Gümülcine’deki işadamı soydaşlarımız da tarım, hayvancılık ve sanayi yatırımları için Türkiye’den işadamı beklediklerini söyledi ve davet ettiler.
Gümülcine’den Kavala’ya geçtik. Kavala ticaret odası başkanı ve yönetimiyle, İTO yönetim kurulu üyeleri Mehmet Develioğlu ve İsrafil Kurulay başkanlığındaki heyet, bir dizi görüşmelerde bulundular.
Kavala ticaret odası başkanı bir Yunan vatandaşı ama Türkiye ile ticaret yapabilmek için Türkçe öğrenmeye başlamış.
“Hep çok uzaklara baktık, yanı başımızdaki komşuyu göremedik” diye hayıflandı ve turizm başta olmak üzere çeşitli iş sahalarında ortaklıklar yapabileceklerini söylediler.
Görebildiğimiz kadarıyla o coğrafya adeta Cennetten kopmuş bir parça gibiydi.
Dünya üzerinde her türlü canlının nasıl bir coğrafyada yaşaması gerektiğini en iyi bilenlerin atalarımız olduğu bir gerçek.
Osmanlı şehirleri, “dağ, su, ova ve ormanın,” dip dibe olduğu yerlerde kurmuş. Anlamakta geç kalınsa da buralarda olmak için “sınırları” değil, “sinirleri” kaldırmalı.
Tarihin tekerrür etmemesi için yeni bir tarih yazmalı. Onu da İTO yazmaya başlamış.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi