Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Din ve Hayat

Din ve Hayat

Bu hafta bir dergiden söz etmek istiyorum. Adı dergi ama bir kitaptan daha çok bilgi var içinde.

“Din ve Hayat” dergisi İstanbul Müftülüğü’nce üç ayda bir yayınlanıyor.

Derginin bu sayıdaki kapak konusu; “Din ve Dünyevileşme” başlığını taşıyor. İçindeki yazılardan ziyade kapak fotoğrafı her şeyi anlatmış.

Kapakta Kâbe-i Muazzama, minareleriyle birlikte gözüküyor ama tepesinde de gökdelen oteller var. Yani Kâbe, dünyevileşme zihniyetinin esaretinde kalmış.



Yıllar önce Kâbe’nin fotoğrafını yukarıdan çekmek için o otellerden birinin tepesine çıkmıştım.

En güzel kareyi bulmak için uğraşırken, baktım Kâbe-i Muazzama aşağıda kalmış, birden hürmet hissim zayıflar gibi oldu ve hemen aşağıya indim. Bir daha da çıkmadım.

Tabii o otellerde kalan hiç kimseye bir diyeceğimiz olamaz. İnsanların parası vardır, pulu vardır, arz talep meselesidir, isteyen istediği katta yatar, kalkar.

Yalnız o yüksek katlarda yatan bir Müslüman ayaklarının dibindeki Kâbe’ye bakıp da Allah ile arasında samimi bir iletişim kurabilir mi onu bilmiyorum.

Büyük söylememek lazım. Belki param olsa ben de kalırım oralarda. İmkânım ve param olmadığı için böyle söylüyor olabilirim.

Her neyse, yine de Kâbe’nin etrafına dikilen gökdelen oteller, Hac veya Umre ibadeti için Mekke’ye giden dünya Müslümanlarına karşı hiç şık değil.

Hz. İbrahim (a.s.) ve Efendimiz (s.a.v.) başta olmak üzere, ilk Müslümanlara, sahabelere, tabiinlere, evliyalara, Allah dostlarına ve dünya Müslümanlarına karşı saygısızlığın ta kendisi. Koca çölde yer mi yok da Kâbe’nin dibine oteller yapıldı.



“Din ve Dünyevileşme” üzerine dergide çok güzel yazılar ve röportajlar var.

Bütün bu güzel yazıların adına, İstanbul Müftümüz Mustafa Çağrıcı hocamın yazdıklarından birkaç cümle paylaşmak istiyorum:

“Bir dindarın ‘dünyevileşmesi,’ temelde ondaki bir ahlaki sapmadır. Dünyevileşme bu anlamıyla, insanın özündeki dini duyarlılığın solması, dini bağın çözülmesidir.

Kur’an’da ibadet ederken, Allah’ı anarken, tövbe ve dua ederken, içimizin ihlâs ve huşu ile ümit ve kaygıyla Allah’a yönelmesi, kalbimizin hep O’nunla olması istendiği gibi; çalışırken, kazanırken, harcarken, velhasıl değişik yönleriyle günlük hayatımızı yaşarken de Allah ile birlikteliğimizin şuurunda olmamız ve bu şuurun verdiği sorumluluğu, ruhumuzda diri tutmamız istenmiştir.

Kısaca Kur’an açısından ‘dünyevileşme’; araç olması gereken dünyayı amaç bilme, dünya malını, dünya iktidarını ve dünya zevklerini Allah rızasının ve ahiret kaygısının önüne geçirmedir.

İslam düşünürleri bu duruma düşmeyi gerçek bir kölelik sayarlar.

İnsan, hakiki özgürlüğünü ancak zevklerin esirliğinden, dünya gailelerinden kurtularak ve bu sonlu şeylerin üstüne çıkarak kazanabilir.

İslami öğreti açısından dünyevileşmeyi; ‘dünya malına, debdebesine ve zevklerine kendini kaptırmak’ diye anlarsak, bunu dindarlıkla bağdaştırmak mümkün değildir.”

Bilgi için: 0212 518 46 04


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi