Dayağı ABD yiyecek

Dayağı ABD yiyecek

Irak Savaşı sonrası Amerika’nın özellikle müslüman halklar arasında itibarı iyice düştü. Bölgede anti-Amerikan duygular hızla yükseldi, Türkiye bu alanda en başı çeken ülkelerden biri oldu.

Başkan Bush, Amerikan’ın müslüman düşmanlığının simgesi haline dönüştü.

O yüzden adında Hüseyin olan, müslümanlığı konusunda iddialar ortaya atılan Obama başkan seçildi.

Obama göreve gelir gelmez, dünyanın bu bölgesini geri kazanacak adımlar attı.

Mısır, Türkiye gezileri ve mesajlarıyla, savaşın İslamla değil terörle olduğunu vurguladı.

Amerika da bu dönemde Irak’ta olduğu gibi işgalle değil, halk ayaklanmaları yoluyla rejim değişikliklerini destekledi, bu sayede bölgede sempati kazandı.

Ama şimdi tekrar başa dönme riski çok yüksek. Filistin, devlet statüsünün kabulü için Birleşmiş Milletler’e başvurdu.

Genel Kurul’da kabul edilmesi muhtemel bu başvuruyu Washington, ulusal güvenlik çıkarları gereği veto etmek durumunda kalacak.

Seçime bir yıl kala Obama’nın başka türlü davranma şansı zaten yok.

Böyle bir tavır ise bölgede yeni bir anti-Amerikancılık dalgasının başlamasına yol açacak. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali.



BDP şiddeti yüceltiyor!

Asgari demokratik koşullar oluşmadığı için 1 Ekim’de açılacak Meclise katılmayacaklarını bildirmiş BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş.

Eş Başkan Gültan Kışanak ise BDP’nin protokol önerisini kamuoyuna açıklamış.

Demokratik Anayasal çözüm sürecine ilişkin maddelerden bazıları şöyle:

- Etnik kimlikler arasında alt kimlik-üst kimlik tartışması yapılmamalı. Üst kimlik olarak hiçbir etnik kimliğe vurgu yapmayan yeni bir anayasal vatandaşlık tanımı güvence altına alınmalıdır.

- Herkesin kendi anadilini özgürce ve hiçbir kayıt-koşul olmadan kamusal alan dahil her alanda kullanabilmesi anayasal güvence altında olmalıdır.

- Devletin alanı küçültülüp, adem-i merkezi yönetim sistemine geçilmelidir. Bölgesel düzeyde tanınacak özerkliklerle bölge, il ve belediye meclislerinin yetkileri merkeze oranla arttırılmalıdır.

- Siyasi saiklerle tutuklanmış bütün Kürt siyasetçiler ve tutuklu milletvekilleri serbest kalmalı, bunun için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- İmralı sistemine son verilmesi ve Öcalan için kısa vadede ev hapsi, orta vadede ise serbest bırakılması öngörülmelidir.

Şimdi, bu taleplerin tamamına yakını BDP’nin Meclis’te bulunup katkı sağlayacağı yasama faaliyetleriyle doğrudan bağlantılı.

Yeni anayasa tartışılır, AK Parti bu konuda komisyonlar oluştururken BDP Meclisi boykot ediyor.

Bir bölümü AK Parti’ye yakın birçok sivil toplum kuruluşunun hazırladığı anayasa taslakları BDP’nin taleplerini zaten karşılıyor.

Bu taleplere kökten hayır diyen bir devlet anlayışı terk edilmiş durumda.

Yani, bu taleplerin demokrasinin asgari müştereğinde buluşularak gerçekleştirilmesi mümkün. BDP, hem demokratik yolla değişim talebini dile getiriyor, hem de demokratik sürece katılımdan imtina ediyor.

BDP yönetiminin görmesi gereken gerçek, demokratik katılımdan uzaklaşmış Kürt siyasi hareketinin şiddete katkı sağladığı olmalıdır. BDP, her gün genç insanlar öldürülürken Abdullah Öcalan için ev hapsi opsiyonunu tartışmaya açamaz.

Önümüzdeki dönemde AK Parti ve CHP’nin anlaşıp BDP’nin taleplerini de karşılayacak bir anayasa metni hazırlamaları ihtimali yüksek. BDP sanki böyle bir ihtimalin gerçekleşmesinden rahatsız görünüyor.

Değilse, Meclise girip üzerine düşeni yapmalı.



Fenerbahçe iyi ki Sercan’ı almadı

Öncelikle tipik bir Anadolu takımı oyuncusu. Yani kapanmayı öncelik edinen karşı ataklarla hücuma kalkan ekiplere daha uygun. İkincisi özel yaşamına dikkat etmiyor.

Bursaspor’dan ayrılma nedeni de bu.
Aslında Trabzonspor’a gitse, Burak

Yılmaz gibi daha da parlama şansı bulurdu.

Çünkü Trabzon’da bütün kentin gözü futbolcunun üzerinde.

Kendisine bakmayan oyuncunun bu takımda kalma şansı yok.
İstanbul ise bu açıdan pek tekin bir yer değil. O yüzden Sercan tercihini doğru buluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi