Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yeni Osmanlı ve düşmanları

Yeni Osmanlı ve düşmanları

Son sıralarda değişen Türkiye ile ilgili çeşitli isimlendirmelere rastlamaktayız. Bunlardan birisi ‘Yeni Türkiye’ tabiridir. Bir diğeri de Yeni Osmanlılıktır. Ulusalcı kesimler numaralı cumhuriyetten hoşlanmıyorlar. Ulusalcılar hariç şüphesiz ‘Yeni Türkiye’nin içeride ve dışarıda dostları bol. Bunlar Türkiye’deki ulusalcı kesimlerle başları hoş olmayan kesimlerdir. Kısaca liberaller diyebiliriz. Bunlar ideolojik olarak Osmanlı’dan da hoşlanmazlar. Bu açıdan bunlar hem ulusalcı hem de milli çizgiye aykırı ve hatta düşmandırlar. Burada ulusal kavramı ile milli kavramını birbirinden farklı kullanıyorum. Kemalizm çerçeveli milliliğe ulusalcılık diyoruz. Manevi ve İslami değerlerle barışık vatanperverliğe ise millilik diyoruz. Dolayısıyla Yeni Türkiye muhipleri hem İslamcıların yabancı olmadıkları milli duruşa hem de Kemalist çerçeveli ulusalcılığa karşıdırlar. Yeni Türkiye’nin muhiplerinin belli zamanlarda mutlaka ulusalcılarla yolları kesişmiştir. Ya da siyasi ideolojinin dışında dünyevi ideoloji anlamında beraberlikleri vardır. Yeni Türkiye kavramını ilk üreten veya kullananlardan birisi Graham Fuller oldu. Değişen Türkiye’ye bu ismi verdi. Kemalist çerçeveli ulusalcılık geçmişte Batı’nın işine yarıyordu. Zira Müslümanlar arası birlik ve beraberliğe engel idi ve bundan dolayı ulusalcılığın kök salmasını istiyorlardı. İslam dünyasına model anlayıştı. Kök saldığına kanaat getirdikten sonra ‘beyni’ yani İslam ülkeleri arasında değil de Batı ile iktisadi anlamda liberalizm üzerinden entegrasyonunu esas aldılar. Bu durumda milli servetlere erişmek için Batı karşıtı ulusalcılığın tarihe karışması gerekiyordu. Olivier Roy’nin deyimiyle artık Kemalizm türü ulusalcılığa ihtiyaçları kalmamıştı. Onun yerini küreselcilik alacaktı. Ulusalcılığa dine mesafeli olmasından dolayı değil açık pazara karşı olduğu için karşıydılar.
¥
Lakin hâlâ Batı beyni yani İslam ülkeleri arası küreselciliğe ve entegrasyon formüllerine karşı. Bunu çıkarlarına aykırı görüyor. Yeni Osmanlıcılık veya eksen kayması dedikleri de işte bu. Bu anlamda Yeni Osmanlıcılık dediklerinde aslında zımni olarak olumsuz atıfta bulunmuş oluyorlar. Ötekini ifade etmiş oluyorlar. Arap Baharı çerçevesinde Arap ulusalcılığı eriyip gidiyor. Bu anlamda bugüne kadar keyfi idarelerden dolayı entegrasyon imkanı bulamayan veya değerlendiremeyen ulusalcı yapılar yıkılıyor ve çöküyor. Çünkü bu ulusal yapılar aynı tip ama kaynaşma imkanından mahrum ve yalnız. Dolayısıyla ulusalcılık günümüzde miadını doldurdu ve kendi kendine intihar anlamına gelmektedir. Batı ise AB projesi üzerinden ulusalcılığını yumuşatmak istemiştir. ABD ise uluslar arası ilişkilerde bir manzume ve bir koalisyon gibi hareket etmektedir. Gücünü de buradan almaktadır. Türkiye ise ulusal sertliğini yumuşatarak bölgesine açılmak ve bu suretle merkeziyetini güçlendirmek istediğinde Yeni Osmanlıcılıkla itham edilmektedir. Ulusalcılar bunu hep ümmetçilikle yaftaladılar.
¥
Ulusalcılığın sonu gelmiştir lakin ulusalcıların da dediği gibi Yeni Osmanlıcılığın da düşmanları çoktur. Başta ulusalcıların kendisi Osmanlı geçmişine yabancı ve yeni bir tarzda üretilmesine de karşıdırlar. Yeni Türkiyecilik hattı veya liberaller de Yeni Osmanlıcılıktan hoşlanmazlar. Zira onlar kimliklerini Osmanlı’dan değil Batı’dan devşirirler. Onlara göre de Yeni Osmanlıcılık bir eksen kaymasıdır. Bölgede de Yeni Osmanlıcılık muhalifleri çoktur. Esasında İran’dan başlayarak Suriye ve İsrail’e kadar Yeni Osmanlı karşıtı geniş bir yay ve hat vardır. Yeni Safevilik onun muarızlarındandır. Yeni Safeviliğin zeyli ve müttefiki mesabesindeki Suriye rejimi baştan beri Yeni Osmanlıcılık karşıtıdır. İsrail de AB gibi Yeni Osmanlıcılık karşıtıdır. Yeni Osmanlıcılık karşıtı olanların tamamı geçmişte Türkiye’nin AB eğilimini desteklemişlerdir. İran, Suriye ve İsrail. Davos’ta Başbakan Erdoğan’la atışan Şimon Peres Türkiye’nin en hararetli AB destekçisi idi. Nedeni, hayatiyet alanını Ortadoğu’da gören İran ve İsrail’in günün birinde kendilerine gerçekçi bir rakip görmek istemeyişleridir. AB de aynı şekilde Ortadoğu üzerinden yeniden güçlenecek Türkiye’nin müstakbelde karşısına rakip bir güç olarak çıkmasını istememektedir. Bundan dolayı tam üye olmadan Türkiye’yi kopmaz bir biçimde Batı limanına demirlemek istemişlerdir. Sadece bir ara ABD Türkiye’yi bölgede (Afganistan vesaire) kullanabilmek için AB meselesine muvakkaten soğuk bakmıştır. Bu da başka faktörler nedeniyledir. Türkiye müteharrik bizzat olduğunda yani kendi politikalarını uyguladığında ve bu manada Yeni bir Osmanlı anlayışını temsil ettiğinde bütün bu sayılan gruplar ve bloklar zımni veya açıktan buna karşı çıkmaktadır. Dolayısıyla yeni Osmanlıcılığı Batı’nın bir Truva Atı olarak görenler asıl kendileri en azından ideolojik bağlamda bölgede ABD’nin kuklaları ve vekilharçlarıdır. Yeni Osmanlıcılık karşısında asıl Yeni Türkiye veya ulusalcılık AB veya ABD’nin geçmişteki veya günümüzdeki ideolojik hatta siyasi müttefikidir. Belki uydularıdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi