Başbakan Erdoğan’ın Tunus’tan Libya’ya geçmesine saatler kala, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile İngiltere Başbakanı Cameron Libya’ya baskın bir ziyarette bulundular.

Belli ki bu ülkeler Arap Baharı’nda ön almaya çalışıyorlar. Geride kalma niyetleri yok. Bundan dolayı Libya’da yıldırım hızıyla Erdoğan’ı geçmek istediler. Erdoğan’ı geçtiler ama Araplar ne yapıyor? Nal toplamakla meşguller. Saltanatları onlara yetiyor. El Cezire’nin Trablus’daki muhabirine sorduğu gibi, gelen giden Arap lider veya yetkili var mı? Kimi rütbeli askerler bir de en nihayet neden sonra Mısır Dışişleri Bakanı da Libya’yı ziyaret edecek. Faktörler ne olursa olsun, Batılılar Arap Baharı’nı yönlendirmek ve yeni dönemde de köprübaşı olmak istiyorlar. Bunun için de ayıp, kusur dinlemiyorlar. Önceden ilan edilmemiş baskın ve yıldırım ziyaretler yapabiliyor ve herkesten rol kapabiliyorlar. Baskın ziyaretin dikkat çekici yönü İngiltere Başbakanı Cameron ile Sarkozy’nin Trablus ve Bingazi’ye birlikte gitmeleridir. Bu ziyaret ilginç bir tabloyu akla getirmiştir. O da şudur: Allenby, Cemal Paşa’nın güçlerinin Filistin ve Suriye’yi terk etmesinden sonra Kudüs’e iki kişinin arasında girmiştir. Bu meşhet veya tablo Libya’da tekerrür etmiştir. Allenby’nin yanındaki kişilerden birisi Katolik asıllı bir Fransız olan İslamiyatçı yani oryantalist Massignon’dur. Diğer yanında ve tarafında ise Lawrance vardır. Lawrance ve Massingnon’un ortasında Allenby muzaffer bir eda ile Kudüs’e girer. Bunlar yeni Haçlı Seferi’nin veya sömürgecilik savaşlarının öncü birliği ve keşif koludur. Massingnon Fransız Hariciyesi’nin müstemlekeler danışmanıdır. Lawrance ise Osmanlı’ya karşı Arapları ayartma peşindeki bir sefil.
*
Trablus veya Bingazi sokaklarında da üç kişi birlikte gözükmektedir. Bunlardan birisi Allenby yerinde İngiliz Başbakanı Cameron, diğeri Sarkozy, üçüncüsü ise Siyonist filozof Bernard Henri Levi’dir. Bernard Henri Levi ortak karede, hem Lawrance hem de Massingnon pozisyonundadır. Massingnon, Selam-Şalom kardeşliğinin veya kulübünün de, yani Yahudi-Müslüman beraberliğinin mimarı ve laik vaizidir. Bernard Henri Levi de bugün aynısını yapmaktadır. Arap Baharı’nı ve Libya ve Suriyeli muhalifleri İsrail’le tanıştırmak ve barıştırmak ve onları ayartmak istemektedir. Evet, 15 Eylül (2011) tarihinde Trablus ve Bingazi’de üç Yahudi ve Siyonist sermest bir halde ve kol kola yürüyorlardı. Lakin bu tablo sadece üç Yahudinin bir araya gelmesinden ibaret değildi. Tabloda görünmeyen bir yön ve işaret daha bulunuyordu. Masonluk duruşu. Mason pozu nedir? Sağ eli ilikli ceketin içine yarıya kadar sokarak yapılan, gizli bir mesaj içeren duruştur. Karadayı ve Kıvrıkoğlu pozlarından tanıdığımız gibi. Peki! Sarkozy ve Cameron Libya’da böyle bir poz verdiler mi? Elbette vermediler. Peki öyleyse nerden mi çıkartıyoruz? The Guardian gazetesi çizeri ve karikatüristi Steve Bell’in çizgilerinden ilhamla! (Steve Bell The Guardian, Thursday 15 September 2011/Steve Bell on the Cameron-Sarkozy visit to Libya-cartoon).
*
Karikatürde dikkat edilirse iç içe üç unsur bulunmaktadır. Bunlardan birisi hem Sarkozy’nin hem de Cameron’un sağ elleri ilikli ceketlerinin içinde görünüyor. İkincisi, Napolyon üniforması giymişler. Üçüncüsü ellerinde yeni Libya barakları taşıyorlar. Libya bayrağı takiyyeden ibaret. Onu geçelim. Lakin geriye iki hakikat kalıyor. Bunlardan birisi Cameron ve Sarkozy’nin Libya’ya Napolyon misyonuyla yani işgalci pozisyonda gelmeleridir. İkincisi de masonik yapıya dahil olmalarıdır.
Bununla pek ilgisi olmasa da geçmişe bir yazımda Mübarek’in aile fotoğrafında da aynı poza dikkat çekmiştim. Geçenlerde Mübarek’in yatarken ellerini göğsü üzerine kavuşturmuş fotoğraflarını gören birisi Mübarek’in ne yapmak ve hangi mesajı vermek istediğini sordu. Arkadaşın aklına gelen bunun Firavun duruşu oluşuydu. Başka bir ihtimal daha var. Acaba bu pozisyonuyla dul kadının çocuklarından yani ihvanından yardım mı istiyor? “Daraldım artık imdadıma yetişin” mi diyor? Libya’daki Sarkozy ve Cameron bu çığlığı duyacaklar mı yoksa şarklı bir mason diye dudak mı kıvıracaklar? Yoksa Mısır halkına güçleri mi yetmiyor?