Türkiye, bu haliyle Play-Off’u geçemez

Türkiye, bu haliyle Play-Off’u geçemez

Bizim en iyi futbolcumuz Atletico Madrid’de, onların en iyi futbolcusu Real Madrid’de oynuyor.

Böyle bakınca da bu grupta Almanya’nın hiç puan kaybetmeden birinci olması, Türkiye’nin ise şans eseri play-off’a kalması kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkıyor.

Grupların puan sıralamasına baktığımızda, Türkiye’nin içinde bulunduğu grup kadar dengesizi yok.

Çünkü elemelerin en zayıf gruplarından biri.

Bugün çekilecek kurada karşımıza çıkması olası takımlara ve elemelerde aldıkları puanlara bakınca Türkiye’nin Avrupa yolunun bayağı zorlu olduğu görülüyor.

Niye böyle oluyor?

Sayısı giderek azalsa da hala en popular spor futbol.

Bu sporu yapanlar ülkenin en fazla para kazanan gençleri haline geliyor.

Milli Takım Teknik Direktörü’ne biz de milyonlarca euro ödüyoruz.

Ama başka takımlarda mucize yaratan bu adam, Türkiye’ye gelince teklemeye başlıyor.

Birincisi, gerçekle hayali çok kolay karıştırıyoruz.

Türkiye takım ruhu, dayanışması yüksek olan bir ülke değil.

Aynı sahalarda, aynı olanaklarla yetişen gençler adları Mesut Özil olunca mucizeler yaratıyor, Arda Turan olunca usta bir çalımcı olmakla yetiniyor.

Zaten Süper Lig’de oynanan futbol kalitesine bakınca böyle bir tablonun kaçınılmaz olduğunu görüyoruz.

İspanya, İtalya, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde ligin kalitesini yükselten takımlar var.

Türkiye liginin yabancılarla takviyeli takımlarının gücü, ortaya koydukları futbol kalitesi de herkesin malumu.

Böyle bir malzemeden lezzetli bir yemek çıkması mümkün değil.

Acı gerçeği görmek lazım.

Spor, Türkiye’de hala geniş kitlelerin yapmaktan çok izlemeyi tercih ettiği bir aktivite.

Televizyon önünde izleyenlerin sayısı da hızla artıyor.

Bu futbolla tribünlerin dolmasını beklemek de gerçekçi değil zaten.

Biz de İspanya gibi bir Akdeniz ülkesiyiz ama bizim dünya sıralamasında başa oynayan bir tenisçimiz yok.

Tenisçisi, atleti olmayan bir ülkenin başarılı futbol takımları olması çok zor.

Kalıcı başarı, sağlıklı kuşaklar ve uluslalararası itibar istiyorsak, daha geniş kitleleri aktif sporcu yapmamız gerekiyor.

Kim, kimi kurtardı!

Fenerbahçe veya Galatasaray’ın geçmişte birbirlerine ne gibi favörler yaptığını tartışmak doğru değil.

Aklı başında olan herkes, futbolda bir kirlilik varsa bunun bir kulübe özgü olmadığını, bu sefer sadece birinin yakalandığını biliyor. Bu işi ezeli rekabetin bir başka boyutu haline döndürmek dikkatleri asıl meseleden uzaklaştırıyor ve taraftarları zaman zaman yanlışı da savunmak noktasına getiriyor.

Evet, şike her zaman vardı, bu kez yakalandı iddiası var.

Demek ki, bundan böyle herkes attığı adıma dikkat edecek çünkü birileri bu faaliyetleri izliyor.

Şikeci olduğunu iddia ettiği isimlerin hepsini yakalayıp sadece bir kısmını yargı önüne çıkarsa da takip ediyor.

Bu yüzden bu süreci kulüpleri nasıl yaralarız meselesinden çıkarıp temiz futbol mücadelesine döndürmek daha doğru bir yaklaşım olur.

Futbolcular nerede!

Polis ardı ardına açıklama yaptı; “19 maçta şike tesbit ettik” diye.

Polisi “sadece yöneticiler mi şike yaptı? Futbolcular nerede?” diye eleştirdiğimizde arayıp “Bekleyin... Az sonra” dediler ama fos çıktı.

Ortada 19 maçta şike iddiası var ama bu maçlarda para aldığı iddia edilen oyuncular yok.

İnsanın aklına polis tutuklamalar için halkla ilişkiler stratejisi mi yürüttü sorusu gelmiyor değil açıkçası.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi