Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Deprem ve insan

Deprem ve insan

İnsanların gerçek yüzleri; acı çektiklerinde ve ağladıklarında ortaya çıkar. Vicdanları, merhametleri böyle zamanlarda tavan yapar.

İnsanları harekete geçiren, merhametlerini ortaya koyan vicdanlarıdır çünkü.

Merhamet yüklü vicdanlar; insanların kimliklerinin, kişiliklerinin ve mayalarının sağlamlığına dair en kesin delildir.

*

Van ve Erciş depremi; yerlisiyle, yabancısıyla, Türkiye ve dünya insanlığının vicdanlar mahşeriydi.

Bu mahşeri vicdan muhasebesinde üç grup insan dikkat çekti.

Birinci grup; nüfusumuzun yüzde doksanını teşkil eden; “imanını vicdanıyla, vicdanını imanıyla” yoğurmuş olan Müslüman halkımızdı.

İkinci grup; başka inançlara mensup olduğu halde kendi inançlarıyla vicdanlarını harmanlayan insanlardı.

Üçüncü kısım ise; gece gündüz demeden, canlarıyla mallarıyla yardıma koşan, “birinci ve ikinci gruptaki insanların” çalışmalarını engelleyen terör örgütünün silahlı ve siyasi kanadı ile onlar gibi düşünen belli medyadaki; “haber, eğlence ve magazin” programlarını kesintisiz sürdüren varlıklardı.

*

“İnsan ve Deprem” başlığını hatırıma getiren ve tüm insanlığa bir vefa örneği olarak gösterilen Japon yardım gönüllüsü, Dr. Miyazaki’nin, Van’a geliş hikayesi ve yaşamını bu uğurda hediye edişi oldu.

Dr. Miyazaki’yi Türkiye’ye getiren sebep; vicdan sahibi insan oluşuydu. Dil, din ve ırk ayrımı yapmadan gelmesi ise “kirletmediği ve kirlettirmediği temiz ruhuydu.”

Dr. Miyazaki, Van ve Erciş’te hiç tanımadığı, insan olmanın ötesinde hiçbir ortak yönü bulunmayan halkımıza, canını dişine takarak yardım ediyordu.

Dr. Miyazaki yardımlarını sürdürürken, Van ve Erciş’teki vatandaşlarımızla aynı dili konuşan, aynı örf, adet ve geleneklerden gelen terör örgütünün silahlı ve siyasi kanadı ise depremzedelere gelen yardımlara el koyuyor ve çalışmaları engelliyorlardı.

Bununla da yetinmiyorlardı. Depremin ilk dakikasından itibaren, her türlü yardımı cansiperane bir şekilde yapan askerimize ve polisimize kurşun sıkmaya devam ediyorlardı.

*

Dr. Miyazaki dünyanın neresinde bir felaket varsa koşmuştu. Zambia, Haiti, Afganistan, Laos, Vietnam, Myanmar, Pakistan, Tacikistan ve Türkiye.

Oysa Van’a gelmeye hiçbir mecburiyeti yoktu. Kimse ona; “Buralara gidip yardım edeceksin” diye baskı yapmamıştı.

Günlerce Van, Erciş ve köylerinde canını dişine takarak yardım ettikten sonra yurduna dönecekti. Bu sırada “Kurban Bayramı” diye bir bayramımız olduğunu öğrendi.

Bayram hakkında bilgi alınca, bayramın çok insani bir yardımlaşma duygusu olduğuna inandı ve kendisi de bir kurban keserek, Müslüman halkımız gibi aynı işi yapmak istedi.

Öyle de yaptı. Parasını ödedi, kurbanını satın aldırdı, kestirdi, dağıtacağı paylarını ayarladı ve depremzedeleri dolaşarak kurban etini dağıttı.

Dr. Miyazaki depremzedelere kurban dağıtırken, Müslüman halkın emeğiyle beslenen ve sınırlarımız içerisinde yaşayan bir kısım münafıklar ise kurban tartışması yapıyordu.

*

Dr. Miyazaki vicdan insanıydı. Ya Miyazaki’nin tırnağı bile olamayacak içimizdeki insanlık düşmanları!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi