Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Zakkum ağacı

Zakkum ağacı

Ergun Göze’nin ‘Bulunmuş Defterden Cuma Notları’ başlıklı Cuma yazıları vardı. Bu yazı hazırlık safhasında bana o yazıları veya notları hatırlattı. Bu yazı zor bir doğum oldu. Zira, hazırlık safhasında dökümanlarımı kaybettim ve bulma çabalarım da boşa gitti ve aksilikler zincirine yakalandı. Amerikalı muhalif yazar Gore Vidal’ın Hürriyet’te yayınlanan yazısı bana Zakkum ağacını hatırlattı. Yazıyı yazmak için zihni hazırlık yapıyordum. Yatsıdan sonra eve geldim. Mutfakta Mushaf-ı Şerif’in açık olduğunu gördüm. Duha Suresi’nin son iki sayfası açık vaziyette bırakılmıştı. Benim başlığım bu iki sayfada idi. Bu iki sayfayı okudum ve bir de ne göreyim. Şeceretü’z zakkum’dan yani Zakkum ağacından bahsediliyor. Bu benim tefeülümü artırdı velakin sabahleyin yazıyı yazmaya koyulduğumda yanıma almış olduğum gazete küpürünü bulamamıştım. Google üzerinden onca tarama yapmama rağmen aradığıma bir türlü ulaşamadım. Yalçınkaya bile dökümanlarına benden kolay ulaşmıştır. Ulaştığımda araya bir mania giriyordu. Zakkum ağacı şimdiden acı meyvesini vermeye başlamıştı. Gerçekten de Zakkum ağacı merkez üssü cehennem mağması olan Tuba Ağacının bir karşılığıdır. Günümüzde Bush hanedanlığı da tam tamına bir Zakkum ağacıdır. Süfyan ve Süfyanizm hanedanlığına zakkum ağacı ismi verilmiştir. Ehl-i Beyt dünyadaki Tuba ağacının bir karşılığıdır. Onu hatırlatır. Onun soyundan gelenler de Tuba ağacının meyveleri ve dallarına benzerler. Buna mukabil, Bush ve benzeri hanedanlıklar da Zakkum ağacı gibidir ve daima kötü meyve verirler. Ve Gore Vidal’a göre onların acı meyvelerinin etkisini kırmak yüz yılda bile mümkün olmayabilir. Baba Bush’a kıyafetname üzerinden baktığınızda simetrik olmayan ağzıyla adeta bir yalan makinasını andırdığını görürsünüz. Ahenksiz ve tenasüpsüz bu ağızdan sıdk değil ancak kizp ve hile dermeyan olur ve sudur eder. Buna ne şüphe! Oğul Bush’un tipinden de moronluk ve yalan fışkırmaktadır. Savaş öncesinde ve sonrasında yüzlerce hatta binlerce yalanı yakalanmış ve tescil edilmiştir. Zekâ katsayısı düşük olan bu zatın hile katsayı oldukça yüksektir. Zaten iyilik katsayısı düşük olanların hile ve kötülük katsayısı daha yüksek olur. Fizik ile metafizik arasında daima bir uyum vardır. Bu uyum yorumdan da kıyafetname ilmi türemiştir. İnsanların suretine bakarak siretini anlayabilirsiniz. Bush’lar da serapa Zakkum ağacı olduklarından onlardan hayır sadır olmaz. *** Amerikalı muhalif yazar Gore Vidal da bunun yakın tanıklarından ve takipçilerinden biridir. ‘Bush’un Verdiği Zararı Onarmak 100 Yıl Alacak’ (16 Haziran 2008 Pazartesi) demektedir. Ona ne şüphe! Kanaatime göre, Bush’un geride bıraktığı ağır miras yüzünden Ortadoğu’da bir değil birden fazla savaş çıkacak ve artçı depremler yaşanacaktır. Bu kaçınılmaz gözüküyor. Fakat Bush’un iktidara gelmesinin tek bir faydası ve tesellisi varsa; O da tezinin yakinen iflas etmiş olmasıdır. Demokratlara yakın olduğu bilinen Vidal “Irak’taki milyonları barbarlıktan ben kurtardım” diyen ABD başkanına sert eleştiriler yöneltti. Postmodern Amerikan edebiyatının en güçlü seslerinden olan Gore Vidal (83), muhalif çıkışlarına bir yenisini daha ekledi. Amerikan derin devletiyle ilgili analizleriyle de tanınan ünlü roman ve oyun yazarı Vidal, İspanyol El Mundo Gazetesi’ne verdiği röportajda, ABD Başkanı George W. Bush’u topa tutuyor. Demokrat çevrelere yakın olan ve Irak savaşına da şiddetle karşı çıkan Vidal, “Başkan tam bir suçlu gibi davrandı; ama biz, anayasayı ihlâl etme korkusundan, onu kovma cesaretini gösteremedik” diyor hayıflanarak. ABD’nin, “Bush’un yol açtığı zararı tamir etmesinin 100 yıl süreceğini” öne süren Vidal, “Biz bir diktatörlükte yaşıyoruz. Medyayı kontrol eden faşist bir hükümetimiz var” ifadesini kullandı. *** Bush’un görevden alınması için daha önce bir sivil toplum hareketi de başlatan Vidal, Demokratların başkan adayı Barack Obama’nın “zeki biri” olduğunu belirterek, “Beyaz Saray’da olması bir yenilik getirir” diye sözlerini tamamlıyor… Bush ise yine bildiğini okuyor. The Observer’da yayımlanan röportajında, Irak savaşından pişmanlık duymadığını söyledi. Röportajlarda “savaşçı bir lider olarak görünmeyi hiç istemediğini” vurgulayan Bush, bırakacağı miras hakkında ne düşündüğü sorusu üzerine, “Tarihin kararını bekleyecek olmaktan mutluyum. Ancak ben, 50 milyon insanı barbarca bir rejimin pençelerinden kurtarmanın, en azından dikkate değer bir iş olduğunu düşünüyorum” diye sözlü saldırısını sürdürüyor. İran’a sert uyarılarda bulunan Bush, görev süresi dolunca, “evrensel değerlere” adanmış bir “özgürlük enstitüsü” kuracağını da vaat ediyor. Bush’un kuracağı böyle bir enstitüde çalışacaklar ise Daniel Pipes gibi Neocon kalıntıları olsa gerektir. Burada Bush’un gitmesi ağacın gitmesidir. Halbuki, aslolan Bush gibilere cesaret veren ve hastalıklarını tatmin imkânı veren askerî sina-î kompleksin kırılmasıdır. Bush gibiler sistemden beslenmekte, güç almaktadırlar. Dolayısıyla Bush’un gücünün kırılması yetmez asıl önemli olan Bush gibilerin güç devşirdikleri zakkum köklü kaynağın yani bataklığın kurutulmasıdır. Dolayısıyla Zakkum’un meyvelerinden olan Thomas Friedman’ın dediği gibi Obama eski Amerikan rüyasını tazeleyemeyecektir. Zaten bu bir rüya değil kâbustur. Zakkum yiyenler rüya değil ancak kâbus görürler. Dolayısıyla zakkumun panzehiri kükürttür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi