Recep İvedikleştirilmiş Fetih 1453
Bu film; “Peygamberimize,” “Fetih ruhuna,” “Fatih’e,” “Akşemseddin” ve “Uluabatlı Hasan’a” karşı yapılmış büyük bir ayıptır.
İkinci büyük ayıp ise; “Peygamberimize,” “Feth’e,” “Fatih’e,” ve “Akşemseddin’in iman ettiği dinin mensupları Müslümanlar”a karşı ayıptır.
Esasında birinci sıraya koymamız gereken bir başka ayıp ise; muhafazakar medyada rızıklanan bir kısım isimlerdir. Şöyle ki:
“Neme lazım” diyerek, suya sabuna dokunmayan, Allah’tan ziyade kullara yaranmayı yeğleyen, söyleyeceklerini; ıkına sıkıla dile getiren, ne eleştirdiği ne övdüğü belli olmayan bazı, “rızık korkulu” haberciler, yazanlar ve konuşanlardır.
Normal bir yurdum insanı, ilkokul kitaplarındaki İstanbul’un fethini dahi okusa, filmde gösterilen; “Fatih,” “Akşemseddin” ve “Uluabatlı Hasan” karakterlerine itiraz eder.
Öyle bir “Fetih” “Fatih,” “Akşemseddin” ve “Uluabatlı Hasan” karakteri çizilmiş ki, ancak bu kadar Recep İvedikleştirilebilirdi.
¥
Fetih 1453 filmini seyretmeyenler varsa, izlemek için ne ceplerini ne de vicdanlarını boşaltmasınlar.
Parasının, vicdanının, Fethin, Hadis-i Şerif’le övülen komutan ve askerlerin hafife alınmasına razı olmayanlar, cüzdanlarına ve vicdanlarına sahip çıkmalılar.
Şimdi söyleyeceklerim, dini ve milli değerler çerçevesinde; “Feth’e” ve “Fatih’e” bakan vicdan sahiplerinedir.
Filmi izleyip sinemadan çıktığımda kendimi bir Bizans hayranı olarak buldum.
“Ya İstanbul beni ya da ben İstanbul’u alırım” diyerek meseleyi şahsileştiren bencil bir Fatih’in karşısında; din, iman, birlik ve “Allah bizimle beraber” diye haykıran, birbirlerine kenetlenmiş, haklı ve onurlu bir Bizans mücadelesi gördüm.
¥
Uluabatlı Hasan, (Ulubatlı denilse de doğrusu Uluabatlı Hasan’dır) Uluabatlı Hasan’ın İstanbul’un fethindeki varlığı tartışmalıdır.
Velevki var olsun diyelim. Uluabatlı Hasan, sanki İstanbul’un fethi için değil de kadın peşinde koşan, onun için vuruşan, onun öcünü almak için kaleye sancak diken, hatta kadının diğer gözdesi, Bizans komutanıyla savaşan bir dövüşçüydü.
Ve düşünün ki, Hadis-i Şerif’e nail olmak için memleketi “Bursa Karacabey Uluabat” köyünden gelen Allah’ın askeri Hasan, Konstantiniye kuşatılırken, gayrimüslim bir kadınla gönül eğlendiriyordu.
Öyle bir fetih ki, Hasan Topkapı surlarına sancağı dikip öldüğünde, sevdiği kadının hamile olduğunu bile öğrendik.
Tarihin gerçeğinde böyle bir şey olabilir mi? Uluabatlı Hasan’ın varlığı tartışılırken herhalde olamaz.
Eğer bize öğretildiği gibi Uluabatlı Hasan gerçekse, “O zaman nasıl bir İslâm askeridir”? diye sorulur.
İşte filmin Recep İvedikleştirildiği yerlerden birisi burasıdır.
Filmle ilgili kişi, Recep İvedik’te yaptığı gibi bu filmde de yine “İstanbul’a”, “Fatih’e” ve “Fethe” dair dalgasını, seyircinin gözünün içine baka baka geçmiş.
Bilmeyenler için söyleyelim, malum şahıs, ülkemizdeki yaygın küfür çeşitlerini bir araya toplayarak, Recep İvedik filmiyle genel kültürümüze katan birisidir (!).
Düşünsenize Recep İvedik gibi bir filmin ilgilisinden nasıl bir “Fetih” filmi çıkar?
Devamı yarına.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.