Yaranmaya çalıştıkça YÂRÂN olunur...

Yaranmaya çalıştıkça YÂRÂN olunur...

Abdürrahim âbi, (Karakoç) 11 Haziran 2008 tarihli yazısında, Vakit’in iki haberine atıf yaparak iki kişiden, Sabık Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin çelik’ten bahsediyordu.
İki haberden biri olan, Milli Eğitim Bakanı’yla ilgili haberde, “Eğitim Lionslara Emanet” denildikten sonra şu ifadelere yer veriliyordu:
“Hüseyin çelik… kökü dışarıda Lions kulüpleriyle ‘işbirliği’ anlaşmalarının altına imza attı.”
2007’de iki yıllığına yapılan, şu anda yürürlükte olup, bitiminde uzatılabilecek olan bu anlaşma, Bakan tarafından uygun görülmüş. Nitekim, protokolün altında Sayın Bakan’ın “Uygundur” imzası bulunuyor.
Abdürrahim âbi, bu haberle ilgili olan yazısını şu cümleyle bitirmiş:
“Amma ne bileyim… Bizim aklımız bu inceliklere yetmez.”
Her ne kadar sadece Lionslarla ilgili anlaşma için, “Bizim aklımız bu inceliklere yetmez” diyorsa da, bizim gibilerin aklının almadığı daha çoook meseleler var.
Meselâ, kendisi de Vanlı olan Sayın Bakanımız’ın, Van Gölü’nün Akdamar Adası’ndaki Ermeni kilisesinin tamiri için ne kadar uğraştığını biliyorum ve buradaki inceliği bir türlü aklım almadı almıyor.
AKP hükümetinin tamir ettirdiği Akdamar kilisesinin tamir edilmesi hakkında, tamir edilmeden önce Sayın Bakan şöyle diyordu:
“Biz Akdamar adasını tamir edersek, onların Türkiye aleyhine yapmış oldukları Ararat filmine karşı bir jest yapmış oluruz. (Yani kötülüğe karşı iyilik) Dolayısıyla, “Türkler Ermenilere soykırım yaptı” diyenler lehimize döner.”
Sanki Hıristiyan âlemi almış dürbünü eline, gözüne dayamış, “Acaba şu Türkler bir Ermeni kilisesi tamir ettirecekler mi?” diye durmadan bizi gözlüyorlar. Bizim Akdamar kilisesini tamir ettirdiğimizi görünce de hepsi birden “Yok yaaa! Türkler meğer çok iyi insanlarmış. Ermenileri katletmediler” diye bizim hakkımızda fikir değiştirecekler.
Sayın Bakan böyle bir fikir değişikliği olacağından bahsederdi.. Gün geldi, kendi hükümeti tamir ettirdi. Hatta Kültür Bakanı Atilla Koç, “Hayırlı olsun” diyerek kurdela kesti. Sonra ne oldu? Hıristiyan âlemi fikir değiştirip lehimize mi döndü? “Türkler Ermeni soykırımı yapmadılar” demeye mi başladılar?
Meselâ benim aklım oldum olası, Hüseyin çelik’in işaret ettiği buradaki inceliğe yetmedi gitti…
Aklımın yetmediği bir incelik daha var:
8 yıllık kesintisiz eğitimle hedeflenen, Kur’an Kurslarının, dolayısıyla hafızlığın ve İmam-Hatiblerin önünü kesmekti. Bu tehlike bilindiğinden, inançlı kesim karşı çıktıysa da 8 yıllık kesintisiz gerçekleşti.
Sonra ne oldu? Başta hafızlığa olmak üzere, büyük zararı dokundu.
Tam burada soralım: Sekiz mi büyük on iki mi?.. Deli değiliz ya tabii ki on iki daha büyük..
öyleyse Sayın Milli Eğitim Bakanımız’ın, 8 yıl olan kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkarmak için uğraşmasına ne demeli?
8 yıllık kesintisizi 12 yıla çıkarınca, tahrîbat daha da artmayacak mı?.. Tabii ki artacak.
Görünüşte öyle. Ama burada da Akdamar kilisesinin tamirinde olduğu gibi bir incelik var olmaya var da, benim aklım bu inceliklere yetmiyor. öyle tahmin ediyorum ki, Abdurrahim âbi’nin aklı da yetmez…
Aklımızın yetmediği bir incelik de, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasının istenmesi…
Sayın Milli Eğitim Bakanımız, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına taraftar ama kanun engeli var.
İtiraf etmeliyim ki, papaz okulunun açılmasını istemekteki inceliğe de aklım yetmiyor.
Aklımın yetmediği bir incelik de şu:
Sayın Milli Eğitim Bakanımız, YöK meselesini konuşmak için çıktığı bir televizyon programında, YöK’ü konuşacağı yerde, esas konuyu değiştirip lafı “Misvak”a getirip “Artık diş fırçası var. Bu zamanda misvak kullanmanın mânâsı yok” demişti.
Gabâvet işte neylersiniz. âcizânem buradaki inceliğe de aklım yetmiyor inanın…
Aklımızın yetmediği daha neler var neler…
Meselâ homoseksüel ve lezbiyenlerin toplantısına katılan Zafer üskül’ün, İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığına getirilmesindeki inceliğe aklımız yetmiyor. Kur’an’da geçen bazı kıssaları “masal” olarak anlatan bir kitaba ücret ödettiren Ertuğrul Günay’ın Kültür Bakanlığı’na getirilmesindeki inceliğe de aklımız yetmiyor.
Bu gidişle galiba kıyamete kadar da yetmeyecek…


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi