Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Necip Fazıl’a çok ihtiyacımız var

Necip Fazıl’a çok ihtiyacımız var

Rahmetli Necip Fazıl ve Nurettin Topçu’yu anlamadan bu ülkeyi ve memleketi sahiplenmenin kolay bir iş olmayacağını aklı eren herkes söylüyor.

Necip Fazıl ve Nurettin Topçu’nun memleket ve millet davasını; “teknoloji ve tüketim neslinin” mutlaka okuması şart.

Geçtiğimiz Cuma Üstadın vefatının 29. seneyi devriyesi idi. O gün yazı yazma fırsatı bulamadım.

Necip Fazıl hakkında her zaman yazı yazmaya utanmışımdır. Yine utandım. Evde bulamadığım “Mümin-Kafir” kitabını gidip aldım.

...........................

“Mümin Kafir”de şöyle bir karşılaşma vardır. İlk diyaloğun adı da “Karşılaşma”dır.

Mümin – Siz kimsiniz?

Kâfir – Sizce kâfir!

Mümin – Ne istiyorsunuz?

Kâfir – Sizinle konuşmak...

Mümin – Sebep?

Kâfir – Bakalım kim kimi mat edecek?

Mümin – Buyurun, şu iskemleye oturun. Ben bu zamana kadar altı türlü kâfir gördüm. “Topyekûn bütün dinleri ve Allah’ı inkâr edenler...” “Allah’ı kabul edip, Peygamberlerini inkâr edenler...” “Allah’ı kabülle bazı Peygamberleri inkâr edenler...” “Müslümanlığı kabul eder gibi olup, onun bazı emirlerine ve yasaklarına itiraz edenler...” “Müslümanlığı sözde kabul edip, onu bu asra göre yenileştirmek ve değiştirmek icap ettiğini iddia edenler...” “Müslümanlık iddia edip onu olduğundan başka türlü göstermek isteyenler...”

Siz, bunlardan hangi zümreye mensupsunuz?

Kâfir – Ay, bunların hepsi sizce kâfir mi?...

Mümin – Hepsi!...

Kâfir – Ben sırasına göre bunlardan ayrı ayrı hepsine ortağım!...

Mümin – Demek siz bütün şubeleriyle kâfirsiniz! Fakat bu birbiriyle barışmaz şubelere yayılı ve bu kadar dağınık olmak, küfür davanızda zaaf ve tezat teşkil etmez mi?...

Kâfir – Bilakis... Ben herşeyden evvel Allah’ı inkâr ediyorum! Nâmütenahi bir cehd sarfederek. Farz-ı muhal, O’nu kabul eder gibi olsam, Peygamberleri kabul edemeyeceğimi anlıyorum. Allah’ı ve bazı Peygamberleri kabul etsem, bazılarını redde mecburum! Hepsini ve bilhassa sonuncusunu kabul edip, Müslümanlık çerçevesine girsem, onun birçok emir ve yasaklarını manasız ve mantıksız buluyorum! Onları da sineye çeksem, Müslümanlığın bu asra göre mutlaka yenileştirilmesi ve değiştirilmesi zaruretini görüyorum! Ve, yine farz-ı muhal, tam bir Müslüman olsam, hiç de Müslümanlığı sizin anladığınız gibi kavrayamayacağımı kavrıyorum! Görüyorum ki, benim inkârım başından sonuna kadar tezatsız bir bütün ifade ediyor. Düşünün... Ben gerçek iman adına sizin varmış bulunduğunuz noktaya, ayrı ayrı hepsini muayeneden geçirmiş olmak şartıyla, ne kadar uzağım!...

Mümin – Siz, bütün dünya felsefeleriyle beraber, birçok dinleri ve bilhassa Müslümanlığı, en ince ve en mahrem noktalarına kadar biliyor musunuz?,,,

Kâfir – İnanın ki, bütün bunlarla beraber, Müslümanlığı, değme İslam âlimlerinden daha iyi tanıyorum!

Mümin – Öyleyse, sizinle uğraşırken, küfür üniversitesinin her fakültesiyle ayrı ayrı meşgûl olmak icap edecek...

..................

Evet, bundan sonraki diyaloglar kitapta.







Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi