Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Şam’ın faresi!

Şam’ın faresi!

Bir zamanlar Suriye halkına yönelik ölüm emrinin Beşşar tarafından verilip verilmediğini tartışıyorduk. Bugünden geriye o günlere baktığımızda ne kadar da saf olduğumuzu fark ediyoruz.

Herhalde o günlerde bu tartışmalara muttali olan Beşşar içinden kıs kıs gülmüş olmalı. Tabii ki bizim iyi niyetimize ve saflığımıza! Adamı üzerimize güldürmüşüz. Halbuki, eski başbakan Refik Hariri’den tutun da Lübnan’da onlarca siyasi lideri ve cumhurbaşkanını öldüren bu babadan oğla devreden kanlı rejimdir. El öpen çok olunca el öptüren de bol oluyor. Bu saflık bizde iken Beşşar tipler ensemizden inmez.. Bir zamanlar bol gerilimli Nejad söylemleri de bizleri kendimizden geçiriyor ve bizi mest ediyordu. Aşka getiriyordu.
Meğerse ‘Kardahalı Kaddah’ yani göz doktoru Beşşar ruh doktoru Radovan Karadziç gibi gizli ruh hastasıymış. Ya da Suriyeli Sırp. Rejim baştan beri Suriye’deki halkı ve muhalifleri iki kategoride değerlendiriyordu. ‘Mündessin’ yani sızanlar ve ‘irhabiyyun’ yani teröristler. Lakin rejim sızmalardan bahsederken Suriye halkı bırakın sızmayı dışarıya kaçmaya başladı ve rejimden büyük kopmalar yaşandı.
İçeridekiler dışarıya sızmaya veya kaçmaya çalışıyorlar. Oyun tersine döndü. Bu kaçanlara ve kopanlara da ‘münşakkun’ deniliyor. Şimdi Ürdün’e kaçan ve sırra kadem basan Başbakan Riyad Hicab’ı rejimin hangi kavramıyla veya kategorisiyle tahlil edeceğiz? Adam ‘mündes’ yani sızan mı sazan mı yoksa ‘münşak’ yani kopan mı? Rejim kavramları o kadar hovardaca kullandı ki şimdi ne söylerse söylesin kimse inanmıyor. Zira sözün bittiği ve gerçeklerin başladığı noktadayız. Hâlâ İran rejimi Şam’ı direniş rejimi olarak pazarlamaya çalışsa da kimse bunları yutmuyor. Tahran rejimi Beşşar rejimini ayakta tutamayacağını kestirince Türkiye’ye sataşmaya ve tehdide başladı.
•
Şimdiye kadar rejimden kopanların en büyüğü olan Başbakan Riyad Hicap, Şam rejimini terörist rejim olarak nitelendirmiştir. Bu rejimhem terörist rejim hem de dine, kutsala ve mukaddesata söven Selman Rüşdi tarzı bir rejimdir. Rejim kavramları suiistimal ede ede inandırıcılığını kaybetmiştir. Hali Arap deyimindeki duruma benzemiştir: İza tecavezeşyeyü haddehu inkalabe zıddahu. Bir şey haddini aşarsa zıddına döner. Bu rejim ve hamisi Tahran, direniş kavramını o kadar suiistimal etti ki bırakın direnişin faili olmak belki muhatabı haline geldi. Direniş kalesi olmaktan çıkıp belki direnişe muhatap oldular. İsrail’e benzediler. Şam rejiminin kullanmış olduğu kavramlar bize 1998 yılında Kargil pürüzü veya buhranı sırasında Hind yönetiminin kullandığı kavramları hatırlatıyor.
O günün gazetelerinde infiltrator/sızmacı kavramından geçilmiyordu. Lakin Hindistan o günlerde bu kavramla genellikle Kargil’i kontrolü altına alan Özgür Keşmirli İslami militanları kastediyordu. Suriye rejimi ise kafaları karıştırmak için kendi halkına sızanlar ve sızmacı tabirini kullanıyordu. Suriye devriminin başlaması üzerinden bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen Yaser Zeatire gibilerinin yazdıklarına göre Suriye’deki silahlı muhalifler arasında Suriyeli olmayanların oranı yüzde 5’i geçmiyor. Rejim yabancı sızmacılarla meşgul olurken burnunun dibindeki Başbakan Riyad Hicab’ın da sızmacı olduğunu fark edememiş. Ne sakarlık!
•
Menaf Tlas’ın Suriye rejiminden kopmasının temel nedeni beldeleri Restan’ın rejim güçleri tarafından vahşice dövülmesi olmuştur. Bu rejimden hissi kopmayı da beraberinde getirmiştir. Başbakan Riyad Hicab’ı da rejimden koparan husus da keza doğum yeri Horan’ın vahşi taarruza uğramasıdır. Rejim vakit kazanma politikası izlerken vaktini zayi etmiş ve baştan beri uygulamaya koyduğu güvenlik seçeneğiyle de güvenliğini kaybetmiştir. Politikaları ters tepmiştir. Takrir-i sükun politikası ve güvenlik seçeneği başını yemiştir. Başbakan da devrim saflarına katıldığına göre geride sadece Beşşar Esat ve Esma kaldı. O da Başbakanı Riyad Hicap gibi ‘acaba devrime katılsam mı yoksa geç mi kaldım?’ diye kara kara düşünüyor olmalı. Daha önce fabrikatör yani yalan imalatçısı Velit Muallim kopanları hep ikinci üçüncü sınıf memurlar olarak gösteriyordu. Şimdi başbakan bile kabineden ve rejimden koptuğuna göre kalanlar ikinci sınıfa düştü, indi. Gerçekler Muallim’in kuyruklu yalanlarını bir bir yok ediyor. Belki de Muallim karşımıza geçip son numarasını yapabilir. ‘Esasında Riyad Hicab bizim başbakanımız değil Komor’dan ithal ettiğimiz biriydi o da sızma çıktı kendisini Ürdün’e gönderdik’ diyebilir. Dilin kemiği yok. Muallim’de de mantık örgüsü kalmadı. Muallim’in efendisi Beşşar ise Şam’ın aslanı ve Sfenki olmaktan çıktı, devrim karşısında Şam’ın dehlizlerine saklanan bir fareye döndü. Beşşar da kafasına vurup kendi kendine saklandığı delikte şöyle mırıldanıyor olmalı: “Ben de Başbakan Hicap gibi Ürdün’e sığınmak istiyorum! Lakin anam Anise ile İran bırakmıyor...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
26 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi