Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Arsız kampanya

Arsız kampanya

Yeni Asya’da yazarken bazı yazılarımızla liberal militanların zamirini ortaya koymuşuz.

O yazılardan birisi şöyle (http://www.yeniasya.com.tr/2008/07/30/yazarlar/mozcan.htm): “Ya Ümit Kıvanç’ın bitiş cümlelerine ne demeli: Şu Ergenekon’lar falan hallolsun, inşallah sıra size de gelecek. O makamlara ancak dilekçe vermek için yanaşabileceksiniz...” Yani o makamlara halkın mensupları ancak sürünerek, yani dizlerinin üzerinde gelebilecekler. El pençe dursalar daha da kıyak olur hani! Bu, AKP’nin şahsında aslında bütün İslâmcılara verilmiş bir gözdağıdır. Bu anlayışın seçkinci Kemalist bakış açısından ne farkı var? Bu anlayış olsa olsa bir post modern Kemalizm olabilir. Hedefin sadece AKP değil de neden İslâmcılar olduğunu ise Baskın Oran, Neşe Düzel’e vermiş olduğu mülâkatta gayet vazıh bir biçimde ortaya koyuyor: “Şu anda laik-dinci kavgası sanal bir kavga. Sol önce devletin içindeki katil çetelerle mücadele etmeli. Darbe tehlikesi bittikten sonra devletteki muasır medeniyete aykırı odakların üstüne gidilir...” Buradaki ‘muasır medeniyete aykırılık’ tabiri kesinlikle dehrîliğe delalet etmektedir. Çağdaş dehrîliktir. Ayrıca buradaki yaklaşım tamamen taktik ve pragmatik bir yaklaşımdır. Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı deme durumudur. Bu damar İslâmî kesimlere üstten bakıyor ve onlara muallimlik yapmaya yelteniyor ve kendisini İslâmcıların terbiye edicileri olarak görüyor. Elbette bu, AKP’nin yanlışlarını ve tutarsızlıklarını ve tezatlarını aklamak değildir...” Galiba AKP ile ittifakları bitti şimdi defterini dürmek istiyorlar. Kendilerine nasıl olsa PKK ve BDP gibi yeni müttefikler buldular ve edindiler. Nasıl olsa ulusalcılar da geriledi. Sıra onlara geldi! Köprü olarak İslâmcılara ihtiyaçları kalmadı. Şimdi onlar başka sulara açılmak istiyorlar.

¥

Yol arkadaşlığının uzun sürmeyeceği belliydi. Zira liberaller İslâmî kesimleri kendilerine benzetmek ve terbiye etmek istiyorlar. Geçici ve maslahata dayalı bir beraberlik peşindeydiler. Galiba o parantez dönem kapandı. Son sıralarda sistematik bir biçimde AKP ve Yeni Akit Gazetesi’ne karşı kara kampanyalar açtılar. Niçin? AKP ve Yeni Akit’in PKK konusunda kendileri gibi düşünmediği ve salabetli bir duruş sergilediği için. Hatta kendilerini deşifre ettiği için. Bu hususta Orhan Miroğlu gibi kendi yazarlarını da karalamaktan veya en hafifiyle eleştirmekten geri durmadıkları gibi PKK ve DTP’yi eleştirdiği için Yasin Aktay gibileri de tefe koyuyorlar. Bazı kalemleri, Yasin Aktay’ın mazlumların yüreğini kanattığını yazıyor. Masum dedikleri de kan içiciler ve bebek katilleri. Taraf üzerinden Yeni Akit’e karşı bir kampanya yürütüyorlar. Bu kampanyanın başını önce Cengiz Çandar çekti ve ardından İslâmcılıkları kendilerinden veya Taraf’tan menkul bazı ex İslâmcılar da koroya dahil oldu. Rıza Türmen gibi CHP’liler kediye kedi demezken Aysel Tuğluk gibi kimi BDP’liler de aynı doğrultuda şunları söylüyor: “Gerilla bu coğrafyanın bir gerçekliğidir. Ve o gerilla bu halkın çocuğudur, bu halkın içerisinden çıktı. O gençler bu halkın çocuklarıdır ve tabii ki biz o gençlere sarılırız. Hiç kimse bizim duygularımıza müdahale etme hakkına sahip değil. Ve biz onlara terörist olarak bakmıyoruz. Onlar eline silah almak zorunda bırakılmış gençlerdir.” Tuğluk da kedileri aslana çevirmiş. Onlar aklanırken yani şaki ve eşkıyalıktan yırtarken herhalde evliya makamına yükseliyorlar. Vicdanlar kararınca ve ölçüler bozulunca böyle olur. Bu durumda Yeni Akit de tersi pozisyona düşmüş oluyor. Bunların sözel ortağı olan Taraf gazetesinin yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Türkleri terbiye etmek için ‘tokmak’ olarak PKK’ya ihtiyaç olduğunu yazmıyor muydu? Yazdıklarını birlikte hatırlayalım: “Kürtlerle Türklerin anlaşabilmesi için Kürtlerin ‘gururlu’ durmasını sağlayacak, ‘beni kızdırırsanız size gösteririm’ diyebilmesine olanak verecek, kendisini ‘ezilmiş’ hissetmemesine yardımcı olacak bir silahlı örgüte ihtiyaçları var. O silahlı örgüt orada durduğu sürece siyasete daha rahat girecek, daha rahat hakkını talep edecek, daha rahat konuşacak ve hakkını aldığında da daha rahat barışacaktır. Bugünkü şartlarda biraz ters bir mantık gibi gözüküyor, ama barış için PKK’nın varlığı şarttır. PKK’yı yok ederseniz Kürtleri yenmiş olursunuz, ama Kürtlerle asla barışamazsınız ve çözüm Kürtleri yenmek değil, Kürtlerle barışmaktır...”

PKK’nın temel iki yanlışı var. Birincisi yöntem olarak şiddeti benimsemesi ve ikincisi de Marksist-Zerdüştlük yani ateşperestlik karışımı ideolojisidir. Bundan dolayı nûra değil, nara yatkındır. İflah olmaz. Bu nedenle çıkmaz bir sokaktadır ve hiçlik uğruna savaşmaktadır. Türkiye’den de hiçlik ideolojisine prim vermesi ve teslim olması beklenmektedir. Bu da Türkiye’yi çıkmaz sokağa sürükler. Müzakere çıkmaz sokaktır. Bunun Kürtlerin hakkıyla alâkası yok. Kürtlerin kültürel hakları başka zeminde ele alınmalı ve ayrı bir süreç olarak yürütülmelidir. Zira, PKK’nın hedefleri heyula gibidir. Durduğu yerde durmaz. Kargaşadan ve terörden beslenmektedir ve tatmin sınırı da yoktur. Taraf gazetesinin ‘silah arkadaşı’ Cengiz Çandar da Altan gibi çözüm adresinin PKK olduğunu ve iyi Kürt-kötü Kürt ayrımı yapılamayacağını söylemiştir. ABD bunu Müslümanlara karşı hakikate göre değil de keyfine göre yapmak istediğinde kılları kıpırdamamıştır. ABD iyi-kötüyü kendine göre sınıflandırıyor ve bizimkiler sus pus. Zira onlar çifte standarda alışmışlar. Bunlar her yerde Türkiye’nin önünü kesmek isteyen akım ve takımdır. Hepsini bir araya getiren ortak payda, nedense Türk’e ve temsil ettiklerine karşı kin birikimidir. 2005 ve 2006’da Irak’ta Şiiler tek yanlı olarak iktidarı ele geçirirken Cengiz Çandar ve Soli Özel, Türkiye’ye Irak’ta Sünnicilik yapmaması gerektiğini telkin ediyorlardı. Neşe Düzel aynı argümanı bu defa başka bir cephede dillendirdi. Ya da Cemil Oktay’ın diliyle Türkiye’nin Sünnileştiğini gündeme taşıdı!

Cengiz Çandar, Ahmet Hakan’laşarak Yeni Akit üzerinden Başbakan Erdoğan’ı hırpalamaya çalışıyor ve Yeni Akit temsilcilerinin Başbakanlık uçağında neden yer aldığını soruyor. Çekememezlik mi, yoksa tahammülsüzlük mü anlamak mümkün değil. Düşmanımın düşmanı dostumdur gibi Makyavelist dürtülerle hükümetin altını oymak için PKK ile aynı kareye düşmekten çekinmiyorlar ve terörü mübah sayıyorlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
35 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi