Ahmet Türk

Ahmet Türk

Kapatılsın mı? Dokunulsun mu?

Kapatılsın mı? Dokunulsun mu?

Düşünebiliyor musunuz?

50 araçlık konvoyla, Şemdinli operasyonlarının yapıldığı bölgeye giden ve dönüşte çok sayıda gazetecinin de eşlik ettiği konvoy, 1’i kadın 5 pkk’lı tarafından Şemdinli’ye 15 kilometre uzaklıktaki Güzelkaya mezrası yakınlarında durduruluyor. Araçlarda bulunan milletvekillerini ve diğer partililerle pkk’lılar, yaklaşık yarım saat örgüt propagandası yapıyorlar… Sonrasında öpüşülüyor ve kucaklanılıyor…

Katile ‘katil’, teröriste ‘terörist’ diyemeyen medyamızın “PKK Yol Kesti” manşetleriyle haberi vermesi de ayrı bir rezillik… Servis edilen haberde gözden kaçan ilginç bir detay var: Orada milletvekilleri ile konuşan anladığımız kadarıyla o grubun lideri olan terörist, 14 Ağustos günü de yine aynı bölgede yol kesip örgüt propagandası yaparken görüntülenmiş.

Yani eşkıya resmen "4 gündür buradayız aynı yerlerde dolanıp yol kesiyoruz, hani Şemdinli'de kontrol sağlamıştınız" diyor. Racon kesen teröristler aleni bir şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, onun ordusu, emniyet ve istihbarat teşkilatları ile dalga geçiyorlar…

Yuh Yani…

Tüm bunlar yaşanırken güvenlik güçleri ortada yok!

Önceki gün BDP’li milletvekillerinin pkk'lı teröristlerle aynı karede buluştuğu fotoğraflara bir yenisi daha eklendi. Bu kez karede yer alan BDP’li siyasiler Nurettin Demirtaş, Ayla Akat Ata, Nursel Aydoğan 20 ağustos'ta Gaziantep’i kana bulayan bombacı: 'firaz' kod Murat Filiz ile birlikte… Gültan Kışanak'ın “Kandil”, Sebahat Tuncel'in “molotofçu pkk'lılar” ile “kadın örgütçüyü kaçırma” fotoğrafları hâlâ hafızalarda.

Aslında bu yazının konusu bu rezillikler değil…

Bu yazının konusu, aldıkları 3-5 milyon oy ile geriye kalan 72 milyon insanı huzursuz etmeyi ve sabır katsayılarını arttırmayı kendilerine verilmiş bir hak zanneden zihniyet… Yani BDP

Bu yazının konusu; başta bölücülük olmak üzere her türlü insani ayırımcılık, kin ve nefret söylemine dayanan, şiddet öneren terörizme destek veren bu siyasi ve sosyal örgütlenmenin ‘ödemesi gereken hukuki bedel ne olmalıdır?’ sorusunun cevabıdır…

İsme bak: “Barış ve Demokrasi Partisi”…

Gerçekten şaka gibi... Sokaklarda patlatılan bir bomba ile bebekleri dahi hedef alan canilerle birlikte olup “barış ve demokrasi” saçıyorlar.

Son bir aydır ayyuka çıkan terörün bilançosu, alışılagelmiş silahlı çatışmalar bir yana; memurundan askerine, muhtarından vekiline adam kaçırmalarla, Hakkâri’sinden İzmir'ine memleketin her yanında bomba patlatmalarla tutulamaz hale gelmişken... Devletin, vatandaşını tehdit eden, memurunu öldüren, vekilini kaçıran adamların burnuna silah dayamasını eleştiren bir pozisyon alıp üstüne şu görüntüleri verebilmek; akıldan, gönülden, nefretten ziyade, ancak korkuyla açıklansa bir anlam ifade edebilir.

Utanmadan da barış ve ana yüreğinden falan bahsedip, ardından çocukları öldüren insanları kucaklamaları bu memleketimin aziz insanlarının riyakârlık kaldırma sınırını hayli zorladı…

‘Üyesi olmak için insan olma şartı aranıyor mu?’ merak ettiren partinin kapatılması ve suçla direk ilişkili vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tekrar gündeme geldi…

Ben genelde parti kapatmalarına özelde BDP’nin kapatılmasına karşıyım…

Geçmiş tecrübeler ve mevcut hukuk yapısı parti kapatmanın çözüm olmadığını bize göstermiştir. Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan siyasal kürt hareketi bugüne kadar birçok parti açtı ve bu partilerin tamamı kapatıldı. Doğru veya yanlış "hukuk" bunu gerektirdi, tartışmak bize düşmez ama tartışılması gereken budur; bu yol çözüm oldu mu? Zira gidip yeni bir parti kuracaklar ve yine bir şey değişmeyecek…

Hülasa,

1- BDP’li vekillerin dokunulmazlık zırhı, bu ülkenin birliğine ve barışına zeval veren bütün pisliklerin altına süpürüldüğü bir paspas gibidir.

Hiçbir hukuki baskı hissetmeden bölücülük görevlerini en iyi şekilde yapan bu vekiller TBMM’nin defosudur.

Bunlar artık hukuki dokunulmazlığı geçip fiziksel, kimyasal, biyolojik dokunulmazlığa geçtiler.

Teröre bulaşmış terörü aleni destekleyen, türlü insani ayırımcılık, kin ve nefret söylemini dillerinden düşürmeyen bu vekillerin tüm dokunulmazlıklarını kaldırıp yargı yolunu açmak daha akıllıca bir çözüm olur zannımca.

2- Eğer aleni bir şekilde terörist bir örgütle ilişkisi olan bir partiye insanlar oy veriyorsa, herhalde bu partiyi kapatmaktan daha akılcı çözümler düşünmek gerekli. Demek ki o insanları bu kadar marjinalize eden bir sıkışmışlık, bir boğulma hissi var orada. Çözüm nedir bulmak o kadar kolay değil, ama çözümün o insanları daha da sıkıştırmak ve boğmak olmadığı kesin. Bu açıdan bakıldığında toptan yaşadığımız anlık çözüm obsesyonunu aşmamız gerekiyor.

3- Kapatılması gündeme gelen BDP, küme düşmüş bir siyasal partidir. Doğurdukları sorunların çözümüne yönelik somut açılımları parti kapatma ile aramanın akılcılığı nerede? Ve böyle bir sorumluluğu, vatanın bölünmez bütünlüğü ve genel terör meselesi ile alakalı olarak tek başına bir partiye yüklemek ne denli doğrudur? Buda ayrı bir mevzu…

4- Sadece BDP’li Truva atlarının değil, "sen benim kim olduğumu biliyor musun lan" kalıbıyla her türlü irili ufaklı suçtan muaf olan ve vekil sayısını geçen dokunulmazlık dosyası içerisinde ismi anılan tüm suçlu vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istiyorum…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Türk Arşivi