Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Darbelerin özü din düşmanlığı mıdır?

Darbelerin özü din düşmanlığı mıdır?

Bu topraklar, camiler toprağıdır... Bu topraklar, ezanlar toprağıdır... Bu topraklar, şehitler toprağıdır...


Bu topraklar, Peygamberler toprağıdır... Bu topraklar, Sahabeler toprağıdır... Bu topraklar, Evliyalar toprağıdır... Bu topraklar, Müslümanlar toprağıdır...

Böyle bir toprakta, böyle bir ülkede, böyle bir vatanda, Müslümanlık olmayacak, din ve diyanet olmayacak da nerede olacak Allah aşkına?

Hadi diyelim toprağın üzerindekiler; yıllardan beri devrim, muhtıra, darbe, ihtilal ve benzeri hareketlerle sindirildi, pıstırıldı, susturuldu, semeleştirildi, melezleştirildi.

Peki toprağın altındakileri ne yapacağız?

Toprağın altındaki İslam’ın varlığı, Müslümanların varlığı nasıl yok edilecek?

Oraya hangi güç hükmedecek, bu topraklardaki tarih yok edildi diyelim, dünya tarihini ve diğer inançlardaki İslam tarihi nasıl yok edilecek?

¥

Darbeci zihniyetlerin en belirgin özelliği, Müslümanlık emarelerine karşı sürekli nefret beslemek olmuş ve tüm becerilerini bu uğurda kullanmışlar.

Mesela Eşref Edib, “Kara Kitap” adlı eserinde darbecilerin din düşmanlığını şöyle anlatır: “Herkesçe malumdur ki, ‘Halkçılar,’ evvela memlekette din müesseselerini kapatmakla dine karşı, İslam Dini’ne karşı taarruza başladılar. Din müesseselerinde okuyan binlerce talebeyi bir anda sokağa döktüler.

Yine binlerce talebe, yatakları omuzlarında sokaklarda perişan bir halde gözyaşları dökerken, onlar içkili eğlence sofralarında rakılar, viskiler, şampanyalarla, zevk ve kahkahalarla sabahlara kadar sevinç gösterisi yaptılar.

Dönemin milli eğitim bakanının şampanya kadehini kaldırarak;

-‘Bugün 40 bin yobazın yuvalarını tarumar ettim,’ diye attığı naralar, hâlâ milletin kulağında çınlamakta, kalbini tutuşturmaktadır.”

¥

Eşref Edib’ten geçelim Üstad Necip Fazıl’a. Bakalım o ne demiş:

“Tarihler 27 Mayıs hareketinden daha akıl almazını kaydetmemiştir. Darbeciler ve onları destekleyen siyasiler, Galata kulesini bostan kuyusu zannedecek kadar, memleket meselelerinden habersizdiler.

27 Mayıs darbesi ağlatıcı değil, çıldırtıcıdır. Zira karmakarışık edilmiş manaların şaheseri halinde, karşımıza tepetaklak bir devlet ehramı dikilmiştir.

Darbeciler; cihanı bütün meseleleriyle ilkokulun okuma kitabı çapında tanıdıktan sonra bu tanımayı kültür zannedip, artık hiçbir meseleye nüfuz edemeyerek; ‘olma, bilme ve anlama’ istidadını da kaybetmek diye tarif edilebilir.

Batılıdan fikir aşırmayı ve şeriata (İslam’a) sövmeyi ilim diye sattılar.”

¥

Evet yetmiş yıldır milleti; darbe, ihtilal ve muhtıra tehditleriyle korkutanlar, bu korkuyu işletenler, kullananlar, halkın “secdesiyle kursağındakilere” göz dikenlerdir.

Bu masum milletin hakkının ödenebilmesi için darbeciler, “cüzdanları ve imtiyazları” adına “hesap soran” güçler olmaktan çıkarıp; “hesap sorulan kişiler” haline getirilmeli.

Hamdolsun bugün o noktadayız. Artık kanun kitapları darbeci zihniyetlerin ellerinin altında veya silahlarının gölgesinde değil.

Artık hukuk; memleketimizi ve milletimizi sahiplenen; toplumun hak ve hukukunu, devlet adına savunan adalet adamlarının elinde olmalı.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi